Basın özgürlüğünün güçlendirilmesi için dünya çapında çalışmalar yürüten sivil toplum kuruluşu Sınır Tanımayan Gazeteciler, 2017 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'ni yayınladı.
Türkiye, geçen yıla göre 4 sıra daha gerileyerek 180 ülke arasında 155'inci sırada yer aldı. Böylece, Türkiye'nin "kara liste" olarak isimlendirilen en kötü durumdaki ülkelerin arasına girmesine sadace dört sıra kaldı.
Son 12 yılda 56 basamak düşüş kaydeden Türkiye, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da "gazetecilik yapmanın zor olduğu ülkeler" kategorisinde yer aldı.
Şimdi böyle bir ortamda ‘istikrar sürsün’ demek, gazeteciler sansürlensin demektir!
Gazetecilerin görev yapmasının engellenmesi demek, halkın doğru bilgilenme hakkının gaspı demektir!
Gazetecilere baskı,sansür, tehdit ile yıldırmak toplumun geri gitmesine neden olur!
Burada en önemli göreve gazetecilerin meslek örgütlerine, birlikteliklerine düşmektedir.
Biz BİR olmadığımız müddetçe hiçbir sorunumuza çare üretemez, baskıya, sansüre karşı duramayız.
Korkmadan, yılmadan, doğrunun peşinden giderek, mazlumun yanında olmamız gerektiği inancı ile mücadele etmeliyiz.
Evet zor koşullarda çalışıyoruz.
Evet düşük ücretler alıyoruz.
Evet sosyal güvencelerimiz kısıtlanıyor.
Evet darp ediliyoruz.
Evet sansüre uğruyoruz.
Evet tehdit ediliyoruz.
Ev sahibi olmak, evlenmek, çocuk sahibi olmak diğer meslek gruplarına nazaran bizim için daha zor.
Cenazemizde, düğünümüzde dahi önceliğimiz işimiz olabiliyor.
Ama biz ülkenin daha aydınlık günlere ulaşmasındaki en önemli mihenk taşlarıyız.
Bunun bilinci ile muasır medeniyet yolunu aydınlamaktan asla vazgeçmemeliyiz.
Eleştiri hakkımıza, sorgulama hakkımıza sahip çıkmalı, basın özgürlüğünün, demokrasinin vazgeçilmesi olduğunu unutmamalıyız!