Parkomat uygulaması ile daha önce tanışmıştı Mersin.
Park sorununu ortadan kaldırmak ve trafik akışkanlığını sağlamak gibi salakça düşünceler ile hayata geçirilmişti.
Olmadı;
Tam tersine trafik akışkanlığını tamamen durdurdu.
Caddeler otoparka dönüştü.
Sürücüsü, yayası, esnafı, çalışanı kafayı sıyırdı.
Sonunda iradeli bir vatandaş çıktı ve konuyu mahkemeye taşıdı.
Mahkemeden ibret verici, aynı zamanda yol gösterici bir karar çıktı;
"Kamuya ait yolu, sokağı, caddeyi oto park olarak kullanamazsınız, buradan rant sağlayamazsınız" dedi kibarca ve uygulamayı iptal etti.
Şimdi;
Bizim çorbacı belediyemiz yine "parkomat" diye tutturdu.
Ay sonunda yine başlatacak bu usulsüz, dayanaksız ve aptal uygulamayı.
Koca Belediye meclisinde de tartışıldı konu.
Tartışıldı derken;
"Kaç lira alalım" basitliğinde kaldı sözde tartışma.
İçlerinden bir tanesi bile çıkıp;
"Yasal mı?.
Fayda sağlar mı?.
Attığımız taş, vurduğumuz kuşa değer mi?.
Vatandaş ne der?.
Kentin yararına mı?.
Yine mahkemelik olurmuyuz?."
Demedi.
Diyemedi.
Akıl edemedi.
Otopark sorunu parkomatla çözülmez.
Parayı ver; cadde senin derseniz eğer;
Çözümsüzlüğe teşvik edersiniz vatandaşı.
Vatandaş arabası ile kapısının önüne kadar gelir.
Kent merkezine araç girişini arttırırsınız.
Giriş-çıkış manevrası ile trafik akmaz kilitlenir.
İtfaiye yürüyemez, ambulans yol bulamaz, vatandaş gidemez.
Boşa giden yakıt ve zaman da Mersinli'ye kar kalır.
Sonuç;
Zaten yürümeyen trafik kaosa dönüşür.
Üstelik bunları yaşadı Mersin.
Ders almamanın da ötesinde bir durumla karşı karşıyayız.
Yönetemeyen zihniyetlere yaraşır bir uygulamadır bu.
"Saldım çayıra mevlam kayıra" düşüncesinin üretimidir.
Hayır gelmez bu düşünceden.
Bari park eden sürücülere de çorba çorba ikram edin "bonus" olarak.
“Orta oyunu” tam olsun.
Sevdiğim Laflar:
“ÇUVALIN AĞZI DURURKEN DİBİ AÇILMAZ..”