Hiç bu kadar yazma konusunda tıkanmamıştım. Ne yazsam ne yazsam diye beyin sancılarımla kıvranıp durdum.

Politika yazıp ülkenin politikasından nasıl soğuduğumu mu dile getirsem? Cık, hala politikadan umudunu kesmemiş vatandaşlara karşı ayıp etmiş olurum. Belki onlar hala bir umut politikacıların peşinden gidebilir.
Psikolojik bir yazı yazıp akıllı telefonumun bozulmasıyla yaşadığım duygusal süreçlerinden mi söz etsem, bu defa da oldukça kişisel bir yazı olur. Bir köşe yazarının kendinden söz etmesi biraz tartışılır.
Doların artışıyla birlikte artan hayat pahalılığından söz edip çocuğuna pantolon alamamış babanın intihar etmesiyle ortaya çıkan dramdan dem vursam zülfü yare dokunup muktedirlerin öfkesini üzerime çekerim ki...Bu da bu dünyada salt mutluluk arayan özneme tehdit içerir.
Afganistan'da, Irak'ta, Libya'da cümle İslam rejimlerinde patlayan bombalardan, havaya savrulan insan cesetlerinden konuyu açsam o kadar bilindik ki...Pek ilgi çekmez.
Televizyondaki dizileri, yemek progamlarını, kaynana gelin yarışmalarını, savaşı kışkırtan filmleri öne çıkarsam...Ki hiçbirini zaten izlemiyorum. 
Ah ah, ben neden söz etsem diye kara kara düşünürken aklıma pazartesi açılan Mersin Üniversitesi geldi. En iyisi ben cıvıl cıvıl, kıpır kıpır, capcanlı olması gereken Mersin Üniversitesinden bahsedeyim.

***
Mersin Üniversitesinin Çiftlikköy Kampüsü ilk gün kalabalıktı. Bazı fakülteler (Eğitim Fakültesi gibi) şehirden bu yerleşkeye taşınmış, yeni yeni fakülteler açılmıştı (İslami İlimler Fakültesi gibi). Bu da kilometreye düşen öğrenci sayısını enikonu kabartmıştı.
Mersin Üniversitesindeki ilk güne genelde üniversiteye bu yıl kayıdını yaptıran öğrenciler gelmişti. Üst sınıfta okuyan öğrencilerin fakültelere teşrif etmesi için birkaç haftanın geçmesi lazımdı.

***

Ah üniversitenin birinci sınıf öğrencileri! Ne kadar da heyecanlılar ne kadar da gururlular!..Büyük hayallerle, beklentilerle sınıfları doldurdular. Belki bazıları gönlülerinden geçen fakülteleri, bölümleri kazandılar; belki bazıları boşta kalmamak için kaydını yaptırdıkları fakültelere, bölümlere kehren geldiler.
Hangi niyetle gelirlerse gelsinler onlar çoğunlukla gençtiler. Zamanla üniversiteli olmanın ne anlama geldiğini kendi deneyimleriyle öğrenecekler.

***

Yer Mersin Üniversitesi Fen ve Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü. Birinci sınıfların ders yükü pazartesi yoğun: "Varlık Felsefesi", "Felsefi Terimler", "Klasik Mantık"
Derse giren hocalar derslerinin konularını, kendilerini tanıtıyorlar, öğrencileri tanıyorlar. Öğrencilerin ifadelerinden çoğu bu bölümü isteyerek ve severek gelmiş. Tabii ilk fırsatta bu bölümden başka okullara gitmek isteyenler de var.
İlk günün heyecanıyla öğrenciler serin sınıflarda konuları dinlerken dışarıda bir ağaç büyüyor, bir kuş ise kenisine uygun konacak bir dal arıyordu.