Kıymet Gökçe
Mersin 7. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen, aralarında eski tuğamiral Nejat Atilla Demirhan ile eski 3. sınıf emniyet müdürü Hasan Basri Dağdelen’in de bulunduğu, FETÖ elebaşı Fethullah Gülen'in bir numaralı sanık olduğu, 22’si tutuklu, ikisi firari 35 sanığın yargılandığı davanın ikinci duruşması, üçüncü oturumla devam etti. Bugünkü oturumda Büyükşehir Belediye Başkanı Kocamaz ile 15 Temmuz darbe girişimi günü emekli olmak için ilişiğini kesen eski Akdeniz Bölge ve Garnizon Komutanlığı Merkez Komutanı Albay Ekrem Özer ve aynı tarihte Üs Savunma Birlikleri Komutanı olarak albay rütbesiyle görev yapan Albay Süha Söylem, tanık olarak hakim karşısına çıktı.
“DEMİRHAN, ‘BEN SIKIYÖNETİM KOMUTANIYIM. VALİ VE KAYMAKAMLAR GÖREVDEN ALINDI’ DEDİ”
Sabah saatlerinde tanık olarak ilk ifadeyi veren Başkan Kocamaz, 15 Temmuz akşamı Kızkalesi’nde belediye tarafından düzenlenen festivalden dönerken, İstanbul’da yaşanan olayları internet üzerinden öğrendiğini, eve döndüğünde de televizyondan yaşananları izlediğini söyledi. Televizyon izlerken saat 23.40 sıralarında Akdeniz Bölge ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Nejat Atilla Demirhan’ın kendisini cep telefonundan aradığını belirten Kocamaz, “Atilla Bey bana, “Başkanım şu anda Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime el koydu. Sıkıyönetim ilan edildi. Ben de sıkıyönetim komutanıyım. Vali ve kaymakamlara görevden el çektirildi. Bugüne kadar sizinle herhangi bir problemimiz olmadı. İnşallah bundan sonra da olmaz. Televizyondaki yayınlara itibar etmeyin. Az sonra TRT’de bildiri okunacak’ dedi. Mersin’de de şu anda yetkili benim. Ben de İstanbul’da kan döküldüğünü televizyondan öğrendiğim için ‘inşallah Mersin’de kan dökülmez’ dedim” diye konuştu.
Daha sonra televizyonda bildirinin okunduğunu, kendisinin de namaz kıldığını aktaran Kocamaz, o esnada komutanın kendisini bir kez daha aradığını görerek geri dönüş yaptığını anlatarak, “Telefon açıldı ama herhalde orada bir tartışma vardı. Odada bulunan komutanların bir kısmı yazılı emirden söz ediyordu. Sesinden tanıdığım kadarıyla Demirhan da ‘Bu bir emir, uygulamak zorundayız’ diyordu. Konuşmalar devam ederken ben telefonu kapattım” dedi.
Bunun üzerine hemen dönemin Mersin Valisi Özdemir Çakacak’ı aradığını, Emniyet Müdürlüğüne gitmek üzere yolda olduğunu öğrenince kendisinin de oraya gittiğini ifade eden Kocamaz, Vali’ye Demirhan’ın kendisini aradığını söylediğini, Vali’nin de kendisine, ‘Beni görevden aldığını söyledi mi?’ diye sorduğunu, kendisinin de olanları anlattığını belirtti. Kocamaz, sabaha kadar orada bulunduğunu kaydederek, gece boyunca yaşanan süreci anlattı.
“AMİRALİ GÖZALTINA ALARAK EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜNE TESLİM ETTİM”
O gün emekli olmak üzere Garnizondan ilişiğini kesen ve Demirhan’ı gözaltına alan kişi olan eski Merkez Komutanı Albay Ekrem Özer ise, darbe girişimi gecesi saat 23.10 sıralarında MİT Bölge Başkanının kendisini telefonla arayarak görevinin başına geçmesinin iyi olacağını söylemesi üzerine birkaç kez Birliği arayarak telefon görüşmesi yaptığını anlattı. Gece saat 02.00 sıralarında Valiyi aradığını ve kriz merkezine gelebileceğini söylediğini, Valinin de ‘gelsen iyi olur’ dediğini kaydeden Özer, bir süre sonra Güney Deniz Saha Komutanı Hasan Uşaklıoğlu’nun kendisini aradığını ifade ederek, “Bana ‘Görevimin başındayım. Nejat Atilla Demirhan’a itaat etmeyin, benim emirlerime itaat edin’ dedi. Bu arada kriz merkezinde Başsavcılık tarafından Demirhan hakkında gözaltı kararı çıkarıldığını öğrendim. Bunun üzerine kriz merkezine gittim. Burada, Demirhan’ın kendisini sıkıyönetim komutanı ilan ettiğini de öğrendim. Emniyetin operasyon yapacağı netleşince Vali Bey’e, ‘Ben orada 8 yıldır görev yapıyorum. İçeride 500-600 kişi var. Askerle polisi karşı karşıya getirmeyelim, bir çatışma olmasın. İzin verirseniz etrafındaki insanları ikna edip uzaklaştırayım. En son da amirali ikna edebilirim’ dedim. Talebim uygun görüldü” şeklinde konuştu.
Daha sonra Başsavcının Demirhan hakkında çıkardığı yakalama ve gözaltı kararını yazılı olarak aldığını, Valinin onayının ardından Uşaklıoğlu’nu arayıp bilgi verdiğini ve ardından Akdeniz Bölge ve Garnizon Komutanlığı’na gittiğini ve saat 04.00 civarında orada olduğunu dile getiren Özer, burada bir ekip oluşturduğunu söyledi. Özer, “O esnada telefonum çaldı Demirhan aradı ama ben açmadım. Karargaha girdiğimde koridorda Demirhan ile karşı karşıya geldim. Bu beklenmedik bir şeydi, planlanmamıştı. Birbirimize doğru yürürken, Demirhan bana, ‘Defol git. Emekli ettiğim adamsın. Ne işin var burada?’ diye bağırmaya başladı. Sağ kolunu tuttum ve kendisine, hakkında yakalama kararı olduğunu, benimle gelmesini söyledim. Yanındakilerle birlikte horoz dövüşü bir durum oldu. Bunun üzerine binadan çıktım” dedi.
Bu sürede bazı personeli ikna etmek için yanına çağırarak konuştuğunu, bir kısmının ikna olduğunu aktaran Özer, amirale operasyon yapmaya karar verdiklerini ve ikinci kez binaya girdiklerini söyleyerek, şöyle devam etti: “Odada itiş kakış ve kargaşa oldu. Amirale bu işin bittiğini, hakkında yakalama kararı olduğunu, teslim olması gerektiğini söyleyerek kolunu arkaya doğru çevirdim. Demirhan sonunda teslim olmaya ikna oldu ve üzerini değiştirmek istedi. Binadan çıktığımızda, bana ‘Suç işliyorsunuz, Genelkurmay’ın ve Deniz Kuvvetleri Komutanının emrine riayet etmiyorsunuz’ dedi. Minibüse binmek istemeyince sivil bir arabaya bindirdim. Arabada da bana, yaptıklarımdan dolayı tek tek hesap vereceğimi söyledi. Demirhan'a Devlet Hastanesine götürdüm, sağlık raporunu aldıktan sonra da Emniyet Müdürlüğüne geçip kendisini teslim ettim.”
“AMİRALİN VERDİĞİ HİÇBİR EMRE UYMADIM”
Darbe girişimi gecesinde Akdeniz Bölge ve Garnizon Komutanlığı’nda Üs Savunma Birlikleri Komutanı olarak albay rütbesiyle görev yapan tanık Süha Söylem de ifadesinde, o gece Demirhan’ın emriyle saat 23.00 sıralarında birliğe gittiğini ve sabaha kadar orada olduğunu belirtti. Kendisinin ardından Demirhan’ın da karargaha geldiğini ve Genelkurmay’dan gelen emri isteyerek, sıkıyönetim ilan edildiğini, askerin yönetime el koyduğunu, kendisinin de sıkıyönetim komutanı olduğunu söylediğini anlattı. Bazı komutanların buna tepki göstermeleri üzerine Demirhan’ın sinirlendiğini belirten Söylem, şunları söyledi:
“Demirhan, ‘Ben sıkıyönetim komutanıyım. Emrimi dinlemeyecek olan varsa derhal bu odayı terk etsin. Hakkında Sıkıyönetim Kanununu uygulatacağım’ dedi. Bir süre sonra Emniyet Müdür Vekili Yakup Usta’yı arattı ve ona da aynı cümleleri kurdu, fakat telefon karşıdan kapatılınca ‘Yarın biz bunu alacağız’ dedi.”
Demirhan’ın, kendisine de birliğe bitişik Mersin Uluslararası Liman İşletmesi kapısı ile A, B, C, D kapılarına silahlı asker gönderme talimatını verdiğini, Kırmızı Güvenlik Alarmı ilan edildiği için olayın şaşkınlığıyla bu emri yerine getirdiğini ifade eden Söylem, daha sonra bu askerleri kapılardan çekmek için mücadele ettiğini, Demirhan’ın ise ‘O askerler oradan çekilmeyecek, gerekirse silah kullanacak’ dediğini dile getirdi. Çabalar sonucu amiralin ikna edildiğini ve askerleri kapılardan çektiğini belirten Söylem, kıyıdaki silahlı birliklerin tamamının kendisine bağlı olduğunu, bu kuvvetleri kontrol altında tutmak için çaba harcadığını söyledi. Gece saat 03.00 sıralarında orada bulunan tüm personeli toplayarak Demirhan’ın emirlerine uymamaları, birliğe emniyet güçleri gelirse mukavemet etmemeleri, sadece kendisinin emirlerini dinlemeleri talimatını verdiğini de aktaran Söylem, “Kulelerdeki silahlı personelin oralardan indirilerek mermilerinin alınmasını da sağladım. Demirhan, polislerin operasyon hazırlıklarını kameradan görmüş. Telsizle ‘polise müdahale edilsin, gerekirse ateş açılsın’ emrini verdi ama hiçbirimiz cevap vermedik. Yine telsizle Sahil Güvenlik botuna müdahale edilmesi, Sahil Güvenlik Komutanı Fatih Erhan’ın tutuklanması, saat 04.00’te birliğe gelen Merkez Komutanı Ekrem Özer’in tutuklanması emirlerini verdi ama bu emirlerin hiçbirine uymadık. Hazır kıtayı da telsizle çağırıp merkez komutanının tutuklanmasını istedi ama onlar da bu emre uymadı” dedi.
Tanık ifadelerinin ardından üçüncü oturumu sona erdiren mahkeme heyeti, yarın da tanıkları dinledikten sonra savcı mütalaasının ardından ara kararını verecek.