Tarih : 12.09.2018
E-Mail : pinardoganersoy@hotmail.com
EY BEYNİM!
Yazılarını ilgi ile takip ettiği yazarla tanışma şansı yakalamışken, tanışmayı reddetti Gonca. Yazılarından tanıdığı adamın kafasında yarattığından farklı olmasından ve bu durumun onda hayal kırıklığı yaratmasından korkuyordu.
Bu gece, yani yazıyı yazdığım an, hayal kırıklığının ne demek olduğunu net bir şekilde bir kez daha anlamışken hak veriyorum Gonca' ya.
Hayal kurmak senin en doğal hakkın. Ve bu hakkını kimseyi kırdırmamak için alacağın her türlü tedbirin de arkasındayım.
Sevdiklerini herkese karşı savunabilirsin. Ta ki bir gün kendine karşı savunamayacağın gün gelene kadar. Mesele insanın kendisiyle. Her zaman da böyleydi. Zira bir zamanlar, o yine bugün olduğu tavırlarındayken, aslında başka türlü olduğuna kendini ikna ettiğin gibi.
Elmalar hep düşüyordu ağacın dallarından. İnsanlık alemine yerçekimini ispatlamak gibi bir derdi de hiç yoktu. Bu Newton'un dediydi. Artık dalda ömrünü dolduran elma, her şeyden habersiz yere düşerken, Newton o elmaya herkesten farklı bir anlam yükledi.
Bu elma da elma hani! İlk insan Adem'le Havva'yı Cennetten eden de; Newton'a yerçekiminde ilham veren de; Pamuk Prenses'i güzelliğiyle cezbedip zehirleyen de; Nazım'ın şiirinde geçtiği gibi 'Sen onu seviyorsun diye onun da seni sevmesi gerekmeyen de'... aynı elma.
Hayal kırıklığı ile başlayan yazı geldi mi şimdi elma meselesine! Bağlıyorum şimdi hepsini birbirine.
Demem odur ki; İnsan zihni böyle işte! Her şeyi yaratır. iyiyi de kötüyü de, güzeli de çirkini de. Nereden nereye bağlantı yapacağı belli olmaz. Bağlantılarıyla seni vezirde eder, rezilde. Kurban gibi de hissettirebilir, kahraman gibi de. Hasta da edebilir ve hatta öldürebilir de. Mucizelerde yaratabilir, bilimi bile yanıltabilir.
Ve son söz! Tüm bunları yapabilen beyin, senin bedeninde bir organ sadece.
Emrine amade... :)