En büyük sorun uyum ve işsizlik!


 

Suriye’de yaşanan iç savaşın ardından Mersin’e gelen Suriyeli sığınmacı sayısı 180 bine ulaştı. Sığınmacıların en büyük sorunu ise dil, eğitim, işsizlik ve toplumsal entegrasyon…

SONER AYDIN

Suriye’de giderek derinleşen iç savaş, Irak ve diğer komşu ülkelerde yaşanan savaşlar nedeniyle Türkiye’yi yeni bir göç dalgası beklerken, 18 Aralık Dünya Uluslararası Göçmenler Günü geride kaldı!

Bu göç dalgasından en fazla etkilenecek kentlerin başında Mersin’in gelmesi beklenirken, Suriye’de savaşın başladığı günden bu yana resmi rakamlara göre Mersin’e gelen sığınmacı sayısı 180 bine ulaştı. Mersin’e gelen Suriyelilerin ben büyük sorunları ise eğitim, dil, sağlık, işsizlik, uyum.

“SAYILARI 3 MİLYONU BULDU”

Suriye’de 2011 yılının Mart ayında başlayan iç savaştan kaçarak Türkiye’ye gelen Suriyeli sığınmacı sayısı 3 milyonu geçti. Yine UNİCEF’e göre Türkiye’deki Suriyeli çocuk sayısı 1 milyon 420 bin kişi. Sığınmacılar için 10 ayrı şehirde kurulan 26 geçici barınma merkezinde yaklaşık 300 bin kişi kalıyor. Sığınmacıların yüzde 90’ı koşulları nedeniyle bu kampların dışında farklı kentlerde hayatta kalmaya çalışıyor. Suriyelilerin en fazla bulunduğu kentler ise Mersin, Şanlıurfa, İstanbul, Hatay, Gaziantep, Adana ve Kilis.

“EN FAZLA KADINLAR VE ÇOCUKLAR ETKİLENİYOR”

Göçten etkilenen grupların başında çocuklar ve kadınlar geliyor. Mersin’e gelen sığınmacı çocukların çok azı İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün girişimleri ile eğitim hakkından yararlanırken binlerce çocuk kimlikleri olmadığı için eğitim hakkında mahrum kalıyor. Binlerce çocuk ise Mersin sokaklarından dilencilik yaparak ya da çöp toplayarak ailesinin geçimini sağlamak zorunda kalıyor. Sağlık hakkında da yeteri kadar yararlanamayan çocuklar çeşitli salgın hastalıklara yakalanıyor. Çocukların yanı sıra kadınlar da göçten en fazla etkilenen grupların başında geliyor. Kadınların büyük bir çoğunluğu toplumsal hayattan uzak bir yaşam sürüyor. Sığınmacı kadınlar zaman zaman şiddet, taciz ve tecavüze de maruz kalıyor.

“İŞSİZLİK HAT SAFHADA”

Hayatta kalmak için Mersin’e gelen sığınmacıların yaşadığı en büyük sorunların başında işsizlik geliyor. Serbest Bölgesi, limanı, verimli tarım arazileri olmasına rağmen işsizliğin yoğun olarak hissedildiği Mersin’de sığınmacılar ucuz iş gücü olarak kullanılıyor. Sığınmacıların ucuz iş gücü olarak kullanıldığı yerlerin başında Adanalıoğlu’ndaki tarım arazileri, inşaat sektörü ve Serbest Bölge geliyor. Günlük 20 ila 30 TL arasında değişen yevmiye ile çalışan sığınmacılar zaman zaman işverenden parasını alamadığı için mağdur oluyor.

“GEÇİCİ KORUMA STATÜSÜNDELER”

Mersin’de sığınmacılara yönelik politika ve strateji belirlemek, sığınmacıların sorunlarıyla ilgili kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlayan Mersin İl Göç İdaresi Müdür Vekili Prof. Dr. Nalan Yetim, Göçmenler Günü dolayısıyla gazetemize açıklamalarda bulundu. Resmi rakamlara göre Mersin’deki Suriyeli sayısının 180 bin olduğu bilgisini veren Prof. Dr. Yetim, sığınmacıların daha çok Tarsus, Akdeniz ve Mezitli bölgesinde ikamet ettiğini söyledi. Çalışmalarının sadece Suriyelilerle sınırlı kalmadığı Mersin’de yaşayan bütün sığınmacılarla ilgilendiklerinin altını çizen Prof. Dr. Yetim, Suriyelilerin geçici koruma statüsünde yer aldığını söyledi. Suriyeli sığınmacıların geçici koruma statüsü ile eğitim ve sağlık hizmetlerinden yaralandığı bilgisini veren Prof. Dr. Yetim, sığınmacıların geçici kimliklerle kamu hizmetlerinden de yararlanabildiğini kaydetti.

“YARDIMDAN YARARLANMALARI İÇİN KİMLİK OLMALI”

Mersin’de yaşayan Suriyelilere Göç İdaresi Müdürlüğü tarafından verilen kimlikten edinmeleri için çağrıda bulunan Prof. Dr. Yetim, “Son dönemlerde özellikle yardımlar konusunda yaşanan tıkınmalar da kimliklerini çıkarmamış ya da yenilememiş kişilerin talepleri nedeniyle yaşanıyor. Yardımlardan yararlanabilmeleri için kimliklerinin olması gerekiyor. Sadece geçici statü de olan yok ikamet izni olanlar da var. Öğrenci ikamet iznine, turistik ikamet iznine, çalışma ikamet iznine sahip olan Suriyeliler de var” dedi. Göç idaresi olarak uluslararası korumaya başvurmuş olan yabancıların da hedef kitleleri arasında yer aldığını belirten Prof. Dr. Yetim, bunların daha çok İranlılar, Afganlar, Pakistanlılar olduğunu aktardı.

“EN BÜYÜK SORUN DİL VE UYUM”

Her göç hareketinin bir takım sorunları beraberinde getirdiğini kaydeden Prof. Dr. Yetim, “Bunların başında uyum sorunu geliyor. Kentsel, toplumsal entegrasyonda en önemli sorun araç ‘dil’dir. Çünkü yaşamlarını idame ettirebilmek için her şeyden önce dili öğrenmek zorundalar. Genel olarak birbirlerine yakın ilişki içinde olmaları, bir arada yaşamaları Türkçe öğrenmelerini zorlaştırır çünkü Arapça öğrenerek bu işi halletmeye çalışırlar. Özellikle gelen sığınmacılara yönelik Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından açılan dil kursları ile bu sorun giderilmeye çalışılıyor. Gençler ve çocuklar bunu daha çabuk aşıyor. Bu bir süreç. Toplumsal entegrasyon süreci bugün başlayıp yarın sona ermeyecek. Zaman alacaktır. Karşılıklı olarak birbirimiz tanıma sürecidir bu. Gelen sığınmacıların çocukları geçici eğitim merkezlerinde, Milli Eğitime bağlı okullarda eğitim görebiliyor. Diğer yandan kimlikleri ile sağlık hizmetinden yararlanabiliyorlar” diye konuştu.

“MERSİN HOŞGÖRÜLÜ BİR KENT”

Mersin’in hoşgörü açısından ilk sıralarda yer aldığını ve sığınmacıların entegrasyonu açısında büyük öneme sahip olduğunu belirten Prof. Dr. Yetim, “Diğer kentlere göre Mersin bu süreci çok iyi idare etti. Mersin’in şöyle bir avantajı var; Mersin zaten çok kültürlü bir kent. Mersin’in çok kültürlü olması hoşgörü sınırlarını arttırıyor. Mersin hoşgörü açısından hep ilk 10 içinde yer alıyor. Mersin bu yoğunluğu taşıyan önemli kentlerden biri. Mersin zaten göçle büyümüş bir kent. Ulusal göçe de uluslararası göçe de alışkın bir kent. Farklılıklara tahammülü yüksek bir kent. Mersin’de yaşayan sığınmacılar için büyük bir avantaj. Sığınmacılar daha çok Tarsus, Akdeniz ve Mezitli de ikamet ediyor ama Akdeniz yoğunlukta” dedi.

“GERGİNLİK KİMSEYE FAYDA SAĞLAMAZ”

“Sığınmacılar arasında çıkacak gerginlik hiç kimsenin işine yaramaz” diyen Prof. Dr. Yetim, şunları söyledi: “Kentimiz bir huzur kenti olmalı. Gerçekten de savaştan mağdur olmuş insanlar geliyor. Bunlarla ilgili birçok kare var aklımızda. Annesini tebeşirle yere çizip içine yatan çocuklar var. Halep’in halini görüyorsunuz. Kimse isteyerek vatanını bırakmaz. Sorsunlar onlara yine kendi vatanlarında yaşamak isterler. O yüzden yerinden edilmişlik duygusu birçok ağır bir duygu. Kimse bizim malımızı kapmıyor, kimse de bizden bir şey kaçırmıyor. Bu topraklar insanlığın dolayısıyla bu süreci yönetebilecek iyi kentlerden biri. Bu anlamda Mersin’deki sığınmacılar açısından çok büyük bir sorun görmüyorum.”

Mersin’in yabancıların örgütlenmesi konusunda aktif bir kent olduğunu dile getiren Prof. Dr. Yetim, “Açmış oldukları STKlar var. Açmış oldukları bu STKlar bünyesinde, açmış oldukları poliklinikleri var, geçici eğitim merkezleri var. Biz de kendi vatandaşlarına hizmet sunan STKları ziyaret edeceğiz” şeklinde konuştu.


   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA