IX.Yüzyıl ile XII.Yüzyılları arasında Batı dünyası Ortaçağ karanlığında inim inim inlerken İslam dünyası; bilime, felsefeye, sanat ve edebiyata değer verip koruyan yöneticiler ve hakim mezhepler sayesinde "altın çağ"ını yaşamaktadır.
Nişabur, Tebriz, İsfahan, Buhara ve Semerkant gibi merkezlerde aydınlanmanın, ilerlemenin, uygarlığın ateşi yanmaktadır; öyleki İngiltere'den, Fransa'dan, Hollanda'dan...bilime, felsefeye, sanata aç, meraklı insanlar aydınlanmanın ışığıyla nurlanan bu merkezlere gelmektedir.
İşte bu ışıklı merkezlerin birinde, Nişabur'da, yaşayan İranlı Ömer Hayyam özgür düşüncenin, aklın rehberliğinde şu an için bile cesur sayılabilecek rubailer(dörtlükler) söyleyip yazmaktadır.
Bakınız o rubailerin birinde Hayyam dünyadaki veya yaşadığı coğrafyadaki toplumsal adaletsizliğin, eşitsizliğin resmini nasıl çizmektedir:
Felek ne cömert aşağılık insanlara
Han hamam, dolap, değirmen hep onlara
Kendini satmayan adama ekmek yok
Sen gel de yuf çekme böylesi dünyaya
***
Yine günümüzde kimi ülkelerde bile söylenmesi büyük cesaret isteyen rubailer de Hayyam'a aittir. Özellikle inananların cehennemle korkutulmasına, cennetle ödüllendirilmesine itirazını aşağıdaki rubaisiyle ete kemiğe büründürmüştür:
Beni özene bezene yaratan kim? Sen!
Ne yapacağımı da yazmışsın önceden
Demek günah işleten de sensin bana!
Öyleyse nedir o cennet cehennem?
***
Hayyam'da ölüm, varlığın sorgulanması, evrenin ne olup olmadığı tamamen bir gizemdir. Varlıkla, hayatla ve ölümle, evrenle ilgili felsefi düşünceleri birçok rubaisine yansımıştır, işte onlardan birisi:
Varlığın sırları saklı senden, benden
Bir düğüm ki ne sen çözebilirsin ne ben
Bizimki perde arkasında dedikodu
Bir indi mi perde ne sen kalırsın ne ben
***
Şairin şarapla ilgili dörtlükleri de dikkat çekici çokluktadır. Rubailerinde geçen şarabın gerçek mi yoksa tasavvufi anlam içeren mecazi şarap mı olduğuna dair tartışmalar günümüzde de sürmektedir.
Aşağıya alınan iki farklı rubaide şarabın hangi anlamda olduğuna artık okurlar kendi meşreplerine göre karar verebilir:
(ı)
Adam olduysan hesap ver kendine
Getirdiğin ne? Götürdüğün ne?
Şarap içersem ölürüm diyorsun
İçsen de öleceksin, içmesen de
(II)
Baharlar yazlar gider, kara kış gelir.
Varlığın yaprakları dürülür bir bir...
Şarap iç, gam yeme, bak ne demiş bilge
Dünya dertleri zehir, şarap panzehir.
***
İnanın şu zor ve sıkıntılı günlerde Ömer Hayyam'ı okumak zehrin üzerine panzehir içmek kadar iyi gelecektir.