Yıllarca sanat kurumlarına kadro verilmedi.
(Verildiyse de maaşları her geçen gün eriyerek kuşa çevrildi.)
Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’nün, en son kendisine bağlı bazı senfoni orkestralarında aynı kentin konservatuvar gibi kurumlarından sanatçı takviyesi alımını engellediğini düşünecek olursak, hiç de iyi niyetli davranılmadığı düşüncesine kolayca varabiliriz. En azından Adana için böyle olduğunu bilmekteyiz.
Düşünebiliyor musunuz, bir orkestraya tromboncu lazım siz yaşadığınız kente bakmıyor, kent dışına yöneliyorsunuz. Böyle bir akla ne demeli? Bunun konuşulmasını salgın günleri sonrasına mı bırakmalı?
Ayrıca sözleşmeli çalışıp da bu salgın günlerinde açıkta kalan, tiyatro, orkestra ve opera sanatçıları için kaygılanmamak elde değil. Bir sözleşmelinin sezonda ortaya koyduğu performans, kadrolu diğer sanatçılardan daha az değil, hatta daha fazla dersek yanılmayız. Fazla işe, hadi eşit işe diyelim, eşit olmayan kadro, bu haksızlık. Bu da mı salgın günleri sonuna bırakılacak bir mevzu? Elbette, şimdi ne konuşulsa boşa çıkacak.
Şunu hatırda tutmalıyız ki; ulusal eğitim, sağlık, tarım, sanayi, ne kadar önemliyse ulusal sanat kurumlarımız da o kadar önemli.
Sanatın gerekliliği (özellikle sahne sanatları) hakkında, insanı tanımlarken tek başına biyolojik canlıya indirgerseniz benim gibi düşünmezsiniz. Bunun, İnsanın karmaşık kültürel boyutuyla yakından ilintisi vardır. Yani, önemli kültür ürünü olan ekmeğin ya da ilaç, taşıt, vb. şeylerin üretilmesinin, Shakespeare, Dante, Fuzuli, Şeyh Galip, Itri , ya da Beethoven’in ürettikleriyle olan yakın bağıntısından, eşdeğerliğinden bahsediyorum.
Örneğin, salgın günlerinde, iyi yetişmiş ve yeterli sayıda sağlık personelinin var olması size mutlaka güven verecektir. Başka bir salgın olan toplumun maneviyat düşüklüğünde ise kültür olarak sanatın eksikliğinden rahatlıkla bahsedebiliriz. Hep dile getirdim her fırsatta dile getireceğim; maneviyatı, boşuna ahlak eğitiminde aramayın. Ahlak eğitilerek verilmez, birey onu ancak sanat yoluyla edinebilir. Bu değeri açığa çıkaranlar ise sanatçılardır. Kıymetleri bilinmeli, bu toplum, zor günlerinde onları açıkta bırakmamalı.
Kamucu sanat anlayışının gerekleri üzerine daha konuşacak gibiyiz, yarına bir çıkalım da.