Mersin’de düzenlenen “8.Güneş Enerjisi Sistemleri Sempozyumu ve Sergisi”nin açılışında nükleer güç santrali polemiği yaşandı! Uzmanlar ve Belediye Başkanı Vahap Seçer’in nükleer karşıtı açıklamalarına Vali Su’dan tepki geldi.
HEDİYE EROĞLU
Türkiye Mimar ve Mühendis Odaları Birliği’ne (TMMOB) bağlı Makine Mühendisleri Odası (MMO) Mersin Şubesi tarafından bu yıl 8’incisi düzenlenen “8.Güneş Enerjisi Sistemleri Sempozyumu ve Sergisi” 8-9 Kasım tarihleri arasında başladı.
Yenişehir Kültür Merkezi’nde düzenlenen sempozyuma ilgi yoğun oldu. İlk olarak sergi açılışının yapıldığı etkinlik daha sonra açılış konuşmaları ile devam etti.
Etkinliğe; Mersin Valisi Ali İhsan Su, Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, MMO Yönetim Kurulu Başkanı Yunus Yener, MMO Şube Başkanı Akar Tülücü, oda ve sivil toplum kuruluş temsilcileri, mühendisler ve öğrenciler katıldı.
Etkinliğin açılış konuşmasını yapan MMO Mersin Şube Başkanı Akar Tülücü, “Güneş enerjisini neden önemsiyoruz? Her şeyden önce temiz enerji statüsünde, iklim değişikliğine neden olmuyor. Fosil yakıtlar yönünden ülkemiz çok kötü durumda. 40 milyar dolar gibi bir rakamla dışa bağımlılığımız var. Tabiî ki ülkemizde sürdürülebilir enerji politikaları için gerekli olan şey eneri çeşitliliğidir. Güneş enerjileri ve diğer yenilenebilir enerji kaynaklarının tamamını kullanmamız gerekiyor. Bunların hepsi çok önemli” dedi.
“TOPLUMUN ZEHİRLENMESİNE İZİN VERMEK DEMEKTİR”
Daha sonra söz alan MMO Yönetim Kurulu Başkanı Yunus Yener, Türkiye’nin ithal fosil yakıtta oransal olarak önde olduğunu belirterek, “Ayrıca proje stoku gerçek ihtiyacın üzerindedir. Özellikle son dönemlerde enerji ihtiyacını esas olarak yeni enerji adıyla karşılamaya çalışan plansız ve özel sermaye çıkarlarını gözeten bir politika izleniyor. Toplum yararını serbestleştirme, özelleştirme politikaları kapsamında plansızca ve ihtiyacın üzerinde elektrik üretimi amaçlı tesisin yapımı için lisans verilmekte ve teşvik ediliyor. Bu noktada yeni bir gelişmeye değinmekte fayda var. Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminde olan vergi yasasıyla ilgili değişiklerle birlikte elektrik piyasası kanununsa yapılan bir ek ile çevreyi koruyan yatırımlar yapmayan şirketlere 2, yıl süre verilmek istenmektedir. Kamu santrallerine, özelleştirilenleri ve özelleştirilecekleri çevre mevzuatına uyuma yönelik yatırımlar yapmaları ve çevre mevzuatı açısından gerekli izinlerin tamamlanması için şimdilik 30 Haziran 2022’ye kadar ek süre verilmesi söz konusudur. Fakat açıklıkla belirtmek gerekir ki bu durum; yanlış elektrik üretim faaliyetlerinin durdurulmayacağı, idari para cezası verilmeyeceği, çevrenin kirletilmesine ve toplumun zehirlenmesine izin verileceği anlamına geliyor” dedi. Güneş ve rüzgar enerjilerine gereken ilginin gösterilmediğini söyleyen Başkan Yener, “Kömür santrallerine gösterilen bu sıcak yaklaşım; çevrenin, doğanın, insanların zehirlenmesine izin verilmesi anlamına geliyor. Bu nedenlerle bu değişikliğe karşı çıktığımızı özellikle belirtmek istiyorum” diye konuştu.
“MİLYARLARCA DOLAR NEREDEN TEMİN EDİLECEKTİR?”
Türkiye’nin ithalat payının çok fazla değiştiğini söyleyen Başkan yener; “Türkiye’nin birincil enerji ardında ithalatın payı yüzde 75, döviz ile 43 Milyar Dolar, yerli üretimin talebini karşılama oranı ise yüzde 25 civarındadır. Elektrik üretiminde kamu ve özel sektör payları 2002-2018 döneminde oldukça değişmiş. Kamunun payı yüzde 60’dan yüzde 15’e, özel sektörün payı ise yüzde 40’dan yüzde 85’e yükseldi. Sektöre 2003-2018 döneminde 95 Milyar Dolarlık yatırım yapılmış. Yatırımlar için alınan kredilerin büyük kısmı döviz cinsindendir ve enerji şirketlerinin bankalara borçları 47 Milyar Dolar civarındadır. Takipteki krediler artmakta, şirketler el değiştirmekte ve sorunlu kredi borçları artmaktadır. Ama yanıtını iyi bildiğimiz soru şudur; şirketleri kurtaran ve kurtaracak olan milyarlarca dolar nereden temin edilecektir?” diye sordu. İklim krizinin daha da derinleşmemesi için emisyon grafiklerinin aşağı çekilmesi gerektiğini söyleyen Başkan yener şu tavsiyeleri sundu; “Karbonsuz ekonomiye dönüşümün planlanması ve uzun dönemde bu hedefe ulaşmaya yönelik planlama ve uygulamalara ihtiyaç vardır. Bu yaklaşım enerji verimliliğinde uygun artışların sağlanmasını, toplumların yüzlerini yenilenebilir enerji kaynaklarına ve güneşe dönmelerini, fosil yakıtların paylarının radikal bir şekilde düşürülmesini, temiz enerjilere daha çok yönelmeyi zorunlu hale getirmektedir. Güneş enerjisi ile birlikte su, rüzgar, jeotermal, hidroelektrik kaynaklarımızdan elektrik elde edilebilecek kurulu güç kaynaklarının değerlendirilmesiyle ülkemizin yüzde 75 seviyesine ulaşan enerjide dışa bağımlılığını ciddi ölçülerde azaltmak mümkün”.
