Mehmet Nabi Batuk
‘Eşit, Özgür ve Demokratik Bir Gelecek’ hendek savaşlarının gölgesinde, farklı siyasi görüşleri savunan aydınlar ve sivil toplum yöneticileri tarafından 2016 Mart’ında kurulan Barış Vakfı, Mersin’deki STK temsilcileri ile çalıştay da bir araya geldi. Bir otelde gerçekleştirilen çalıştaya, Barış Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Tahmaz ile Yönetim Kurulu Üyesi Ayşe Aydoğan, Paris Politik Etütler Ensitütsü (Sciences Po) Uluslararası Araştırmalar Merkezi’nden Cuma Çiçek, Mersin Cemevi Başkanı Hasan Kılavuz, Mersin Tabip Odası Başkanı Dr. Ful Uğurhan, Mersin Barosu Başkan Adayı Av. Bilgin Yeşilboğaz, Eğitim – Sen Şube Başkanı Sinan Muşlu, Maya Derneği Başkanı Volkan Gültekin, Kültürhane’nin kurucusu Doç. Dr. Ulaş Bayraktar ve onlarca iş insanı katıldı. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi başta olmak üzere uluslararası sözleşmeler, Anayasa ve yasalarla güvence altına alınan yaşam hakkının ve diğer temel hak ve özgürlüklerin korunması, evrensel insan hakları prensiplerinden hareket ederek Türkiye’de ayrımsız herkes için demokrasinin ve sosyal adaletin tesisi ve bütün bunlar için temel şartlardan biri olan kalıcı barışın sağlanması noktasında sivil toplum örgütlerinin öneminin konuşulduğu çalıştay da kentteki STK yöneticilerinin görüşleri dinlendi. Çalıştayda ayrıca Paris Politik Etütler Enstitüsü’nden Cuma Çiçek “2013 – 2015 çözüm sürecinde sivil toplum kuruluşları” başlığıyla bir sunum gerçekleştirdi.
“ÇÖZÜM SÜRECİNİN BU KADAR HOYRATÇA HEBA EDİLEBİLECEĞİ AKLIMIZIN UCUNDAN GEÇMEZDİ”
Çözüm sürecinde barış çalışmalarının bir uzmanlaşma ve bir kurumsallaşmaya ihtiyacı olduğu için Barış Vakfını kurduklarını ifade eden; Barış Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Tahmaz, “Çatışma sürecinin azaltılması için daha anlamlı katkıların ve faaliyetlerin kurumsallaşma ile olacağına karar vererek barış meclislerini sönümlendirdik. Daha sonra farklı siyasi ve sosyal duyarlıklara sahip insanlarla birlikte barış vakfını kurduk. Biz o dönemde çözüm sürecinin bu kadar hoyratça heba edilebileceği aklımızın ucundan geçmeden bu işe girişmiştik. Nitekim vakfımızı kurduğumuzda süreç bambaşka süreçlere dönüşmüştü. Bizim için önemli olan olandır ve çatışmalar yeniden başladı. Burada Türkiye tarihinde ilk kez bir çatışma şekilleri yaşandı. Kimileri buna kent savaşı dedi, kimileri hendek dedi. Kimileri ise tarihin ve insanların yok edildiği bir süreç dedi. Biz bu gibi kötü bir süreçte kurumsallaştığımız için etkili faaliyet yürütemedik ama anlamlı çalışmalarımız oldu” dedi.
“BARIŞIN YENİDEN İNŞASINI SAVUNMANIN OLANAKLARINI VE İMKANLARINI ARIYORUZ”
Konuşmasının devamında sivil toplum kuruluşlarının barış için en önemli unsurlar olduğuna dikkat çeken Tahmaz, STK’ların barışı nasıl sağlayabilecekleri noktasında önemli çalışmalar yaptıklarının altını çizdi. Tahmaz, “Geçmişteki barış sürecinde STK’lar ne yaptı? Ne yapamadı? Neden yapamadı? Sorusunun yanıtını arıyoruz. Önümüzde olabilecek bir barış süreci için ne yapmalıyız? Bunu konuşmaya çalışıyoruz. Yani barışın imkânlarını nasıl sağlayabileceğiz? Toplumsal barışı sağlamak için ne gibi yollar izlemeliyiz? Gibi bir alan çalışması yapmaya uğraşıyoruz. Yaptığımız bu çalışmaları yerelde de paylaşıyoruz. Bu çalışmamızda sizinde değerlendirmelerinizi alarak aslında raporumuzu bir nebze daha genişletmeye çalışıyoruz. Amacımız; bu süreci hem toplumu hem siyasi tarafları barışa hazırlamaktır. Bugün bir karanlık ve zor bir dönemden geçiyoruz ama barışın yeniden inşasını savunmanın olanaklarını ve imkânlarını arıyoruz. Kendimizi de barışa dönük hazırlıyoruz” diye konuştu.
“GÜCÜMÜZ ORANINDA BİR ÇABA GÖSTERMEYE ÇALIŞIYORUZ”
Sivil toplum örgütleri üzerindeki siyasi baskılara da değinen Tahmaz, bazı kamu yöneticilerinin STK temsilcileri üzerindeki gözaltı operasyonlarını meşrulaştırmaya dönük açıklamalarına sert tepki gösterdi. Tahmaz, “Savaşın tanımlanmasından çok nelerin yaşandığı bizi ilgilendiriyor. Türkiye’nin geleceği ve insanlarımız açısından çok ağır bir sosyal, siyasal, toplumsal, kültürel hatta psikolojik sorunlarla boğuşuyoruz. Türkiye’nin 20 yılının harcandığı bir sürecin içinde yaşıyoruz. Sorunların çözümünü, yaptığınız çözümlerde diyalog yolunu istemeye çalışıyoruz. Fiilen her şeyin yasaklandığı ve 90’larda dahi yaşamadığımız bir şekille karşı karşıya kalıyoruz. Tabi ki herkes zorlu bir süreçten geçiyor ama bizde bu süreçten çıkış için gücümüz oranında bir çaba göstermeye çalışıyoruz” şeklinde konuştu.
Yorumlar (0)
