Gizem EKİCİ
Mersin Kadın Platformu, "Çocuk susar, sen susma" şiarıyla başlattığı "Kırmızı Balon" kampanyası kapsamında çocuk istismarına ilişkin Mersin Tabip Odası'nda panel düzenledi. Panele konuşmacı olarak Mersin Çocuk Destek Merkezi'nden Sosyal Hizmet Uzmanı Bayram Dölen, Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği (TODAP) üyesi Psikolog Seçil Sezen ve Saadet Özkan, Çocuk İstismarı İle Mücadele Derneği (UCİM) avukatı Burcu Düzen Gürler katıldı. Panelin açılış konuşmasını gerçekleştiren Mersin Cemevi Kadın Kolları Başkanı ve Kadın Platformu üyesi Zeynep Kaya, çocuk istismarına dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak için başlattıkları "Kırmızı Balon" kampanyası hakkında bilgi verdi.
TÜRKİYE’DE ÇOCUK İSTİSMARI ORANI: YÜZDE 33
Panelde ilk olarak konuşan TODAP üyesi Psikolog Seçil Sezen, çocuk istismarı ve çocuk istismarının çeşitleri hakkında bilgilendirme yaptı. Aile içi çocuk istismarı oranlarının yüksek olduğuna dikkat çeken Sezen, çocuklarda istismar vakalarının genellikle dokunma, okşama, pornografik videoların izletilmesi veya cinsel içerikli sohbetlerle yapıldığını kaydetti. Türkiye’de çocuk istismarının yüzde 33 oranında olduğunu belirten Sezen, bunların yüzde 71'inin kız çocuklarına yüzde 29'unun ise erkek çocuklara yönelik olduğu ve dünyada her 5 çocuktan 2'sinin istismara maruz kaldığının da bilimsel verilerle tespit edildiğini ifade etti.
“2017 YILININ İLK 5 AYINDA 182 ÇOCUK İSTİSMAR EDİLDİ”
Sunumunun devamında ayrıca "ensest" ve "pedofili" hakkında bilgilendirmede bulunan Psikoloh Seçil Sezen, ensest tanımının artık sadece kan bağıyla tanımlanmadığını belirtti. Türkiye'de 2017 yılının ilk 5 ayında 182 çocuğun cinsel istismara maruz bırakıldığını söyleyen Sezen, "Çocuklar, korkutularak ya da ikna edilerek cinsel istismara maruz bırakılıyor. Çocuklar korktuklarından ya da sevdikleri tarafından terk edilme korkuları yaşadıkları için birçok kez yaşadıklarını anlatmıyor. Ancak yakınları tarafından istismara maruz kalan çocukların bu durumu tekrar tekrar yaşamaları yaşadıkları travmayı arttırıyor” dedi.
İSTİSMARA KARŞI EĞİTİM VE YASAL DÜZENLEME GEREKLİ
Küçük yaşlarda istismara uğrayan çocuklarda ergenlik döneminde, korku, kızgınlık, değersizlik hissi gibi duygusal etkiler görüldüğünü aktaran Sezen, yine erginlik yaşlarında ise bu durumun bayılma, bedensel olarak kendine zarar verme, patolojik bağlanma, kendilerinin de istismar uygulayabilme gibi davranışsal etkiler görüldüğünü belirtti. Sezen, çocukların istismardan korunabilmesi için caydırıcı yasal ve idari düzenlemeler yapılması, ailelerin eğitilmesi, çocuklara hoşlanmadıkları davranışlarla karşılaştığında “hayır” diyebilme becerisinin kazandırılması ve çocuklara iyi dokunma ile kötü dokunma arasındaki farkların öğretilmesi gerektiğini aktardı.
ÇOCUKLARI KORUYUCU YASALAR YETERSİZ
Gelişmiş ya da az gelişmiş ülkeler arasında istismar olgusuna karşı ilk koruyucu tedbirler hakkında farklılıklar olduğunu ifade eden Mersin Çocuk Destek Merkezi'nden Sosyal Hizmet Uzmanı Bayram Dölen, Türkiye'nin ise çocuk karnesinin çok iyi olmadığını söyledi. Türkiye’deki mevcut koruyucu yasaların yetersizliği nedeniyle çocuk istismarı oranlarının günden güne kötüye gittiğini belirten Dölen, "Savaşta, doğal afetlerde, toplumsal olaylarda en fazla çocuklar etkileniyor. Maalesef OHAL sürecinde de yine en fazla çocuklar mağdur ediliyor. Özelikle istismar vakalarında kolluğa ve yargıya gittiğimizde çocuklar en sona atılmış durumda" diye ifade etti.
“AYDA 35 İLA 40 İSTİSMAR VAKASI GELİYOR”
Çocuk istismarının sadece cinsel istismar olmadığını ekonomik anlamda da çocukların istismar edildiğini aktaran Bayram Dölen, "Çocuk bisiklet çaldığı için cezaevine gönderiliyor. Bu çocuk sonrasında ise maalesef önümüze çok daha kapsamlı suçlarla geliyor. Bu çocuklar kayıp çocuklar oluyor. Çocuk izleme merkezlerine yaklaşık olarak ayda 35 ila 40 istismar vakası geliyor. Bu vakalar Mersin'in sadece 4 ilçesinden geliyor. Bunların yüzde 80'ini kız çocukları yüzde 20'sini ise erkek çocukları oluşturuyor. Maalesef her sosyal kimlikten, her sınıftan ve her sosyo - ekonomik yapıdan vakalarla karşılaşıyoruz. İzleme merkezimize yapılan başvurularda Suriyeli çocuklardan en çok erkek çocuklarında istismar vakalarına rastlıyoruz" dedi.
“ÇOCUKLAR YAŞADIKLARINI TEKRAR ANLATMAK ZORUNDA BIRAKILIYOR”
Son olarak söz alan UCİM Derneği avukatı Burcu Düzen Gürler de, çocuk istismarına ilişkin son çıkarılan yasa ve yönetmelikleri değerlendirdi. Yasaların ve kanunların eril bir dille oluşturulduğunu ve dava süreçlerinde de bunun yansıması olarak görüldüğünü söyleyen Gürler, çocukların dava süreçlerinde yıpratıldığına dikkat çekerek hukuki süreçlerde de bazı ailelerin toplumsal nedenlerden dolayı çekingenlik yaşadıklarını kaydetti. Yargılama süreçlerinin hakim ve savcıya göre değişlik gösterdiğine dikkat çeken Gürler, "Bazen o kadar ilginç şeylerle karşılaşıyoruz ki bir hakim cinsel istismar vakasında mağdura; 'Neden bağırmadın ben olsam kendimi öldürürdüm' diyor. Bazen çocuklar tekrar tekrar yaşadıklarını anlatmak zorunda bırakılıyor. Bazı hâkimler 'Ben istismarcıyla çocuğu bir arada görmek istiyorum' yahut 'Ben çocuğa sormak istiyorum' diyor bu da çocuklar için aynı şeyleri yeniden yaşamak oluyor" diyerek hukuki süreçlerdeki eksiklikleri anlattı.
İlginç istatistiklerin açıklandığı panel, gerçekleştirilen soru cevap bölümünün ardından sona erdi.