Hediye EROĞLU | YOL GELİRSE NE OLUR? | Mersin Haberci Gazetesi
     
 
 
 
 
 
image
Hediye EROĞLU

Tarih : 26.08.2016  E-Mail : heroglu33@hotmail.com


YOL GELİRSE NE OLUR?

 

Aldım başımı gittim.
Karadeniz’i bir baştan öbür başa gezdim geldim.
Yediğim içtiğim bana kalsın, gördüklerimi anlatayım…
İstanbul’u Karadeniz’e bağlayan Bolu’dan sonraki Çankırı/Çerkeş ayrımından sonra başlıyor yol.
Trafik yoğun.
Malum Karadenizlilerin ikinci vatanı İstanbul.
Samsun’a vardınız mı Karadeniz’desiniz.
Lakin Samsun’u keşfetmek öyle kolay iş değil.
Az biraz tarih merakınız var ise geze geze bitiremezsiniz. 
Gidecek yol uzun dedik ve Ordu’ya doğru devam ettik.
Karadeniz sahilinde sanırım yönetimi en çok ciddiye alan Ordu olmuş.
Zira sahillerini korumayı kısmen de olsa başarabilmiş olan şehir, turizme verdiği önem ile de aslında diğer bölge illerinden ayrılıyor.
Kentin fındık ile özdeşleşmesi bir harika.
Başta fındığa dayalı küçük el sanatları ile turizmden pay almak adına imza attıkları çalışmalar diğer kentlere örnek niteliğinde.
Hani bir ilin simgesi için örneğin Mersin’in limonu için neler yapılabileceğini gidin Ordu’da bir görün…
Giresun ise öksüz kalmış!
Trabzon ile Ordu arasına sıkışmış Giresun kendi yağında kavrulmaya çalışsa da muhalefet (CHP) belediye olması nedeniyle sanırım eli kolu sağlı biraz…
Amma velakin bakir yapısı Giresun’un kara talihini tersine çevirebilir. 
Öngörülü olunursa tabi…
Gelelim Trabzon’a…
Gelmeseydik iyiydik diyeceğiz neredeyse!
Zira Trabzon maalesef Mersin gibi ranta kurban gitmiş bir kent.
Kötü yönetimin etkileri imardan temizliğe her alanda hissediliyor.
Trafik ise feci!
Trabzon’un yayları meşhurdur.
Karadeniz denilince ilk ala gelen Sümela Manastırı’na, Uzungöl’a bağrında saklar Trabzon.
Amma velakin sıkıntı büyük!
Sümela Manastırı bu yıl boyunca restorasyon nedeniyle kapalı!
Koskoca turizm sezonunda müzenin kapalı olmasına mı yanalım, o kadar yolu gidip de bunu orada öğrendiğimize mi anlayamadım…
Türkiye’de Uzungöl’ün olduğu takvimlerin girmediği ev yoktur sanırım.
Ama üzgünüm ki; O Uzungöl artık yok!
Bakmaya doyamadığımız Uzungöl şehircilik ve imarlaşmadan bihaber yöneticilerin elinde heba olmuş.
Arap turist istilasını fırsat bilen iş bilmez sözde turizmciler tüm konsepti onlara yönelik hazırladıkları gibi diğer müşterileri tabiri caizse ciddiye almıyor. 
Uzunöl’e gitmemek ile kaybedeceğiniz çok bir şey yok yani.
Rize’ye doğru devam etmekte yarar var.
Sahili kente kazandırabilmek adına Rize’nin de diğer kentlere göre biraz daha dikkatli olduğunu söylemek mümkün.
Ayrıca temizlik ve trafikte diğer şehirlere göre geçerli not alacak türden.
Ancak Rize’nin gülü, Türkiye’nin en bilindik yaylası Ayder için aynı şeyi söylemek pek mümkün değil.
Ben Ayder’in bugünkü halini bilseydim/görseydim zinhar gitmek istemezdim!
Ayder yayla olmaktan çıkmış adeta şehirleşmiş.
Milli Park olarak ücret ödeyip giriş yaptığınız Ayder’de karşınıza birbirinden farklı yapılarda ucube oteller, dükkanlar, çerçiciler çıkmakta!
Konsept filan hak getire…
Otopark sorunu İstanbul ile yarışacak ölçüde!
Konaklama, yeme içme, alışverişte zira Nişantaşı’ndan aşağı değil!
Ve tabiî ki Arap turist sevdası burada da ne yazık ki kaliteyi bayağı bir aşağı çekmiş…
Rize’nin bir başka cenneti olan Çamlıhemşin’de de durum farklı değil!
Fırtına Vadisi’nin girişindeki Çamlıhemşin doğası ranta kurban gitmiş.
Betonarme çok katlı binalar yaylaları ele geçirmiş!
Yollar fena değil. 
Ancak gördük ki yolun geldiği yere medeniyet değil insanoğlunun ‘yok etme’ anlayışı geliyor!
Turizmden aldığı payı rafting ile arttırmak isteyen yöre halkı, Fırtına Deresi’nin her karışına ayrı bir Dağcılık Kulübü kurmuş. 
Rafting yapmak istediğinizde ödediğiniz ücretler ise standartlardan yüksek.
Buradaki faktör de yine tabiî ki Arap turistler…
Çamlıhemşin’den Rize’ye devam ettiğimizde hala bakir yaylalar olduğunu görmek ise umut verici.
Özellikle Zil Kale civarındaki yerleşimler bilinmezliği ile muhteşemliğini koruyabilmiş adeta..
Konakla durağımız ise Rize’nin Fındıklı ilçesi Çağlayan Köyü civarı…
Karadeniz’deki diğer gezi noktalarına göre; daha sessiz, daha sakin, daha bakir ve kendini koruyabilmiş bir bölge olan Fındıklı yeşili ile büyüleyici…
Ancak yakın gelecekte buraların da keşfi ile gidişat tehlikeli olabilir.
Bir de Yeşil Yol sıkıntısı var!
Yöre halkından bazıları bu proje ile yaylalara ulaşın kolaylaşacağını, daha doğrusu hayatın kolaylaşacağını savunuyor.
Bazıları ise yaşamın yok olacağını!
Gittik gördük,.
Yol gelince doğa/yaşam yok oluyormuş.
Çünkü biz doğayı korumayı bilmiyoruz.
Bize ait sanıyoruz.
İstediğimizi yaparız diye düşünüyoruz.
Ancak böyle giderse bizden sonraki nesiller böyle bir Karadeniz’i ancak kitaplardan okuyacak… 




 
  YAZARIN ARŞİVİ
 
 
 
  YORUMLAR
 
 
  YORUM YAZIN
 
Adınız Soyadınız :

Yorumunuz          :

Güvenlik Kodu     : Güvenlik Kodu
Kod                        :

 



  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA