KARAYALÇIN’DAN 6’LI MASAYA ‘KOALİSYON ZORDUR’ UYARISI! | Mersin Haberci Gazetesi
     
 
 
 
 
 

KARAYALÇIN’DAN 6’LI MASAYA ‘KOALİSYON ZORDUR’ UYARISI!


 

Tek adam rejiminden güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişte sıkıntılar yaşanabileceğini, geçmişteki devlet araçlarının bugün olmadığını söyleyen Murat Karayalçın, 6’lı masaya koalisyon yönetimlerinin zorluğunu anımsattı. Karayalçın yeni bir model olarak da halkın devlet yönetimine dahil edilmesini önerdi.

HEDİYE EROĞLU

 

Sosyal Demokrasi Derneği (SDD) Mersin Şubesi tarafından düzenlenen “Cumhuriyetin 100. Yılında Sosyal Demokrasi ve Ülkemizin Geleceği Paneli”nde konuşan  SHP Genel Başkanı, eski CHP Milletvekili Murat Karayalçın, önemli mesajlar verdi.

6’lı masanın bundan sonraki tüm çalışmalarını yakından izlediklerini ve izlemeye devam ettiklerini söyleyen Karayalçın, “Bizim üzerimize düşen sorumlulukların gereğini hep birlikte yerine getireceğiz” dedi.

6’lı masanın ay sonu yeniden toplanacağını, 14 Kasım’da alınan kararların uygulamasının toplantı ile ülke genelinde uygulamaya konulacağını aktaran Karayalçın, “14 Kasım’da alınan 4 kararın birisi anayasa ve yasa çalışmalarıyla ilgili. Aslında bunun anayasa değişikliğinin ortaya konulmasıdır. Ama şimdi detaylı bir çalışma yapıldığını, sadece anayasa ile sınırlı olmayan anayasadaki değişikliklerle bağlantılı olarak çeşitli yasalarda yapılacak değişikliklerde ele alınacak ve bu kamuoyuyla paylaşılacak. Ele alınan ikinci konu seçim güvenliğiyle bağlantımı,. Seçim güvenliğinin ne derece önem taşıdığını ayrıca söylememe gerek yok. Bu konuda ne ‘merak etmeyin tüm önlemler alınmıştır’ denmeli ne de ‘yapacak çok fazla bir şey yok, bunlar yine sandığa hakim olacak, sonuçta sandığa gitmesek de olur’ bir izlenim, yılgınlık, korku yaratılmalı. İkisi de olmamalı, konu ciddiye alınmalı, konuya sahip çıkılmalı, Bunun için yurttaşlarımıza güven verecek, oylarının yerine gittiğine inanabilecek bir ortam yaratılmasına katkıda bulunmalıyız” dedi.

Seçim güvenliği ile ilgili çalışmaları her 6’lı masa toplantısında ele alınmasının yararlı olduğunu düşündüğünü aktaran Karayalçın, bunun güven verdiğini ve bundan memnuniyet duyduğunu aktardı. 

 

6’LI MASA NELER VATA EDECEK?

Yaşamsal derecede olduğunu düşündüğü ortak programla ile ilgili de konuşan Karayalçın, “Buna ortak hükümet programı, ortak yönetim programı diyebiliriz. Ben buna gelecek projesi de diyorum. Bizim yurttaşlarımıza 6’lı masa olarak neleri vaat edeceğimizi gösteren bir çalışmadır. Bu genel olarak neleri içermesi gerekir şeklinde değerlendirilmişti ama 14 Kasım’da daha ayrıntıya inildiğini gördük. Buna göre 6 parti, seçmenlere 9 ana başlık ile seslenecek. Yurttaşlara başta gençler olmak üzere nasıl bir gelecek vaat edileceği ortaya konacak. 9 ana başlığın gazetelerde çıkan haberlere göre 60 adet alt başlığı olacak. Henüz neler olduğu açıklanmış değil ama çalışma bu çerçevede yürütülüyor. Ayrıca bir de yol haritası diye adlandırılan koalisyon protokolü hazırlanacak.

“ÜLKENİN NASIL YÖNETİLECEĞİ KOALİSYON PROTOKOLÜ İLE BELİRLENMELİ”

Türkiye’de bir cumhurbaşkanı seçilecek ama ülkeyi pratik olarak 6 parti tarafından oluşturulacak koalisyon yönetilecek. Dolayısıyla ülkenin nasıl yönetileceği, kararların nasıl alınacağı atamaların nasıl yapılacağı bu koalisyon protokolü ile belirlenmelidir. Parlamenter sisteme geçişi istiyoruz, öngörüyoruz ama parlamenter sistemin özellikle egemen olduğu dönemde kullanılan kamu yönetimi araçları şimdi geçerli değil. Özellikle atamalar için söylüyorum. O dönemde güçlü kararnameler vardı. Ayrıca çeşitli üst kurul toplantılarında alınan kararların yine ortak olarak imzalanması söz konusu olabilmekteydi ama şimdi bunlar geçerli değil.

Devlet yönetiminde geçerli olan tek şey cumhurbaşkanı konumundaki kişinin akşam aldığı kararları metne yazması, sabahta bu kararların resmi gazetede şeklinde yayınlanarak yürürlüğe girmesidir. Böyle bir yapıya 6 parti başkanlarının içinde yer alabileceği biri işleyiş monte edilecek. Zor bir şey. Bunu yaşamış, 2 partili koalisyonda görev yapmış biri olarak söylüyorum.

Bu 6’lı koalisyonun ülkeyi nasıl yöneteceği, nasıl karar alacağı çok daha büyük bir önem taşıyor. Bir adamın keyfi yönetiminden 6 insanın karmaşasına Türkiye düşmemeli. Bunu önlemenin yolu koalisyon protokolüdür.

6’lı masada 14 Kasım’da alınan hükümet programı, yol haritası ve koalisyon protokolü kararlarını özellikle önemsiyorum” diye konuştu.

 

KARARSIZLAR, HÜKÜMET PROGRAMI İLE KAZANILABİLİR

Hükümet programının da; özellikle AKP’ye oy vermemeyi karara bağlamış olsalar bile henüz ne yapacakları konusunda karar almamış seçmenleri kazanmak için büyük önem taşıdığını işaret etti.

Karayalçın, hükümet programının nasıl olması gerektiğine yönelik ise şunları söyledi;  “Değişik öneriler var. Herkes etkili olacağını, sonuç alacağına inandığı önerileri dile getiriyor. Bunların ortak noktası somut olarak vaatte bulunulsun şeklinde. Ne olacağını söylemek de çok kolay değil. Enflasyonla ilgili somut olarak ne hedef vereceksiniz? Yüzde 100’ün üzerine çıkmış bir enflasyon için ‘ben bunu yüzde 80’e indireceğim’ demenin bir anlamı yok. Daha da somutlaştırıp yanlış bu işin teknisyenlerinin anlayacağı terimleri kullanmanın da bir anlamı yok. Bu bir siyasi metindir. Gelecek projesi yurttaşlarımıza 6 partinin vereceği bir siyasi mesaj, senaryodur. Umut, beklenti yaratan, seçmenlerin güzel günler göreceğini söyleyen bir metindir.

 

“HEPİMİZE DOKUNMALI”

Ben bunu Bülent Ecevit’i ak günlere bildirgesine benzetmek istiyorum. Hepimize dokunmuş, kucaklamıştı. Öyle bir metin olmalı. Hükümet programının böyle bir çerçeveye oturtulmasının doğru ve gerekli olduğunu düşünüyorum. Bunun iki ayağı var; biri siyasi ayak. Yurttaşlara sunulacak programın siyasi ayağında ne olacağı bellidir; bizim hepimizin tüm yurttaşlarımızın tüm farklılıklarımızla beraber yeniden biz olmamız mesajıdır. Böyle bir taahhütte bulunuyor 6’lı masa birbirine hasım haline getirilmiş insan topluluğu olan bizler yeniden kucaklaşmak, yeniden biz olmak zorundayız. Kürtlerde başta olmak üzere tüm kesimlerimizle yeniden biz olmak zorundayız. Bu bizim geleceğimizin de güvencesidir. Önce bütünleşeceğiz, kucaklaşacağız, helalleşeceğiz, yan yana geleceğiz. bir araya gelirsek, konuşursak, mutabakata varırsak bizim çözemeyeceğimiz hiçbir sorun bulunmamaktadır. Türkiye’nin önündeki tim sorunları çözebileceğimize genel başkanlar inanıyor, bende inanıyorum.

 

“GÜÇLÜ DEVLET ŞART”
Ortak programın siyasi ayağının ikinci başlığı; cumhuriyetimizin demokrasi ile taçlandırılmasıdır. Demokratik bir Türkiye inşa edeceğiz. Cumhuriyet nedir? Cumhuriyet ifadesinin kullanılması yeterli değil. Demokrat bir Türkiye inşa edeceğiz.

Ortak hükümet programının ikinci yağı idari ayak. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yeniden inşasını öngören başlık üzerinde durmak istiyorum. Bugün önümüzde duran sorunların hemen hemen tümünün altında yatan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin AKP hükümeti ile zayıf, kırılgan bir devlet haline gelmesidir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, devlet kapasitesini yitirmiştir.

Halkımızın gereksinimlerine yanıt verebilmemiz için devlet kapasitesi yüksek bir kamusal örgütlenmeyi hazırlamamız gerekiyor. Devlet kapasitesinin yüksekliği demek temsili demokrasinin işleyişi ile devletin değişik kademelerinde göreve gelenlerle sınırlı bir anlayış değildir. Güçlü bir devletten söz ederken kamu çalışanlarından söz etmiyorum, güçlü bir devlet inşa edebilmemiz için halkımızın devlet yapısı içine taşınması gerekir. Halk, devlet yapısı içine girmelidir. Halkı devletin içine taşımadan bu sonucu elde edemeyiz.

Tiranlık paradoksu kavramından söz ediyor siyaset bilimciler. Eğer devlet güçlüyse demokrasi zayıflamıştır’ gibi görüşler paylaşılmakta. Bu yanlış, zayıf devletler insan haklarını ihlal eder, demokrasiyi tahrip eder, hukuk devleti olmaktan çıkar tiranlığa başlarlar. Devletler ne kadar güçlüyse, demokrasi de, hukuk da, insan hakları o kadar güçlüdür

Türkiye’nin bekası, geleceği, polis – asker devleti olmasına bağlı değil Tabiî ki güvenliğimiz için gereken önlemleri alacağız ama bizim bekamız demokrat olmamıza, insan haklarına saygı göstermemize, hukuk devleti olmamıza bağlıdır”.

 

“HALK YÖNETİME DAHİL EDİLMELİ”

Karayalçın, Türkiye cumhuriyetinin ikinci 100 yılına demokrasi, insan hakları alanlarında sorunlar yaşayan, ciddi eksiklikleri olan, gelirini yeterince arttıramamış, adil paylaşamamış, iktisadi hedefleri tutturamamış, komşularıyla kavgalı ama yine de orta büyüklükte bir devlet olarak görüldüğünü söyledi.

“23 Haziran’da önlemleri alarak seçimi kazandığımızda Türkiye Cumhuriyeti Devletini yeniden ayağa kaldırabilir miyiz?” diye soran Karayalçın, “Ben Türkiye’nin gücüne, büyüklüğüne inanıyorum. Muhteşem, çok güçlü, büyük bir ülkeyiz. Gerçekçi olalım.

Güçlü devlet kapasitesi güçlü devlet kurumlarına, liyakatli kamu çalışanlarına bağlıdır. Bizim ne kurumumuz kaldı ne liyakatli kamu çalışanımız kaldı. Bizim öncelikle bunu inşa etmemiz gerekmektedir. 2023 yılında ittifak olarak, 6’lı masa olarak biz 3 konuyu öne çıkarmalıyız; demokrasi, kalkınma, iç ve dış güvenliğimizdir. Güçlü insan hakları, güçlü bir hukuk devleti. Güçlü bir demokratik yapı, hükümet ve bununla ilgili kurumlan ayrıca iç ve dış güvenliğimizi ve bunu sağlayacak kurumlar ile kalkınma. Bunun içine de halkı katmak zorundayız. Yurttaşlarımıza parlamenter sisteme döneceğiz diyoruz. Dönüş gerekçemizi o yapıdaki devlet erklerinin birbirlerini dengeleme ve denetlemeleri olarak ifade ediyoruz. Yasama, yürütme ve yargı erkleri, devletin bu üç gücü birbirini dengeler, denetlerse orada demokratik bir işleyiş olur diyoruz. Ben bunu yeterli bulmuyorum. Bu üç erkin birbirini denetlemesi bu kadar önemliyse nasıl oldu da bizim tek adam rejimine geçişimizi enleyemedi? Yürütme daha güçlü çünkü kitlesel terör, küresel salgınlar var. Küresel iktisadi krizler, göçler var.

İnsanlığın önünde yeni felaketler bulunuyor. Ona göre kamusal örgütler şekillenebilmeli. Devlette denetleme mekanizmaları önleyecek başarıyı ortaya koymamışsa, ne yapacaksak halkımızla yapmamız gerekiyor. Halkı yönetimin, devletin içine 4’üncü güç olarak sokmamız gerekiyor. Bu yeni bir demokrasi modelidir. Bu yeni bir kamu yönetimi modelidir. Bu aynı zamanda gücü yitirmiş temsili demokrasi yerine, doğrudan demokrasinin işletilmesi anlamına gelmektedir.

Halk devlet yönetimi içine girmeli, yeniden biz olmalıyız. Üniter, ulus devlet olmadan biz varlığımızı sürdüremeyiz. Federasyon olamaz bu topraklarda. Federasyona dayalı bir siyasi yapılanma bizi çökertir. Üniter devlet içinde güçlü özerk yerel yönetimler olmalıdır. Yerel yönetimlerin özerkliğini siyasi olarak kullanmıyorum ama idari ve mali olarak ihtiyaç vardır. Bu yapının yurtta barışı getireceğine inanıyorum” diye konuştu.


   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA