HEDİYE EROĞLU
Mersin’in akciğerleri olarak da bilinen Atatürk Parkı’nın, Mersin Uluslararası Liman İşletmeciliği AŞ’nin (MIP), genişleme projesi ile yok edilmek istenmesine karşı kentte mücadele etkin bir şekilde devam ediyor.
Mücadelenin öncüsü konumundaki Mersin Çevre Platformu, genişleme projesine karşı açılan davaların Anayasa Mahkemesinden usul yönünden reddedilmesi ile hız verilmesine karşı başlattığı karşı mücadele ise engellemelerle karşılaşıyor.
MIP HIZLANDI MERSİN EYLEMLERİ ARTTIRMA KARARI ALDI
Mersin mücadeleyi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) taşımaya hazırlanırken, yüzde 40’ı Singapur, yüzde 40’u Avusturya’dan bir fona ve sadece yüzde 10’u yerli Afken Holdinge ait olan MIP şirketi ise yargı sürecini beklemeden çalışmalara hız verdi.
Mersin Çevre Platformu da, buna tepki olarak eylemsellik hareketini güçlendirme kararı aldı. Bir dizi eylem etkinliği organize eden dernek, kent dinamikleri ile 9 Aralık’ta Özgür Çocuk Parkında buluşup Liman A kapısı önüne yürümek için hazırlık yaptı.
Yürüyüşle ilgili Mersin Valiliğine yazılı dilekçe ile başvuru yapan Mersin Çevre Platformu yönetimi, red kararı ile karşılaştı. Mersin Valiliği, Mersinlilerin MIP’e karşı yürüyüşünü izin vermedi.
MERSİN MÜCADELEDEN VAZGEÇMİYOR
Ancak dernek yönetimi yürüyüşe izin çıkmasa da eylemlerini sürdürme kararı aldı. Bu kapsamda platform emek ve demokrasi güçlerine çağrı yaparak, Özgür Çocuk Parkında buluştu.
“Atatürk Parkı’nda liman yapılamaz, Ranta geçit vermeyeceğiz” pankartının açıldığı açıklamaya hava muhalefetine rağmen pek çok demokratik kitle örgütleri, siyasi partiler ve sendikalar ve çevre örgütleri katıldı.
Özgür Çocuk Parkı’ndan Liman A Kapısı’na kadar “Atatürk Parkı’na dokunma”, “Mersin uyuma, parkına sahip çık”, “Emperyalist sermaye elini parkımdan çek” sloganlarıyla yürüyen grup burada bir de basın açıklaması yaptı.
MERSİN YAŞANABİLİR OLMAKTAN ÇIKMADAN SİZ ONA SAHİP ÇIKIN!
Grup adına açıklamayı yapan İHD Çevre Komisyonu Sözcüsü Figen Kandemir, “Mersin yaşanabilir olmaktan çıkmadan siz ona sahip çıkın!” başlığıyla yaptığı açıklamada, Anayasa’nın 56. Maddesini anımsattı: “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.”
Ardından BM Genel Kurul Kararı’nın İnsan Hakları Evrensel Beyannamesini teyit ederek temiz, sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevre hakkını bir insan hakkı olarak tanıdığını da dile getiren Kandemir, “Devletleri de herkes için temiz, sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevreyi güvence altına almayı öngören çabaları arttırmak için politikalar oluşturmaya çağırır.
Yasaların, sözleşmelerin altına imza atmış, bu teminatı vermiş olmalarına rağmen iktidarlar, sermaye ile birlikte rant politikaları sonucu sanayi, tarım, kent, ulaşım, enerji, madenler, doğal kaynaklar, ormanlar, hazine arazileri, kıyılar, dereler birer rant alanı haline dönüşmüş, yeraltı ve yerüstü su kaynakları, hava ve toprağı kirletmiş, çevre sorunlarını arttırmış durumdadır. Bütün yeraltı ve yerüstü zenginliklerimiz gibi ilimiz de küresel bir saldırı altındadır. Kentimizde de dünyamızın ve ülkemizin yaşadığı iklim krizine karşı riskleri azaltmak için yeşil alanlarımız korunmak ve genişletilmek yerine rant uğruna yok edilmektedir.
MERSİN’İN AKCİĞERLERİNE HANÇER SAPLAYACAK KİRLİ BİR YATIRIM
Mersin’in akciğerlerine hançer saplayacak kirli bir yatırım olan liman genişleme projesinin, yapım çalışmaları başlatılmıştır. Atatürk Parkı’nda liman genişleme projesine Çevre dernekleri, TMMOB ve gönüllülerce açılan davalar devam ederken hukuk tanımaz MIP bir gece yarısı liman genişletme çalışmalarını başlatmış, bu çalışmalar sırasında binlerce balığın ve Carettanın ölümüne neden olmuş, yapılan dip taramaları denizin ekosistemini bozmuştur. Hukuku tanımamanın, rant uğruna binlerce deniz canlısının ölümüne neden olmanın yanı sıra, kıyı dolgusu için gerekli olan 4 milyon 284 bin ton taş ihtiyacının mahallelerdeki taş ocaklarından karşılanacak olması ve Atatürk Parkı’na 350 bin kamyonla taşınma aşaması Mersin’in trafik yükünü arttırarak zaten yoğunlaşan trafiğin çileye dönüşmesine ayrıca hava kirliliğinin katmerleşmesine yol açacaktır. Projenin yapılabilmesi için denizin dibinden çıkarılacak asbest hepimizi zehirleyecek, sağlığımıza çok ciddi zararlar verecektir.
“TEK KAZANAN MIP ŞİRKETİ YANİ SERMAYE, RANT OLACAK”
Yapımı tamamen bilimsellikten uzak, hukuksuz ve antidemokratik bir proje olan Atatürk Parkı’nda liman genişleme projesinin tek kazananı MIP şirketi yani sermaye, rant olacaktır. Kaybeden ise bizler Mersinliler olacağız. Öncelikle hafızamızı, anılarımızı kaybedeceğiz. Mersin’in simgesi olan Atatürk Parkı kentimizin akciğerleri, halkın sosyal olarak nefes aldığı bir alandır. Mersin’de tarihten gelen ve bir değer olan Park sürekli halkın kullanımında olmuştur. Liman genişleme çalışmaları ile Atatürk Parkı’nın halk tarafından kullanımı da engellenecektir.
Tüm bunları 10 Aralık İnsan Hakları günü öncesi insanın temiz, sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevre hakkını bir kez daha yetkililere hatırlatıyoruz ve Mersin halkını; Son ırmak kurumadan, son ağaç yok olmadan, son balık ölmeden; paranın yenmeyen bir şey olduğunun farkına vararak hep birlikte çocuklarımıza yaşanabilir bir dünya, yaşanabilir bir Mersin bırakmak için omuz omuza vermeye çağırıyoruz” diye konuştu.