Tantuni.
Şalgam.
Ayran.
Kerebiç.
Cezerye.
Sıkma.
Börek.
Kıl çadır.
Heybe.
Otlu yastık.
Yer minderi.
Halk Oyunları Ekibi.
Ham çökelek.
Anamur Muzu.
Silifke Çileği.
Elma.
Erik.
Kavun.
Portakal.
Limon.
Mandalina.
Bir ölçü el işi ürünleri.
Bir tutam broşür.
Bol miktarda nutuk.
Fiyakalı resimler.
Alın size “Tanıtım.”
Gidemeyenler için söylüyorum;
Öbür tarafa gözünüz açık gitmezseniz ne olun!.
Öyle böyle değil hani.
Asrın Tanıtımını kaçırdınız.
Birkaç aya kalmaz tüm Ankara Mersin’e doluşur.
Yürüyecek kaldırım bulamayacaksınız.
Yazın bu lafımı bir kenara.
Bırakın denizde yüzmeyi, dağ başında bir ağaç gölgesi bile bulamayın da görün bakalım.
Siz bakmayın tezviratçıların “malum bir partinin Ankara buluşması gibiydi” demelerine.
Yer bakımsızdı, her şey çok pahalıydı, marka değeri olan firmalar yoktu yalanlarına.
“ileri İlkokulu’nun kermesi daha şaşaalıydı” diyenler ise iki yakası bir araya gelemeyesi çekemeyenler, sakın kanmayın.
Bu boyu devrilesi tezviratçılar yarın yine “bu rezillik kaç paraya mal oldu” diye bir de hesap sormaya kalkarlar.
Siz onları boş verin gitsin.
Her şey mükemmel ve dört dörtlüktü.
Yalnız bir tek şey eksik kalmış;
Bir düzine Suriyeli kardeşimizde götürülseydi.
Çok değil, iki tanecik bisikletli çöp toplama aracı ile alanı temizleselerdi hani.
“İşte gerçek Mersin” diye hislenip ağlardık hep beraber.
Büyüklerimden rica ediyorum “lütfen bu etkinlik gelecek tanıtıma dahil edilsin.”
Ellerinden öperim.
***
Sevdiğim Laflar:
“BAKMAZ HALİNE, GİDER HASAN DAĞINA ODUNA..”