“NÜKLEER BİR FELAKETİN KAPISI İKTİDAR TARAFINDAN ARALANIYOR” | Mersin Haberci Gazetesi
     
 
 
 
 
 

“NÜKLEER BİR FELAKETİN KAPISI İKTİDAR TARAFINDAN ARALANIYOR”


 

Akkuyu Nükleer Santrali zemin inşaatında meydana gelen çatlağa tepkiler sürüyor. Son olarak Milletvekili Turan mecliste konuyu yeniden gündeme getirerek, “Nükleer bir felaketin kapısı iktidar tarafından aralanıyor” dedi.

Haber Merkezi

Mersin Akkuyu’da yapımı devam eden Nükleer güç santraliyle ilgili geçtiğimiz haftalarda hem soru hem de araştırma önergesi veren HDP Mersin milletvekili Dr. Rıdvan Turan bu kez de TBMM genel kurulunda gündem dışı söz alarak konuyu yeniden meclis gündemine taşıdı. 

“ÜLKEMİZDE BU TÜR KONULARDA HALKA DOĞRU SÖYLEME ALIŞKANLIĞI YOK”
Seçim bölgesi Mersin-  Akkuyu'da uzun yıllara dayanan bir nükleer santralin 2018’de temelinin atıldığını anımsatan Turan, “Geçtiğimiz hafta Mersin Akkuyu Nükleer Santrali’nin temelinde bir çatlak olduğuna ilişkin basına haberler düştü. Biz, eğer basın olmasaydı on ay önce olmuş bu hadiseyi öğrenememiş olacaktık. Firma önce bunu yalanlamadı, daha sonrasında ise yalan olduğuna ilişkin bir açıklama yaptı. Ne yazık ki bizim ülkemizde bu tür konularda halka doğru söyleme alışkanlığı yok. Nasıl Çernobil hadisesinde radyoaktif süt, radyoaktif çay, vesaire şeyleri tüketmişsek, o zamanın yöneticileri nasıl ki ‘Yaptığımız araştırmalarda, radyasyon bulunmuyor.’ dediyse bugün firma yetkililerinin de doğru söylediklerini düşünmek için ne yazık ki elimizde hiçbir done yok” dedi. 

“ZEMİN BETONU DENİZDEN ÇIKTI”
Çatlak haberine ilişkin olarak Türkiye Mimar ve Mühendis Odaları Birliği’nin yapmak istedikleri araştırmanın engellendiğini belirten Rıdvan Turan, alana girişlerinin yasaklandığını söyledi. “Oysa köylüler, 1983 yılında zemin etüdü sırasında yaptıkları çalışmada -bu köylülerin bir kısmı o dönemde işçi olarak çalışıyordu- basılan betonun 150 metre açıkta, denizden çıktığını hâlâ ifade ediyorlar” diyen Turan, “Dolayısıyla, aslında karstik yapı, dolgu zemine dayanan bir yapı üzerine yüz binlerce tonluk bir nükleer santral çalışması yapılıyor. Bir nükleer kaza meydana geldiği koşullarda bir yandan zeminin jeolojik yapısı, bir yandan Ecemiş Fay Hattı'nın 30 kilometre batısından geçmiş olması sebebiyle son derece trajik ve geri döndürülmesi mümkün olmayan bir durumla karşı karşıya kalacağız. Gülnar, Aydıncık, Bozyazı, Anamur, Silifke, Mut gibi ilçeler bu tür bir kaza sonrasında derhâl, ne yazık ki, haritadan silinecek; orta vadede de Mersin ilimiz olduğu gibi haritadan silinecek. Böylesine riski yoğun ve geri döndürülmesi, telafi edilmesi mümkün olmayan bir durumla, ne yazık ki, karşı karşıyayız. 

DENİZ EKOSİSTEMİ NE OLACAK?
Kaza olmasa bile, temiz olmayan, güvenilir olmayan, ucuz olmayan bir enerji kaynağını ve elektrik enerjisine ihtiyacımız olmadığı hâlde yani arz fazlası olduğu hâlde bu kadar riski üzerimize almanın ve gelecek koşulları bu alanda riske etmenin, mantıklı hiçbir tarafı yok. 
Bakın, temiz değil çünkü 135 ton yüksek, 1.250 ton orta ve 2.250 ton hafif dozda radyoaktif madde taşıyan atıklar var ve bu atıkların nasıl elimine edileceğine dair dünyada herhangi bir yöntem yok. Emperyalist ülkeler gelip gariban Afrika ülkelerinin topraklarında bunu belli bir meblağ karşılığında gömüyorlar. Biz bu nasıl halledeceğiz? Bu konuda herhangi bir çalışma yok. Deniz suyunun deşarjıyla ortaya çıkacak sıcaklığın deniz ekosistemine ne denli ölümcül darbeler vuracağına ilişkin çalışmalar ne yazık ki görmezden geliniyor. 
Ayrıca, ucuz olmayan bir enerjiyle karşı karşıyayız. Hükümet On beş yıl boyunca Rusların ürettiği bu enerjiyi 12,35 dolardan alma taahhüdünde bulunmuş durumda. O zaman dolar 1,52 Türk lirasıydı. Şu anda daha elektrik üretilmeden yüzde 400 zamlı elektrik kullanacağımızı taahhüt etmiş durumdayız. Kime? Rusya Hükümetine. 
Önümüzdeki yıl büyük olasılıkla 90 bin megavatın üzerinde bir elektrik üretimi söz konusu olacak. Böyle bir ihtiyaç da söz konusu değil.

RUSYA'YA BAĞIMLILIĞIMIZI ARTTIRACAK 
Ve gelelim, ‘bağımsız enerji’ deniyor iktidar mahfilleri tarafından, bağımsız tarafı da yok zira kullanılan radyoaktif elementler Türkiye'de üretilmiyor. Bu da bizim Rusya'ya bağımlılığımızı artıracak bir diğer faktör. 
Çernobil'in 33'üncü yılı bu yıl, 100 binden fazla insan Çernobil faciasında hayatını kaybetti; toprak, hava ve su kirlendi. Temiz olmayan, güvenilir olmayan, ucuz olmayan ve bizi Rusya'ya bağımlı kılacak bir projeyle karşı karşıyayız. Şunu açık yüreklilikle ifade etmekte fayda var: Nükleer bir felaketin kapısı iktidar tarafından aralanıyor. Vakit geç olmadan, tez zamanda bu konuda önlemleri alıp bu Akkuyu faciasını önlemek mümkün olacaktır. Bu konuda umarım ki yetkililer üzerlerine düşeni yapacaklar” diye konuştu. 


   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA