Kirli sanayi yatırımları ile kuşatılmak istenen Mersin’de gidişatın iyi olmadığına dikkat çeken MMO Mersin Şube Başkanı Akar Tülücü, “Biz bu bölgeyi bir taraftan turizm cenneti yapmaya çalışıyor, diğer taraftan ise tersane, termik santral ve nükleer santral yapmak istiyoruz.
Bu tesisler ile Mersin’de tarım da, turizm de biter! Gidişat kötü” dedi.
HEDİYE EROĞLU
Göreve geçen yıl başlayan ancak bir sivli toplum kuruluş başkanı olarak mücadeleye hızlı bir giriş yapan Makine Mühendisleri Odası (MMO) Mersin Şube Başkanı Oğuz Akar Tülücü, çalışmalarını ve hedeflerini gazetemize anlattı.
SORU: Yönetimi ne zaman devraldınız, neler yapıyorsunuz? Hedefleriniz nelerdir?
O. A. TÜLÜCÜ: Yönetimi 2016 Ocak ayında devraldık. O günden bu güne hedefimiz; üyelerimizin eğitimlerinin tamamlanması ve çeşitli organizasyonlarla bir araya gelmeleri, birlikte hareket etmeleri ve mesleki sorunların çözümü. Ayrıca işsiz üyelerimizle ilgili faaliyetlerimiz var. Genel anlamda bir meslek odasının faaliyetlerini sergiliyoruz.
GÜNEŞ PARKI’NIN, TÜRKİYE’DE ÖRNEĞİ YOK
SORU: Güneş Parkı Projesi ile Mersin’de, yenilenebilir enerjinin aktif kullanabilirliğini gösterdiniz. Nasıl gidiyor proje?
O. A. TÜLÜCÜ: Güneş Park Enerji Kompleksi projemiz var. Odamızın yaklaşık 20 yıldır yapmak istediği bir çalışmayı hayata geçirdik. İlk düşünüldüğü yıllarda daha küçük bir tesis olarak ele alınmıştı. Ancak biz Mezitli Belediyesi’nin bize sağladığı arazi imkânıyla harika bir proje ortaya çıkardık. Türkiye’de şu anda böyle bir proje yok. Şu an birinci yapıyı, yani güneş yapısı dediğimiz kısmı bitirdik. Park; yaklaşık 10 bin metrekare alan üzerinde 7 bağımsız bölümden oluşacak, aynı zamanda yeşillikler içerisinde bir park olacak. Amacımız, öncelikle ilköğretim ve ortaöğretim çocuklarına, ‘Enerji nedir, nasıl üretilir, zorlukları nelerdir, maliyetleri nedir, enerji tasarrufu nasıl yapılır?’ bunları anlatmak.
Ayrıca endüstriyel tasarım mekaniği uygulamaları müzesi yapacağız. Bunun amacı nedir? Sanayi 4.0’a giden yolda ilköğretim çağındaki çocukların hayal dünyasını geliştirmek. Enerji kulesi yaparak, katı atıktan enerji üreten bir prototip inşa edeceğiz. Enerji üreten çocuk oyun parkı kurarak, çocuklara eğlenirken, oyun oynarken enerji üretilebileceğini göstereceğiz. Parkın açılışı Eylül ayı içinde olacak.
“MERSİN’İ GÜNEŞ İLE ANILAN BİR KENT, GÜNEŞ ENERJİSİNİN MERKEZİ KONUMUNA GETİREBİLİRİZ”
SORU: Temiz çevre, temiz enerji, temiz doğa nasıl mümkün olabilir? İhtiyaçlar bu şekilde karşılanabilir mi?
O. A. TÜLÜCÜ: Kesinlikle… Ne yazık ki yenilenebilir enerjiyi yani temiz enerjiyi toplumun yüzde 3-5 tanıyor. Bu farkındalığı hızlandırırsak, birçok insan bağında bahçesinde bu alanda kullanıma gidebilir. Örneğin Mersin bir lojistik kenti, milyonlarca metrekare antrepolarımız var. Bunların çatılarında yenilenebilir enerji sistemleri kurabiliriz. Yani Mersin’i bir ‘Güneş Kenti’ yapma çabası içinde olmalıyız. Odamız bu yolda yıllardır Güneş Sempozyumu yapıyor. Sempozyumun 7’incisi bu yıl 22-23 Eylül tarihleri arasında yapılacak. Sempozyuma 200 civarında akademisyen gelmek istiyor. Ve şuna inanın, tüm Türkiye’deki üniversitelerin mühendislik fakültesi bölümlerinin tamamı burayı ziyaret edecek. Yani yıllık ziyaretçi sayısını 50-60 bin civarı bekliyoruz. Güneş enerjileri ile alakalı dünyada; sistem, bilgi, birikim, teknoloji çok hızlı değişiyor. Mesela şu an için 4 adet panel ile 1 kilovat enerji üretiyorsanız, 30 yıl önce 40 adet panelden 1 kilovat enerji üretiyordunuz ve maliyet de çok yüksekti. Böyle hızlı değişen bir ortamda akademisyenlerin bilgilerini birbirlerine aktaracakları bir ortam sağlıyoruz. Mersin’i güneş ile anılan, artık güneş enerjisinin bir nevi merkez konumuna getirebiliriz…
“RADYASYONUN SÖYLENTİSİ BİLE BÖLGEYİ BİTİRİR”
SORU: Neden güneş enerjisi veya yenilenebilir enerjiye dikkat çekiyorsunuz? İnsanlık için bu yenilenebilir enerjinin önemi nedir?
O.A. TÜLÜCÜ: Mersin sınırları içerisinde şimdi nükleer santral yatırımı var. Bir mühendisin, enerjiye karşı olması, nükleere karşı olması normalde söz konusu değildir. Ancak dışa bağımlılığı desteklemesi, milli veya yerli bir üretim olmaması, yarattığı tehlikeler, maliyeti gibi bir çok etken nedeniyle nükleere karşı çıkıyoruz. Nükleer santrali yapacak firmanın daha önce yaptığı santrallerde çatlak ve sızıntılar oldu. Yani sabıkalı bir firma. Teknolojisini geliştirmiş olabilir fakat buradaki en ufak bir sızıntı; Alanya’dan İskenderun’a kadar çok büyük tehlike yaratabilir. Bu bölgedeki tüm yaşamı tehdit eder, hiçbir ticari faaliyet yapılamaz. Tarım, denizcilik, turizm biter. Söylentisi bile yeter. Bunu birçok kişi göz ardı ediyor ama bir tehlike daha var; Artık terör örgütleri, silahla, kılıçla, kama ile bıçakla savaşmıyor. Biliyoruz ki ellerinde artık büyük silahlar var. O zaman Akdeniz’e açık bir nükleer santral her zaman tehdit altındadır. Böylesi bir risk her zaman vardır. Öteyandan atıkların Türkiye’de kalacak olması da ayrı bir tehdittir. Dolayısıyla bizim Akkuyu Nükleer Enerji Santrali’ne taraf olmamız söz konusu olamaz. Zaten Mersin’in santrale ihtiyacı yok.
“ELEKTRİK İLETİM HATLARINI İYİLEŞTİRMELİYİZ”
SORU: “Türkiye’nin bu teknolojiye ihtiyacı var, çevremizdeki bazı ülkelerde de nükleer santraller var, enerji olmadan gelişim olmaz” deniliyor. Bu savunma için ne söyleyeceksiniz?
O.A. TÜLÜCÜ: Türkiye’de 25 yıl önce nükleer santral kurulmak istenseydi bu fikirleri konuşmuyor olurduk. Ama dünya çok hızlı değişiyor. Şartlar değişti, artık o günlerin dünyasında yaşamıyoruz. Şu anda sistem de farklı, tehlikeler de farklı. Ayrıca çok basit bir konu daha var; Elektrik Mühendisleri Odası da çok iyi bilir, bizim iletim sistemlerimiz çok sorunlu. Dolayısıyla burada çok büyük kaybımız var. Yani o iletim sistemlerindeki en küçük bir iyileştirme çalışmasıyla zaten nükleerin 4 katına yakın bir kazanım sağlanabiliyor. Yani nükleer olmazsa olmaz değil. Enerji olmazsa, ‘öldük-bittik’ demek doğru değildir. İyi bir altyapı gerekiyor. Şunu kabul edelim, ulusal iletim ağımız çok sağlıklı değil. Öncelikli olarak bunu iyileştirmemiz gerekiyor.
“ŞEHİR PLANLARI BU KADAR OYNAK OLMAMALI”
SORU: İyileştirme için ilk etapta ne yapılması gerekiyor? İmardan mı, altyapıdan mı başlamalı?
O.A. TÜLÜCÜ: Çok üzgünüm ama Türkiye’nin başlanılacak noktası bile yok bazen. Ele alınacak hiçbir tarafı yok denir ya! Şimdi kentsel dönüşümden bahsediyoruz. Nasıl olur kentsel dönüşüm? 10 bin nüfuslu bir bölgeyi kentsel dönüşeme tabi tutuyor, 100 bin kişilik konut yaparak ticaret elde ediyorsunuz. Ama altyapı 10 bin kişilik. 10 bin kişilik altyapı ile 100 bin kişiye; elektrik, su, telefon, internet, kanalizasyon, su-yağmur suyu hizmeti vermeye çalışıyorsunuz… Bir defa şehir planlarının bitirilip artık kapatılması gerekiyor. Yani sürekli imar planları üzerinde imar tadilatları yaparak, şehirde 3-5 tane kalmış yeşil alanları binalarla çevirerek bu iş olmaz. Örneğin Tevfik Sırrı Gür Stadı’nı alışveriş merkezine çevirdiğiniz zaman veya Kışla Alanını bir kişi kâr eder ama 100 bin kişinin hayat kalitesini bozarsınız. Gün gelir oraya 3 katlı yol yapmanız gerekir ve 300 milyon dolar harcamak zorunda kalırsınız. Avrupa şehirlerine gittiğiniz zaman bunu görürsünüz, şehirlere dokunulmuyor. Aşırı bir oynaklık var. Yani iki yıl Mersin’e gelmezseniz, bir bakıyorsunuz ki 5 tane bina yıkılıp daha yüksek binalar yapılmış.
“PLANLALAMA YAPAN KİŞİLERE, ÇIKARI OLANLAR MÜDAHELE EDİYOR”
SORU: Yani bizim gelecek planlamamız hem enerji için hem de yaşam alanlarımız için mi olmalı?
O.A. TÜLÜCÜ: Kesinlikle… Çıkarsız planlama sorunu diyelim biz ona. Yani planlama yapan kişilere, çıkarı olan kişiler müdahale ettiği zaman bir şeyler değişiyor. Olmaması gereken şeyler yapılıyor. Aslında herkes kendine bir şeyler istiyor, ülkenin sıkıntısı da bu.
SORU: Doğayı kirletmeden sanayileşmek, gelişmek mümkün mü?
O.A. TÜLÜCÜ: Sanayi mutlaka kirlilik getirecek diye bir kavram yok. Önemli olan bıraktığı atığın, çevreyi bozmadan, yani bir nükleer atık gibi olmaması. Ama biz sadece sanayide çok geride kaldık. Şu an mevcut şartları yakalamamız da çok zor. Tabi ki sanayi gelişsin. Sanayi olmalı ama çağın gereklerine uygun yapılmalı.
MERSİN’DE GİDİŞAT KÖTÜ!
SORU: Tekrar Mersin’e dönecek olursak… Son dönemlerde atıkları nedeniyle Krom-San yine karşımıza çıkıyor. Taşucu’nda tersane yapımı söz konusu. Silifke’de çimento fabrikası yine karşımıza çıkan bir tehdit. Beraberinde o bölgede kurulması düşünülen termik santraller ve Akkuyu Nükleer Santrali var. Mersin bir kuşatma altında mı? Gelecekte Mersin’de yaşam nasıl olacak?
O.A. TÜLÜCÜ: Gidişat çok kötü görünüyor. Bu bölge için 6 ila 12 adet arası bir termik santral projesi yapımı söz konusu. Termik santrallerin çevreye verdiği zarar tartışmasız. Peki, bu bölge gerçekten bu tarz bir sanayileşme için uygun mu? Şimdi Yumurtalık Bölgesi’ndeki santralden başladığınız zaman BOTAŞ, Toros Gübre, Serbest Bölge, Dörtyol’daki yakıt depolama tankları, İSDEMİR’e kadar olan o körfez zaten epey bir zor duruma düşmüş durumda. O zaman Taşucu’na açılacak olan tersanenin de o tarafta açılması gerekir. Bu bölgede buna uygun yerler var. Bu bölgeyi feda etmişsiniz zaten, o zaman bu ülkenin bir bakım tersanesine ihtiyaç varsa, Toros Gübre ile BOTAŞ arasında ona uygun bir arazide yapılmalı. Biz bu bölgeyi bir taraftan turizm cenneti yapmaya çalışıyor, diğer taraftan tersane, termik santral ve nükleer santral yapmak istiyoruz. Bu tesisler ile Mersin’de tarım da, turizm de biter!
“İYİ PROJELER ÜRETİLMİYOR”
SORU: Biz bunları konuşurken dünyada neler oluyor?
O.A. TÜLÜCÜ: Gelişmiş toplumlar; çocuklar nasıl mutlu olur onu konuşuyor. Çünkü doğaya, çevreye, insana saygıyı aşmışlar. Tabi ki onlarında sorunları var ama genel olarak ülke yapılarında daha iyi, sağlıklı, mutlu nasıl yaşanır, daha temiz bir çevre mümkün müdür bunlar konuşuluyor. Biz burada maalesef iyi olmayan şeyleri konuşuyoruz.
SORU: Bizim vizyonla ilgili de sıkıntımız var, sorunların temeli biraz da bu olabilir mi?
O.A. TÜLÜCÜ: Bu biraz siyasetten de kaynaklanıyor. Yani bilirsiniz başarılı olmanız, iyi siyasetçi olduğunuz anlamına gelmez. Siyasette belli yapıları vardır. İyi projeler üretilmiyor. Biz ülke olarak günü kurtarıyoruz maalesef. Hayat çok uzun değil. Çevremize duyarlı olalım, insanlara saygılı gösterelim. Bazı kişilerin çıkarları için belli şeyleri feda etmeyelim.