Kamu kurumlarına asılan pankartların ahlaki ve etik olmadığını belirten Eğitim – Sen Mersin Şube Başkanı Sinan Muşlu, pankartların öğrenciler ve veliler üzerinde psikolojik baskı yarattığını ve birçok tehlikeli duruma zemin hazırladığını kaydetti.
Mehmet Nabi Batuk
Öğrenciler yaz tatilinin tadını çıkarmaya devam ederken, yeni öğretim yılı öncesi okul kayıtları da devam ediyor. Kayıt süreci ile ilgili olarak Mersin’in en büyük ilçelerinden biri olan Tarsus’ta okul önlerine, camilere, kent meydanına asılan pankartlar velilerin ve eğitimcilerin tepkisini çekiyor. İmam Hatipliler Platformu imzası ile kentin birçok noktasındaki kamu kurumlarına asılan “İlim ve ahlakın buluştuğu, yarınlara umut olan gençliğin yetiştiği yer olan İmam Hatip Okullarına kayıtlar başlamıştır. Tercihinizi bizden yana kullanın yazılı pankartlara, eğitimciler vatandaşlar ve siyasetçiler tepki gösteriyor. Eğitimcilere göre, söz konusu pankartların kamu binalarına asılarak öğrenciler ve veliler üzerinde bir psikolojik seçim baskısı yaratılmak isteniyor. Eğitimcilere göre diğer bir tehlike ise devlet okulları arasında bir ayrımcılığın yaşanmasına zemin hazırlaması. Gazetemize Tarsus’taki Pankart krizini değerlendiren Eğitim – Sen Mersin Şube Başkanı Sinan Muşlu ile Mersin Büyükşehir Belediye Meclisi Üyesi Avukat Derya Özinç, söz konusu pankartların zaman kaybetmeden toplatılması gerektiğini ifade ediyor.
“FEN -ANADOLU VE TEKNİK MESLEK LİSELERİ GENÇLERİ BEKLİYOR”
CHPli Mersin Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Av. Derya Özinç, kamu kurumlarına asılarak birçok öğrenci ve veli üzerinde baskı yaratabileceği belirtilen afiş ve pankartların ancak İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün onayıyla asılabileceğini belirterek duruma tepki gösterdi. Milli Eğitim Bakanlığının yeni dönem eğitim müfredatında; Atatürkçülük dersi konularının daraltıldığını, Evrim Teorisi’nin Biyoloji konularından çıkarttığını, derslere Cihat konularının yerleştirdiğini hatırlatan CHPli Özinç, “4+4+4 eğitim modelinin İmam Hatip liselerine zemin hazırladığını yıllar öncesinden görebilmiştik. Dindar, kindar, bağnaz nesil yetiştirme yolunda sınır tanımıyorlar. İmam Hatip okullarında bilimsel eğitimin olmadığı, herhangi bir deneyin bile yapılmadığını biliyoruz. Din ve vicdan özgürlüğüne sahip nesillerin yanında, bilimle -sanatla kendini var eden nesiller istiyoruz. İmam hatip liselerinin sayısının artması gâvur dediğiniz Avrupa’nın, Amerika’nın bilimsel buluşlarla ürettiği cep telefonunu, arabasını, bilgisayarını sadece ve sadece kullanırsınız. Onlar Marsta hayat var mı? Mercimek tanesi büyüklüğünde kamera yapabilir miyiz? diye bilimsel çalışma yaparken biz dini eğitimle sadece bölünmeye ve emperyalistlerce kullanılmaya mahkum oluruz. Bakınız Suudi Arabistan, Afganistan, Pakistan.. Hadi gençler Fen -Anadolu ve Teknik Meslek Liseleri sizleri bekliyor” diye konuştu.
“BU AHLAKİ VE ETİK BİR TUTUM DEĞİLDİR”
Eğitim – Sen Mersin Şube Başkanı Sinan Muşlu ise Tarsus İmam Hatip Platformu tarafından asılan pankartlarla devlet okulları arasında ayrımcılık çıkartıldığını ifade ederek söz konusu pankartların zaman geçmeden toplatılması gerektiğini kaydetti. Muşlu, “Siz herhangi bir fen lisesini herhangi bir Anadolu lisesinin reklamını yapmıyorsunuz ancak afişlerle pankartlarla dövizlerle İmam Hatip Okullarının reklamını yapıyorsunuz. Bu ahlaki ve etik bir tutum değildir” dedi.
“ÖĞRENCİLERİN KARAR VERME SÜREÇLERİNE BİR PSİKOLOJİK MÜDAHALEDİR”
Çocukların ve ailelerinin bu tarz reklam kampanyaları ile yönlendirilmeye ve baskı altına alınmaya çalışılmasının çok tehlikeli bir durum olduğunu ifade eden Sinan Muşlu “Çocukların ve ailelerin bu noktada yönlendirilmeye çalışılması tehlikeli bir durumdur. Yine bu noktada AKP Hükümeti’nin ortaya koymuş olduğu ideolojik yaklaşımları da dikkate alırsak, insanların iktidara yakın olabilme kaygısını da teşvik ederek; İmam Hatip Okullarında okuyan öğrenci sayısını yükseltmek için yapılan bir çalışma olarak değerlendiriyoruz. Bu durum ailelerin ve öğrencilerin karar verme süreçlerine ayrıca bir psikolojik müdahaledir. Bu her açıdan doğru ve kabul edilebilir bir tutum değildir. Bu uygulamalardan bir an önce vazgeçilmesi gerekir. Ancak AKP Hükümetinin bu noktada vazgeçmek bir yana daha da teşvik eden daha da bu konuda yoğunlaşan İmam Hatipleri her alanda yaygınlaştırmaya çalışan bir politikasının olduğunu unutmamak gerekir. Özellikle velilerimizin çocuklarına okul seçimi yaparken çok dikkatli olması gerekiyor. Yine öğrencilerimizin de bu gibi psikolojik yönlendirmelerle mahalle baskısı altına almaya ve benzeri yöntemlere karşı uyanık ve dikkatli olması gerekiyor” diye konuştu.
“GELECEĞİN BİLİM İNSANLARI İMAM OLUYOR”
Son olarak öğrenci velilerine seslenen Eğitim – Sen Mersin Şube Başkanı Sinan Muşlu, Öğrencilerin yeteneklerine ve sevdiği alanlara göre okul ve bölüm seçimi yapılması gerektiğini vurguladı. Muşlu, “Bir Öğrenciyi en çok tanıyan onun velileri, sınıf öğretmeni ve rehber öğretmeni olduğunu dile getiren Sinan Muşlu, sözlerini şu cümlelerle sürdürdü: “Öğretmenler bir öğrenciyi hiçbir zaman tek bir boyutlu olarak ele almaz. Öğrencilerin içersinde yeteneksiz öğrenci yoktur. Her öğrencinin mutlaka bir yetenek alanı vardır. Kiminin bir görsel zekası gelişkindir, kiminin matematik zekası gelişkindir, kiminin el yetenekleri gelişkindir, kiminin ise fiziksel yetenekleri vardır. Bu anlamıyla bölüm seçimine bir eğitim bilimi üzerinden baktığımızda yeteneksiz öğrenci yoktur. Her öğrencinin mutlaka birden fazla yeteneği vardır. Bir fizik profesörü olabilecek, bir kimyager olabilecek, beklide yapacağı yeni buluşlarla bu ülkeye katkıda bulunacak birçok genç insanı bu yöntemlerle harcıyorlar. Geleceğin bilim insanları bu politika ile ilahiyatçı oluyor, camilerde imamlık yapıyor ve ya İmam Hatip Okullarında öğretmenlik yapıyor. Çünkü pozitif bilimlerden hızla uzaklaşan laik düşünceden hızla uzaklaşan nesiller yaratılmak isteniyor. Bu durum her yönüyle bizim toplumumuz açısından bir risk taşıyor. Gelecek kuşaklar arasında kutuplaşmış bir toplumun ortaya çıkmasından da sürekli olarak bir kargaşa ve çatışma ortamı içersinde bir topluma dönüşmesi riskini doğuruyor. Bu noktada laik ve bilimsel eğitimi savunmak, bunun için çaba göstermek sadece bizim gibi sendikaların ve meslek örgütlerinin görevi olmaktan öte tüm öğrenci velilerinin hatta öğrencilerin kendi görevidir. Bizim görevimiz daha fazla bilim, daha fazla laboratuar, daha fazla deney, daha fazla pozitif eğitimin teşvik edildiği bir eğitim ortamını istemeli ve talep edilmesidir. Bu durum slogansal bir olgunun ötesinde toplumumuzun özgür, laik, bilimsel eğitimi ve demokrasimiz açısından çok önemli bir noktadır. Bu yüzden eğitim alanındaki tüm çevrelerimizi bu konuda duyarlı olmaya çağırıyoruz. AKP Hükümeti’ni de kendi siyasal ideolojisiyle ülkemizin eğitim sistemini değiştirmeye, yönlendirmeye dönük çabalarına artık bir son vermesi gerektiğini ve ortaya çıkan tepkileri ve önerileri dikkate alması gerektiğini yapboz tahtasına çevirdiği allak bullak ettiği eğitim sisteminden elini çekmesi gerektiğini belirtiyoruz” şeklinde konuştu.