“NÜKLEER MACERA PEŞİNDE KOŞMAMALIYIZ”
Ülkemizin ve Mersin’in doğal kaynaklar açısından birçok imkana sahip olduğunu söyleyen Yener, “Oysa gerek kaynaklarımızın yeterli düzeylerde değerlendirilmemesi, gerekse iklim değişikliği krizinin derinleşmemsi ve etkilerinin için enerji üretiminde öncelik ve ağırlık fosil yakıtlara değil, yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarına verilmelidir. Bunlarında toplum çıkarlarını gözeten kamusal bir planlama dahilinde yapılması gerekmektedir. Planlama çalışmalarda; kültür ve tabiat varlıklarını koruyan, çevresel ve sosyal etkileri itibariyle sorunsuz, bireysel ve toplumsal haklara karşı saygılı, nükleer macera peşinde koşmayan, özelleştirme, taşeronlaştırma ve iş güvencesinden yoksun çalışma koşullarından arınmış, toplumsal yararı gözeten ve yeniden etkin kamu varlığını ön gören bir anlayışla yürütülmelidir. Halkımızı ve sanayicilerimizi bunaltan enerji fiyatlarının yüksekliğinden ancak böyle kurtulabiliriz” dedi.
“NÜKLEER SANTRAL RİSKLER TAŞIYAN BİR YATIRIM”
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer de, Mersin’de yapımı süren nükleer santral konusuna da değinerek, rahatsızlığını dile getirdi. Seçer, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Mersin güneş enerjisi ve rüzgar enerjisine uygun bir kent ama eller gider Mersin'e biz gideriz tersine, bizim sınırlarımız içinde bir nükleer santral inşaatı var. Ben o dönemde milletvekili idim. Bu konuda Türkiye bunu çok tartıştı. Hala tartışıyor tartışmaya devam edecek. Çünkü çok önemli parasal bir yatırım. Siyasi riskleri var. Geleceğe dair önemli çevre sağlığı açısından riskler taşıyan bir yatırım. Ama bu Mersin gibi aslında hiçbir şekilde hiçbir suretle hem lokasyon olarak hem kentin dinamikleri olarak böyle bir yatırımı uygun olmayan yerde yapılması açıkçası bir belediye başkanı olarak beni rahatsız ediyor” dedi.
“BİZDE OLMASIN DEMEK YANLIŞ”
Enerji konusunda her gün yeni bir teknolojinin hayatımıza dahil olduğunu söyleyen Vali Ali İhsan Su ise, “Enerjinin yenilenebilir olması, atık üretmemesi gibi birçok önemli konular gündeme geliyor. Ülkemiz enerji konusunda son yıllarda çok önemli çalışmalar gerçekleştirdi. Biz 1980’li yıllarda Bulgaristan’dan elektrik alıyorduk. Bulgaristan elektriğimiz keserse karanlıkta kalıyorduk. Ama biz çok önemli yatırımlar yaptık. Tenkit etmek çok kolay iş ama sonuç itibariyle bugün geldiğimiz noktada biz enerjimizi kendimiz üretiyoruz” şeklinde konuştu. Enerji üretiminin Türkiye’de çok çeşitli hale geldiğini söyleyen Vali Su, “Türkiye’de hidrolik santraller var, termik santraller var, jeotermal santraller var, rüzgar santralleri var inşallah ülkemizde nükleer santrallerde olacak. Dünyanın her yerinde var, Fransa’nın göbeğinde bile var. Bizde neden olmayacak? Burada biz sadece bunu kurarak aynı zamanda o teknolojiyi de elde ediyoruz. Yani Avrupa’da Amerika’da her türlü gelişmiş ülkede var, bizde olmasın demek yanlış. Hepsini olacağız. Bütün dünya bu konuda uzaya uçmuş, güneş enerji sisteminde dünya almış başını gitmiş biz sanki geri kalmışız gibi. Türkiye güneş enerji santralinde 12’inci sırada. Bu konuda da iyiyiz ama bu sempozyumları düzenleyerek daha iyisini yapmak için uğraşıyoruz. Ama evvela kendimize güvenelim, sahip olduğumuz imkanları bilelim” dedi. Yapılan sempozyumun enerji konusunu daha ileri taşıyacağına inandığını belirten Vali Su, akademisyenleri bu konuda Mersin’i çok ileri taşıyacağını belirtti.