Kıymet Gökçe
M.Ö. 7 binli yıllarda Neolitik Çağ’da yerleşim yeri olan Mersin’in merkez Toroslar ilçesindeki Yumuktepe Höyüğü’nde kazı ekibi bu yılki çalışmalarını tamamladı. İtalya Lecce Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Isabella Caneva başkanlığında, höyükte 5 ayrı noktada kazı yapan 30 kişilik ekip, kazı alanını önümüzdeki yıla kadar koruma altına almak için çalışma yapıyor. Prof. Caneva, Neolitik Çağ’dan itibaren 9 bin yıldır kesintisiz yerleşim yeri olarak kullanılma özelliğiyle dünya tarihinde önemli bir yere sahip olan höyükte bu yıl gerçekleştirdikleri çalışmalar hakkında İHA muhabirine açıklama yaptı.
“BU YIL BİZİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ BİR SEZON OLDU”
Prof. Caneva, her tabakada ayrı kalıntıların yer aldığı, bu yıl ilk kez siyah, üzeri beyaz boyayla süslenmiş özel bir seramik kap ile 7 bin yıllık bir küp mezarda çocuk iskeleti ve bin 500 yıllık iki mezarda iki iskelet buldukları Yumuktepe’de, 63 gün boyunca kazı yaptıklarını belirtti. Bugün sona eren kazılardan bu yıl çok memnun olduklarını dile getiren Caneva, kazı boyunca sadece bir kez yağmur yağmasının çalışmalarını kolaylaştırdığını söyledi. Caneva, “Bu yıl sonuç çok güzel. Her dönemde güzel sonuçlar elde etti. Neolitik Çağ dahil her çağda çoğu mimari yapılar ve bu yapıların içinde de çok güzel kaplar, seramikler, çok enteresan kalıntılar bulduk. Bu kalıntılar üzerinde çalışacağız. Bu yıl, bizim için çok önemli bir sezon oldu” diye konuştu.
“DÜNYADAKİ İLK SİTE DİYEBİLECEĞİMİZ M.Ö. 5 BİN YILINA TARİHLİ STADELİN DEVAMINI BULDUK. BUNU KİMSE BEKLEMİYORDU”
Bu yıl özellikle Kalkolitik, İlk Tunç ve Geç Tunç ile en aşağıdaki Neolitik tabakalar üzerinde yoğun bir çalışma gerçekleştirdiklerini ifade eden Caneva, şu anda dünyada Yumuktepe’nin en meşhur tabakasının 16. tabaka olduğunu vurguladı. Bu tabakada, bir şehrin veya önemli bir yerin korunması için taştan yapılmış, yüksek duvarlı ve kuleli, çevresinde hendekler bulunan küçük kale anlamına gelen stadel bulunduğu bilgisini veren Caneva, şöyle devam etti:
“Dünyadaki uzmanlar Mersin’deki Yumuktepe’yi bu stadel ile biliyor. Buraya ilk site diyebiliriz, tarihi M.Ö. 5 bin yılına dayanıyor. İlk kez höyüğün kuzeybatı tarafında İlk Tunç Çağı tabakasında bulduğumuz bu stadelin devamını güney tarafında Kalkolitik Çağ’da bulduk. Bunu kimse beklemiyordu. Bu küçük kalenin giriş katını bulduk güneyde. Anladığımız kadarıyla bu kale aslında çok büyükmüş ama İlk Tunç Çağı’nda küçülmüş. Tam kale değildi, etrafında sur duvarı var ama içinde normal bir yerleşim vardı. Bence İlk Tunç Çağı’nda böyle değildi, daha küçüktü, duvarları daha sağlamdı ve güçlü bir kale olarak kullanıldı.”
“İLK TUNÇ VE GEÇ TUNÇ ÇAĞ’DAN ORTAYA ÇIKARDIĞIMIZ BÖLÜMDE ÇALIŞMALAR TAMAMLANDI. ARTIK AÇIK HAVA MÜZESİ OLARAK OLDUĞU GİBİ KALACAK”
Her kazının önemli olduğuna ve tarihteki toplumların gelişimini gösterdiğine dikkat çeken Caneva, “Yumuktepe’deki kazılar, M.Ö. 5 bin yılında güzel, sağlam mimariyi gösteren bir kazı olduğu için genel tarihten bilgiler veriyor bize, o dönemlere ışık tutuyor. Önümüzdeki yıl da Yumuktepe’deki kazılara devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Önümüzdeki yıl çalışmalarını güney taraftaki Kalkolitik Çağ ile kuzeybatıdaki Neolitik Çağ’da yoğunlaştıracaklarını kaydeden Caneva, “Ortadaki, İlk Tunç ve Geç Tunç Çağ’dan ortaya çıkardığımız bölüm, artık açıkhava müzesi olarak bu şekilde olduğu gibi kalacak. O bölümdeki çalışmalarımızı tamamladık, restorasyon çalışmaları devam ediyor. Kalkolitik dönemdeki çalışmalarımızı tamamladıktan sonra bu alan da müzeye katılacak” ifadelerini kullandı. (bülten)