AVUKAT BURCU ÇETİN: “KANUNLARIMIZ BİR AN ÖNCE DEĞİŞSİN”


 

Çocuğa cinsel istismar vakalarındaki artış tepki toplarken avukat Burcu Çetin’den, yasal düzenleme ve eğitim seferberliği çağrısı geldi.

GİZEM EKİCİ

Günümüzde giderek gözle görülür bir şekilde artan ya da daha fazla görünür olan cinsel istismar haberleri her kesim tarafından tepkiyle karşılanıyor. Cinsel istismarın boyutları, nasıl önlenebileceği, cinsel istismara maruz kalanlar için neler yapılabileceğini gazetemize değerlendiren avukat Burcu Çetin, çözüm için öncelikle kanunlarda düzenlemelere gidilmesi gerektiğine dikkat çekti. 
İstismarcılara verilen cezaların caydırıcı olmadığını hatta adil bir şekilde ceza yaptırımının uygulanmadığını belirten Çetin, Türkiye’de cinsel istismar boyutunun çok yüksek olduğunu bunun giderilmesi için ilk önce ailelerin eğitilmesi gerektiğini ifade etti.

“İSTİSMAR KÜÇÜK YAŞLARDA BAŞLIYOR BİZ FARKETMİYORUZ”
SORU: Cinsel istismar nedir? Nerede başlar?

B. ÇETİN: Cinsel istismarın kanuni tanımı şöyle: ‘18 yaşından küçük kendini savunamayacak derecede olan çocukların bedensel, ruhsal, fiziksel kimi zaman psikolojik saldırıya maruz kalması’. Bunun en aşırı boyutu ise cinsel saldırıya uğramasıdır. 
Ülkemizde istismar çok küçük yaşlarda başlıyor ama biz farkında olmuyoruz. 

SORU: Türkiye’de cinsel istismarın boyutları nelerdir?
B. ÇETİN:
Türkiye’de cinsel istismar çok yüksek boyutlarda. Fakat insanlar bunu çevresinin ayıp karşılaması, istismar gören çocuğa kötü davranılması ya da istismara uğrayan çocuğun toplumdan soyutlanması gibi bahanelerle saklıyor. Her açıdan çocuğun görebileceği ama her çocuğunda anlayamayabileceği bir kavram olduğu için çoğu gizli kalıyor. Her gün nerdeyse bunu haberlerde görüyoruz. Ortaya çıkanlar kadar, bir de ortaya çıkmayanlar, yıllar sonra ortaya çıkanlar, öğretmenler ya da psikologlar tarafından ortaya çıkarılanlar var. 

ÇOCUK, YAPILAN YANLIŞI EĞİTİM SAYESİNDE ANLAR
SORU:
Çocuklar cinsel istismara uğradığını nasıl anlar?
B. ÇETİN: Tabi bu kesinlikle çocuğa verilen eğitimle alakalı. Ne yazık ki bizim toplumumuzda çocuğu sevme, öpme anlayışı var. Bu yüzden çocuk kim yabancı, kim ona yalan söylüyor, kim istismarda bulunuyor bir süre anlayamıyor. 
Ama bu eğitimi alan bir çocuk dokunulmaması gereken yerlerine dokunulduğunda bunun istismar olduğunu anlıyor. Ailesinden görmediği bir tavrı başkasından gördüğünde yapılanın yanlış olduğunu aldığı eğitim sayesinde anlayabiliyor. 
SORU: Eğitimin ailede başlaması gerektiğini söylememiz yanlış olmaz değil mi? 
B. ÇETİN: Çocuğa eğitimini verirseniz kendisine yapılanın yanlış olduğunu anlar. Avrupa ülkelerinde olan ve bizim yadırgadığımız bir durum var. Aileler çocuklarını sevdirmiyor, öptürmüyor, kucağa aldırmıyorlar. Bizde yeni doğan çocuğu herkes kucağına alabiliyor; onlar bunu hem hijyenik olarak hem de istismar olarak gördüğü için izin vermiyorlar. Bizde ‘amcasına, dayısına mı güvenmeyeceğim’ anlayışı var. Kesinlikle çok küçük yaşlarda bunun eğitimine başlanması gerekiyor. Çocuğa onun anne ve babası bile olsa özel noktalarına dokunulmaması gerektiğini öğretmemiz lazım. 

AİLE İÇİ CİNSEL İSTİSMAR DAHA FAZLA
SORU: Çocuklar genellikle yabancılar tarafından istismara uğrar gibi bir algı var. Son dönemde yaşananlar bunun pek de öyle olmadığını gösteriyor. Sizin bu konuda düşünceleriniz nelerdir?

B. ÇETİN: Bu çok eskiden de olan bir şeydi. Kesinlikle yabancılar diye bir şey yok. Türkiye’de aile içi istismarın daha çok olduğunu düşünüyorum. Bunun da açığa çıkmamasının en büyük sebebi insanların kendi akraba ilişkilerinden çekinmesi. 
Mesela; “Yok ya yakıştıramıyorum. Amcası nasıl böyle bir şey yapar”, “İftira atıyor. Çocuk nerden bilir ki istismarı” diyerek çoğu olay kapatılıyor. Olay özellikle kız çocuklarında hamilelik boyutuna geldiği için açıklamak zorunda kalıyorlar. Erkek çocuklarına yapılanlar ise genellikle aile bireyleri tarafından tehdit edildiği için bilinmiyor. 
Çocuklar bunu gizliyor, sindiriyor. Yabancılar tarafından yapıldığı zaman daha çabuk inanıyorsunuz ve daha erken açığa çıkartıyorsunuz, akraba olduğu zaman amcasıdır olmaz gibi şeylerle kapatılıyor. 

“KİMSEYE GÜVENMİYORLAR, KENDİLERİNİ İLETİŞİME KAPATIYORLAR”
SORU: İstismara uğramış bir çocuğu nasıl anlayabiliriz?

B. ÇETİN: Göreve gittiğim yerlerde gördüğüm çocuklar; kimseye güvenmiyorlar, çekimser oluyorlar, bir şey anlatırken çok korkarak anlatıyorlar, kendilerini toplumdan soyutluyorlar, kendilerini artık iletişime kapatıyorlar. Yaşadığı istismarın sonrasında artık onları çok iyi idare etmek gerekiyor. Çoğu çocuk bunun kötü bir şey olduğunu anlamaya başladığı zaman farklı tepkiler vermeye başlıyor. 

“CEZALARIN CAYDIRICILIĞI YOK. BU OLAYLARI GÖRMEYE DEVAM EDECEĞİZ”
SORU:
Cinsel istismar ile ilgili kanun maddeleri nelerdir? Caydırıcılığı var mıdır?
B. ÇETİN: Bu olay Türk Ceza Kanunu’nda 103. Maddesi’nde düzenleniyor. Bir sonrasında ise ağırlaştırıcı halleri ve cezaları düzenleniyor. Ancak cezaların caydırıcılığı yok. Mesela geçen hafta Silifke’de yaşanan bir olayın dosyası geldi. 5 kişi yüzde 50 zihinsel engelli bir kıza tecavüz ediyorlar, ki bu olay kız hamile olduğu zaman ortaya çıkıyor ve çocuğun yüzde 99.9 tecavüz edenlerden birinin bebeği olduğu ortaya çıkıyor. Bu 5 kişi beraat kararı alıyor niye; “Bağırabilirdi ama bağırmadı” deniliyor.  
Vücut dokunulmazlığına karşı işlenen her suçta cezaların caydırıcılığı olduğunu düşünmüyorum. Yeni kanun tasarılarında; “Çocuk 12 yaşından küçükse ağırlaştırılmış müebbet gelecek” deniliyor. Oysa 18 yaşından küçük birisi de çocuk. O yüzden ben düzenlemelerin de iyiye gittiğini düşünmüyorum. O yüzden de bu olayları görmeye devam edeceğimizi düşünüyorum.

“TEK TEK EVLERE GİDİLEREK, SOKAK SOKAK DOLAŞILARAK BUNLARIN EĞİTİMİ VERİLMELİ”
SORU: Cinsel istismar suçlarını en aza indirgemek için neler yapılmalı?

B. ÇETİN: Çocuklara bu tür konuları konuşmanın ayıp olmadığının eğitimi verilmeli. Çocuklar aileleriyle iletişim kurarken daha rahat olmalı. Çocuğa cinsel organlarının öğretilmesi lazım ama bunun konuşulması çok ayıp sanılıyor. 
Basında buna çok yer almalı. Bizim ve hakimlerin de rolü çok yüksek. İyi kararlarda çıkıyor ama çok az, hep tutuksuz yargılanma, beraat etme, serbest bırakılma vesaire duyuyoruz. Son zamanlarda bir baba kızına ve annesine tecavüz ediyor, karısı kanser oluyor ama baba serbest bırakılıyor. Çünkü çocuk net söyleyemiyor ama rapor ortada gayet net. Bundan ötesi var mı?
Ailelerin verilen eğitimlere katılacağını düşünmüyorum. Bunu özellikle alt kesim için söylüyorum. Gerekirse tek tek evlere gidilmeli, sokak sokak dolaşılarak bunların eğitimi verilmeli. Her yerde afişler ve bilboardlar olmalı. Eğitim zorunlu hale getirilmeli. Gördüğün eğitimle çocuğu eğitebilirsin, okulda gördüğü eğitimle çocuk eğitilmez. Evde de bunun sağlanması lazım.
SORU: Son olarak neler söylemek istersiniz?
B. ÇETİN: Son olarak bu tür olayların yaşanmamasını temenni ediyorum ama çok umutla bakmıyorum. Bu tür olayların yaşanmaması için biran önce kanunların daha ağırlaştırılması ve caydırıcı hale gelmesi gerekli, Ben de bu konuyla ilgili bizzat Başbakanlık İletişim Merkezi (BİMER) ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’nden (CİMER) başvuru yaptım. Yasaların 12, 15, 18 yaş ayrımına bakılmaksızın kesinlikle 18 yaşından küçük herkese uygulanır hale getirilmesini istiyorum. O yüzden de kanunlarımız bir an önce değişsin. 


   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA