BARIŞ ÇOBAN
İsmailağa Cemaati’nde H.K.G.’nin 6 yaşındayken, 29 yaşındaki Kadir İstekli ile ‘evlendirilerek’ yıllarca cinsel istismara maruz kalmasının ortaya çıkması sonrası Türkiye ayağa kalktı. Yaşananlara tepki gösteren İnsan Hakları Derneği (İHD) Mersin Şubesi Çocuk Hakları Komisyonu, yaptığı basın açıklaması ile çocuğun evlilik yoluyla istismarının politik olduğunu savundu.
“TATSIZ BİR KONU TANIMI KABUL EDİLEMEZ”
Dernek binasında yapılan basın açıklamasını okuyan İHD Mersin Şube Sekreteri Battal Gazi İnci, çocuğun evlilik yoluyla cinsel istismarının sosyal, kültürel, inançsal bahanelerle meşrulaştırılamayacak ağır bir suç olduğunu vurguladı. İnci, “Çocuğun yüksek yararı ilkesi gereğince çocuğun insan haklarını tanımak, ihlal etmemek, korumak ve gereğini yerine getirmekle yükümlü olan devlet; yasalarını, uygulamalarını, fiillerini yani her türlü politikasını çocukların tarafında olarak gözden geçirmeli ve yeniden düzenlemelidir. Çocuğun evlilik yoluyla cinsel istismarı; çocuk cinsel istismarının devlet eliyle meşrulaştırılmasıdır.
Çocuk istismarı politiktir çünkü failler gücünü yasalardan, cezasızlıktan, siyasal iktidarın söylem ve eylemlerinden alır. 6 yaşındaki bir kız çocuğunun evlilik yoluyla cinsel istismara maruz bırakılması ‘tatsız bir konu’ olarak tanımlanamaz, tanımlanması kabul edilemez” diye konuştu
KANUNLAR YENİDEN DÜZENLENMELİ
Battal Gazi İnci, çocuğun evlilik yoluyla istismarını meşrulaştıran Türk Medeni Kanunu ve Türk Ceza Kanunu’nda yer alan ilgili maddelerin çocukların yüksek yararı gözetilerek acilen yeniden düzenlenmesi gerektiğini de dile getirdi.
TMK 124’te: 17 yaşını doldurmuş kişinin aile rızasıyla, 16 yaşını doldurmuş kişinin ‘olağanüstü durumlarda veya pek önemli bir sebebin söz konusu olduğu durumlarda, kanuni temsilcisinin ve hâkimin izni ile’ evlenebileceğine onay verildiğini söyleyen İnci, “Çocuğun istismar failiyle evlendirilmesinin yolunu açan bu madde hiçbir biçimde kabul edilemez. Evlenme ehliyeti yaşı, hiçbir koşul öne sürülmeksizin 18+ olarak düzenlenmelidir.
TMK 11: ‘Erginlik onsekiz yaşın doldurulmasıyla başlar. Evlenme kişiyi ergin kılar.’ Kendi içinde tutarsızlık taşıyan, evlenen çocukları ergin yani yetişkin kabul ederek çocuğun evlilik yoluyla istismarına kapı aralayan bu madde bütünüyle iptal edilmelidir.
TMK MADDE 12: ‘Onbeş yaşını dolduran küçük, kendi isteği ve velisinin rızasıyla mahkemece ergin kılınabilir.’ Çocuğun ebeveyni ve mahkeme işbirliğiyle evlendirilebileceğine hükmeden 12. Madde bütünüyle iptal edilmelidir.
TCK Madde 104 “Reşit olmayanla cinsel ilişki” başlığını taşırken, alt maddelerine ‘onbeş yaşını bitirmiş olan çocukla’ ifadesi kullanılarak çocukta rıza aranmasına kapı aralıyor. 15 yaş üzeri çocuklara yönelik cinsel saldırıları hafifleterek meşrulaştırılan bu madde, “Çocuğa karşı gerçekleştirilen cinsel davranışlar...’ şeklinde düzenlenmelidir.
Çocuğun cinsel istismarına cezai hükümleri tanımlayan TCK Madde103 ve alt maddelerinde; faile verilecek ceza, ‘Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde’ diye ayrılarak 12 yaş üzerinde çocuklara yapılan cinsel saldırıları meşrulaştırılıyor. Bu madde; ‘Çocuğa karşı gerçekleştirilen cinsel davranışlar...’ şeklinde düzenlenmelidir” dedi.
“GÖZ YUMAN HERKES SUÇLU”
TCK'da çocuğa karşı işlenen bir suçu haber vermemenin de suç olduğunu işaret eden İnci, evlendirilenlerden birinin ya da her ikisinin de 18 yaşından küçük olması durumunda; nikâhı kıyan, şahitlik eden, düğüne katılan, bu suçu bildirmeyen herkesin suçun ortağı olacağını kaydetti.
“Bu fiile iştirak etmenin de cezai yaptırımının olması ve TCK’da bu konuda da bir düzenleme yapılması gerekli ve zorunludur” diyen Battal Gazi İnci, açıklamasını şöyle sürdürdü; “Çocuğa yönelik cinsel istismarın önlenebilmesi için: Cinsel istismar fiili ortaya çıkmadan önce koruyucu önleyici politikaların üretilmesi ve bu politikaların yaygın uygulanabilmesi için gerekli mekanizmaların acilen yaratılması gerekir.
“ETKİN SORUŞTURMA VE CEZAİ YAPTIRIM SÜRECİ HIZLI İŞLETİLMELİ”
Çocukların doğrudan ulaşabilecekleri şikâyet/başvuru mekanizmaları yerel ve yaygın olarak yaratılmalı, bu mekanizmaları nasıl kullanabilecekleri konusunda çocuklar bilgilendirilmelidir. Cinsel istismar eyleminin ortaya çıkması durumunda etkin soruşturma ve cezai yaptırım süreci hızlı işletilmelidir. İstismara maruz bırakılan çocukların psikososyal destek sürecini de içeren sağlık tedbirleri alınmalıdır.
Bir kez daha söylüyoruz: Cinsel istismar kaza, doğal afet, fıtrat, kader, kısmet, istisna, müstesna, ‘tatsız bir olay’ şeklinde tanımlanamaz, tanımlanması kabul dahi edilemez. Devlet, çocukların haklarını ihlal eden her türlü kişi, kurum, yapılara karşı yükümlülüğünü yerine getirerek çocuğun yüksek yararı doğrultusunda gerekli yasal düzenlemeleri acilen yapmalıdır”.