Türkiye’de tercih maratonu yaşanıyor!
Milyonlarca genç yeni hayatlarının en önemli anlarını yaşıyor…
İyi de gerçekten yeni hayatlarına yön verebiliyorlar mı?
Ne yazık ki HAYIR!
Eğitim sisteminin yaşadığı çöküntü toplumun tüm kesimlerince malum!
Bilimin ışığında bir eğitim sisteminden uzaklaştığımız gerçeğinden hareketle, çocuklarımızı ‘organik hoşaflara’ dönüştürme çabasına direnemediğimiz ortada!...
Okul öncesi eğitimden üniversiteye kadar gerici faaliyetin her alanda adeta çıban gibi yayıldığı bir gerçek!
“Dindar nesil yetiştireceğim” diyerek, matematik, fen, edebiyatı gereksiz kılan, tarih, milli şuur ve cumhuriyet ilkelerinden kopan bir sisteme ne kadar direnebiliriz???
Böyle bir ortamda gençlerin üniversitede mimar, mühendis, doktor, avukatlık eğitimi alıp, gerçekten bu mesleklerin gerektirdiği bir hizmet üretebileceklerine inanabilir miyiz?
Ne yazık ki son yıllarda fazlasıyla örneklerini gördüğümüz; bilime, sanata, adalete, edebiyata inanmayan bilim insanları, eğitimciler, akademisyenler mevcut!...
Yani hukuku kazanana evladınızın gelecekte bir tecavüzcüyü, ‘imam nikahı kıyma yetkisi müftüye verilmiş, müftü küçük yaşta bir çocuğun evlendirilmesi yanlış ise kabul etmeyip, nikahı kıymasaydı’ diye savunma yapabilir!
Veyahut insan hayatını kurtarmak için diline, dinine, ırkına, cinsiyetine bakmadan hizmet etmek gibi kutsal bir görevi olan doktor kızınız, “Namahrem ben erkek hastaya bakamam” diyebilir!
Olmaz demeyin; yaşadık bunları, örnekleri var!
İşte tercihlerimizin sonuçlarını tüm bu örneklerden yola çıkarak iyi hesaplamalıyız!
Gerek çocuklarımızın, gerekse de ülkenin geleceği için yapacağınız tercihler hepimizi bağlıyor!
“Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” diyebilirsiniz!
Evet ama unutmayın ki sıra illaki bir gün size de gelecektir!