Hediye Eroğlu
Tüm Türkiye’de olduğu gibi Mersin’de sağlık çalışanları yaşadıkları sorunları dile getirmek ve çözüm talep etmek için iş bıraktı. Mersin Tabip Odası, SES Mersin Şubesi, Genel Sağlık İş, Birlik Dayanışma Sendikası ve Mersin Aile Hekimleri Derneği üyeleri sağlık kuruluşlarında acıl sağlık hizmeti dışında çalışmadı. Sağlık çalışanları Toros Devlet Hastanesi, Mersin Şehir Hastanesi ve Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi önünde toplanarak taleplerini dile getirdi. Her 3 hastane önünde de basın açıklamasını okuyan Mersin Tabip Odası Başkanı Mehmet Antmen, iktidarın savunduğu ve uyguladığı sağlık sisteminin toplum sağlığı için artık önemli bir risk halini alarak yürütülmesinin olanaksızlaştığını kaydetti.
“Koronavirüs salgınının mevcut sağlık sisteminin, toplum sağlığını korumak bir yana daha da riske attığını çok acı bir şekilde önümüze koymuştur” diyen Antmen, “Halkın sağlığını tehlikeye atan bu sağlık sisteminin yürütücüleri, iş özel sağlık işletmeleri ve zenginleri korumaya yönelik politikalara gelince hiçbir sınır tanımamış; salgın döneminde dahi bu anlayışından vazgeçmemiştir. Yüzbinlerce insanımız, yüzlerce sağlık çalışanı yaşamını yitirirken; onlar sağlık sistemlerinin, şehir hastanelerinin güzellemeleriyle günlerini geçirmektedirler” şeklinde konuştu.
“TALEPLERİMİZ KARŞILANMALI”
Sağlık emekçilerinin salgın döneminde canla başla çalışırken aynı zamanda işsizlikle, işten atılmalarla, yoksullukla karşı karşıya bırakıldığını anlatan Antmen, “Sağlık çalışanları “artık bu şartlarda çalışamıyoruz” diyerek istifa ederken, emekli olurken; genç hekimlerimiz başta olmak üzere sağlık emekçileri yurtdışına göç ederken tüm bu sorunları konuşmak, çözüm önerilerimizi iletmek için Sağlık Bakanı’yla görüşme taleplerimizi defalarca ilettik. Sağlık Bakanı’nın hekimlerin, sağlık çalışanlarının çalışma koşullarını, sağlık ve yaşam sorunlarını, toplum sağlığını sağlık emek meslek örgütleriyle konuşmasından daha doğal ne olabilir? Bu görüşme taleplerini karşılamak Sağlık Bakanı’nın bizlere ve topluma karşı sorumluluğu değil midir?” diye sordu.
“SALGINI DEĞİL ALGIYI YÖNETMEYE ÇALIŞIYORLAR”
Yaşamlarına bile mâl olan bunca sorunlarını duymazdan, görmezden gelen iktidarın aslında her şeyi gördüğünü ve bildiğini ifade eden Antmen şöyle devam etti: “Yaşanan sorunları ne yazık ki pandemi döneminde çok daha belirgin olan salgını değil algıyı yönetmeye çalışarak, kendisini bir şeyler yapıyormuş gibi göstermeye çalışarak, yok saymaktadır. Bunun en son örneği de hekimlerin, sağlık çalışanlarının artık yoksulluk sınırının çok altına düşmüş; açlık sınırına kadar gerilemiş gelirleri ve özlük hakları ile ilgili düzenleme yapacağı iddiasıyla getirdikleri yasa tasarısıdır. Ancak yasa tasarısı TBMM’ye getirildiği gibi hızla geri çekilmiştir. Daha önce Meclis'te bütün partilerin oybirliğiyle getirilen düzenleme, 11 Aralık tarihinde bir kez daha komisyona getirilmiş ve içtüzüğe aykırı olarak komisyon başkanının imzasıyla geri çekilmiştir” şeklinde konuştu.
“TASARI YETERLİ VE BÜTÜNCÜL DEĞİL”
Tasarının yeterli ve bütüncül olmadığını, tüm sağlık çalışanlarını, tüm hekimleri kapsamadığını belirtirken bu teklifin bile kendilerine fazla görüldüğünü anlatan Antmen, “Ne zaman tekrar Meclis’e getirileceği, varsa eksiklerin yasa tasarısına eklenerek neden tamamlanmadığı gibi sorular havada bırakılarak usule aykırı bir şekilde geri çekilmiştir. Mecliste milletvekillerine iktidarın resmî olarak veremediği sözel cevap, emekli hekim maaşlarının bu düzenlemeyle çok yüksek olacağı ve bunun kabul edilir olmadığıdır. Sağlık ağır ve tehlikeli işler kapsamındadır. Yapılan işin niteliği, riski, eğitim düzeyi ve yoksulluk sınırı gibi daha birçok kriter ele alındığında yapılan düzenlemenin bile yetersiz olduğunu ifade ettik. Yapılan düzenleme ile hekim ücretleri yoksulluk sınırına bile ulaşamamaktadır. İktidara belirtmek isteriz ki emekli hekimlere vereceğiniz ücret yüksek değildir; çalışanlara verdiğiniz ücret düşüktür. Sağlık ekip işidir; ekibin her bir üyesi, insanca yaşayacak bir ücret ve güvenli çalışma koşullarında ekip olarak, iş barışı bozulmadan çalışmak istemektedir” ifadelerini kullandı.
“EKONOMİDE SAĞLIK GİBİ İFLAS ETMİŞTİR”
Ekonomi de sağlık gibi iflas ettiğini ve maaşlarının açlık sınırının dahi altında olduğunu vurgulayan Antmen şöyle devam etti: “TBMM’de yaşanan bunca süreçte Sağlık Bakanı’na defalarca, yeniden yeniden seslenmemize rağmen ne yazık ki yine sessiz kalmış ve halen de kalmaktadır. Sorumlu olduğu çalışanların hakları için sessiz kalan bakan görevini bir kez daha yapmamıştır: İstifa bizlere vereceği en iyi cevap halini almıştır. İktidara ve Sağlık Bakanlığına çeşitli açıklama, eylem ve yürüyüşlerle anlatmaya çalıştık yine söylüyoruz: Salgın döneminde yaşamımızı da ortaya koyup verdiğimiz emeğin böyle/daha fazla değersizleştirilmesine izin vermeyeceğiz. Toplum sağlık hakkı; emeğimiz ve geleceğimiz için artık g(ö)rev zamanıdır”
“ŞİDDETE KARŞI ETKİLİ YASA İSTİYORUZ”
Antmen, yaptıkları iş bırakma eyleminin gerekçelerini ise şöyle açıkladı: “Sağlıkta özelleştirmeci, hastanelerimizi satan politikalara karşı bu uyarı g(ö)revi; Koruyucu sağlık hizmetlerini savunmak, emekliliğe de yansıyacak yaşanabilir temel ücret,güvencesiz, gerçekdışı bahanelerle işimizden edildiğimiz ve köleliği dayatan çalışma koşullarına son verilmesi, güvenceli çalışabilme, şiddete karşı etkili yasa, güvenli işyerleri, sağlıklı çalışma ortamları, COVID-19 başta olmak üzere meslek kaynaklı hastalıklara karşı bütüncül bir meslek hastalıkları yasası çıkarılması, her yıla 120 gün yıpranma payı ve ek göstergelerin 3600’den 7200’e kadar kademeli olarak yükseltilmesi içindir.”
“DEĞİŞTİRECEK GÜCÜMÜZ VAR”
“Bu g(ö)rev’in emeğimize, geleceğimize, halkın sağlık hakkına sahip çıktığımızı gösteren bir uyarıdır” diyen Antmen, “Artık toplumun, sağlık çalışanların çığlığına kulak verilmelidir. Taleplerimiz kabul edilmediği, sağlık çalışanlarının çalışma ve yaşam koşullarını düzeltecek bir düzenleme hızla Meclis’e getirilmediği takdirde eylemlerimiz devam edecektir. İktidar bilmelidir ki söyleyecek sözümüz, değiştirecek gücümüz var” şeklinde konuştu.