24 Haziran geldi çattı.
48 saat sonra sandık başında olacağız.
Ve de Türkiye’nin geleceğini belirlemek için oy kullanacağız.
Herkes ne yapacağını iyi bilir.
Ben yine de seçim günü yapacaklarımız ve yapmayacaklarımızı bir anımsatayım istedim.
YAPACAKLARIMIZ…
Pazar sabahı uyanınca güzel bir duş alın.
Arkasından kahvaltınızı yapın.
Sonrasında kısaca düşünün.
2000 yılında sonra Türkiye’nin durumunu göz önüne getirin.
İlk kez oy kullanacaklar büyüklerinden yardım alabilir. (Kopya sayılmaz!)
Besmeleyle ve sağ adımla evden çıkın.
Oy kullanacağınız binaya sakince gidin.
Sıra çoksa sinirlenmeyin!
Sıkılırsanız, içinizden 20’ye kadar sayın.
Sıra size geldi mi oy pusulalarını ve zarfı sakince alın.
Önce kontrol edin, sonra oy kabinine girin.
Orada tamamen kendinizle baş başa olacaksınız!
Mührü basmadan son bir kez daha düşünün!
Ve kendinizi sorun; önce ben mi yoksa Türkiye’mi?
Önceliğiniz Türkiye’yse doğru yoldasınız demektir.
O zaman TAMAM diyerek mührü istediğiniz yere basın!
Sonrasında gönül rahatlığıyla sandık başından ayrılın!
İşlem TAMAM’dır.
Vatana, millete hayırlı olsun…
YAPMAYACAKLARIMIZ…
Sandığa gitmeden kesinlikle gazete okumayın, televizyon izlemeyin, radyo dinlemeyin!
Kısacası medyadan uzak durun!
Çünkü, yalaka medya sizi doğru bilgilendirme değil yönlendirme çabası içindedir!
Çevrenizdekilerle siyasi yoruma girmeyin!
Kimsenin size akıl vermesine izin vermeyin!
Oyunuzu kullanırken acele etmeyin!
Oy kabininde bir kez de olsa “önce ben” demeyin!
Oyunuzun yalnızca sizin değil, 80 milyonun geleceğini belirleyeceğini unutmayın!
Yanlış yapmayın ki sonrasında “elim kırılsaydı!” diye kendinize sitem etmeyin!
• * *
Ben aklıma gelenleri yazdım…
Yapmak da yapmamak da sizin elinizde.
25 Haziran sabahı ya gülen bir Türkiye’ye uyanacağız ya da yine puslu bir Türkiye’de yaşama mücadelesi vereceğiz.
Karar sizin!