Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Mersin Milletvekili Serdal Kuyucuoğlu,  TBMM’de Helal Akreditasyon Kurumu Kurulması Tasarısı üzerine söz aldı. Kuyucuoğlu, “Kurumun kurulmasıyla İslami ürün ve hizmet pazarında lider olma hayali, eski başbakanlardan Davutoğlu’nun komşularla sıfır sorununun sırf soruna dönüşmesiyle bitmiştir. Barzani’nin referandumu dolayısıyla yakınlaştığımız Irak ve İran’la da ilişkilerimiz umarız sağlıklı ve uzun vadeli devam eder” dedi.

Ekonominin gelişmesi için satacağımız ürünlerin helal olmasından ziyade diğer ülkelerle iyi ilişkilerin, sağlıklı bir dış politikanın gerektiğini söyleyen Kuyucuoğlu, “Müslüman ülkelerin birçoğuyla sorun yaşarken onlara helal ürün satmayı düşünmek çok da gerçekçi değildir. Bugün ülkemizde çiftçi perişan durumda. Sebze meyve üreticilerimiz ürünlerine pazar bulamamakta ve bu nedenle üretmekten vazgeçmektedir. Vatandaşlarımız eti neredeyse gramla alır duruma gelmiştir. Çareyi ise kendi üreticilerimize destek vermek, teşvik etmek yerine Sırbistan’dan et ithal etmekte buluyoruz.  Müslüman ülkelere helal gıda satışını artırmayı planlarken kendi vatandaşlarımıza Sırp eti yediyoruz” diye konuştu. Kuyucuoğlu, TBMM’de Helal Akreditasyon Kurumu kuruluşuyla ilgili olarak ekonomik analiz yapılmadığını, fayda maliyetinin, etki değerlendirmesinin ve iç piyasaya yansımalarının ne olacağı hususlarında ciddi araştırmalar yapılmadığını belirterek, “Birçok yasa tasarısında olduğu gibi bu yasa tasarısı da aceleye getirilmiş, üzerinde tartışılmamış, hiç kimsenin görüşüne başvurulmamıştır” dedi.

DOMATESTE AMBARGO KALKMADI

Serdal Kuyucuoğlu ayrıca, Rusya’nın başta domates olmak üzere bazı sebze türlerine kısıtlı olarak ihracat izni vermesiyle ilgili değerlendirmelerde de bulundu. Kuyucuoğlu şunları söyledi: “Benim ilim Mersin önemli bir lojistik kenti, önemli bir iç turizm kenti ve önemli bir tarım kenti.  Birkaç gündür tartışılan domates meselesi Mersin’i yakından ilgilendiriyor. Türkiye’deki meyve üretiminin yüzde 10’undan fazlası Mersin’de üretiliyor. Bir narenciye kenti. Örtü altı üretim miktarında Türkiye’de ikinci, alan olarak da birinci. Uçak düşürme krizi öncesi, bölgemizden Rusya’ya ihracat 350 bin ton. Uçak düşürme krizinden sonra bu sıfırlandı. Bugün 50 bin ton için ihracat müsaadesi aldık ve bunun için davul zurna çalıyoruz. Ama burada da bir tezatlıkla karşı karşıyayız. Öğrendiğimize göre 3 firmaya ihracat müsaadesi verilmiş. Özaltın, Akrobay ve Süral firmalarına müsaade verilmiş. Peki, bizim üreticimiz nerede? Benim Mersinli üreticim nerede? Mersin Ziraat Odası’ndan aldığım bilgiye göre Mersin’de domates üretimi 941 bin ton. Ne kadarına ihracat için müsaade almışız? 50 bin ton. Ona da davul zurna çalışıyoruz. Yani bu iyi tarım yapan, Çiftçi Kayıt Sistemi olan çok sayıda firmamızı etkiliyor. Sadece domateste değil. Biber, balkabağı ve marulda da sadece 9 firmaya müsaade verilmiş. Yani bu ambargonun kalkmadığını, hâlâ devam ettiğini, sadece küçük bir miktar için müsaade edildiğini görüyoruz. Yanlış dış politikanın bizi nereye götürdüğünü, çiftçimizi, tarımla uğraşan insanlarımızı ne kadar etkilediğini yakından yaşıyoruz. Bu konuda hükümetin daha çok çalışması lazım. Sadece büyük firmalara yetki verilmesinin yanlış olduğunu, küçük çiftçilere de sahip çıkılması gerektiğini düşünüyorum.” (bülten)