Aysun Koç AYDOĞAN | Kitapların zeytinağacına göz kırptığı yer: Kültürhane | Mersin Haberci Gazetesi
     
 
 
 
 
 
image
Aysun Koç AYDOĞAN

Tarih : 21.03.2018  E-Mail : kocaysun@hotmail.com


Kitapların zeytinağacına göz kırptığı yer: Kültürhane

Köşenin adı güzel: ‘Kültürhane’nin Penceresi’nden… Pencerenin içinden değil de dışından içeriye bakan biri olarak yazmaya çalışacağım ben… 

Dikenliyol’un adını, yerini bilmezdim Kültürhane’den önce. Yer yön tarifim Çarşı-Erdemli arası doğu batı çizgisi, dağdan denize uzanan bir hat kadardı adres tarif ederken. Şimdi ise içinden gelip geçilen bu kentin bir merkezi var: Kültürhane… “Mersin’in nesi var?” diye soranlara “Tantunisi, cezeryesi, tarihi, bir de tarihine ve bugününe eklenen Kültürhanesi var” derim. Sebebi ise çok açık: Kenti kent yapan insanları ve mekanlarıdır.
Bundan bir süre önce yapılan bir etkinlikte -afişte söyledikleri üzere- ‘hocaların hocası’ Melek Göregenli’nin anlattıklarını hatırlayarak şöyle diyelim: “Mekanlar insanları, insanlar da mekanları etkiler.”
Ben Melek Göregenli dedim. Kendisi ihraç edilmiş bir akademisyen. Hikaye artık ne kadar kısa değil mi? Unvan yok, kurum yok… Ömrünün yarısından fazlasını verdiği üniversitenin adı yok anlattıklarımda. Fakat insan onun ağzından çıkan cümleleri duyduğunda, bir kütüphane kitap devirmişçesine bilgiyi, bir anda hap içmiş gibi yuttuğunu hissediyor. Sabaha kadar anlatsa bırakıp gitmek istemezsiniz. Bence çok iyi böyle. Zira bu hocalar ‘dışarda’ olduğundan bu yana (duyduklarında kızabileceklerini düşünsem de) karanlıkta ışık saçan ateşböceği misali hayatlarımıza dokunmaya başladılar. Bu dokunuşların etkisi yıllar içinde yarattığı güzelliklerle sonucu gösterecek. 
Hani bazen insan çok kafasına taktığı bir konuyu rüyasında görür aydınlanır bir ders alır, onu rüyadan sonra hayatına bi çizik atar ya Kültürhane de benim için o rüya oldu. Hani biter diye korktuğum, bitmesini hiç istemediğim, arada bir gerçek olduğuna inanmak için kendimi çimdiklediğim harika yer. Çünkü bir kentte mekansız olmanın hissettirdiği boşluğun can alıcı yalnızlığını iliklerime kadar hissettiğim zamanları öyle derinden yaşadım ki dünyanın neresinde olursam olayım, kendimi böyle bir mekanı görme şansım olduğu için bu kadar şanslı hissetmezdim sanırım. 
Bahçesinde çocukların koşturup yetişkinlerin bisiklet sürmeyi öğrendiği; içerde bebeklerin oynayıp mama yiyebildiği; üniversite öğrencileri ve çalışanların aynı anda ders çalışıp iş yapabildiği; mutfakta sıcak çorba pişerken kah dedikodu yapanların kah kent gündemi tartışanların kahvesini yudumladığı; hocalardan biri mutfakta börek yaparken diğerinin bir doktora öğrencisine yardım ettiği; bir etkinlikte kente dair söyleşiler yapılırken diğerinde müzik dinlenip efkar dağıtıldığı; içinde 7000’den fazla kitabın bulunduğu kütüphanenin, kocaman raflarıyla zeytin ağacına göz kırptığı kocaman bir dünyadan bahsediyorum. Açık kalmış kitap, yarım bırakılıp sigara molası verilmiş notlar, yerel gazeteler, çiçekler, dayanışma ürünleri bu mekanın en kıymetlileri, hatta yangında en önce kurtarılacakları desem yeridir… Daha neler yapıldığını anlatmak istesem, bu noktalı virgülle gelen cümlelerin ardı arkası kesilmez. Akşam herkesin dinlendiği huzurlu ev saatlerine benzetiyorum Kültürhane’de geçirdiğim anları. Üç akademisyen ve bir aktivistin umut tohumu ektiği bir yerde biz de gönüllüler olarak bostanı suluyoruz ve hasat yapacağız yıllar içinde, hep beraber. Ne de olsa Kültürhane bizim için bir Umut Bostanı…




 
  YAZARIN ARŞİVİ
 
 
 
  YORUMLAR
 
 
  YORUM YAZIN
 
Adınız Soyadınız :

Yorumunuz          :

Güvenlik Kodu     : Güvenlik Kodu
Kod                        :

 



  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA