Güzel günler bizi bekliyor


 

Yeni yönetim ile değişim rüzgarlarının estiği İçel Sanat Kulübü (İSK), sadece kültür ve sanat faaliyeti yapan, elitist bir kesim algısını yıkmak için kolları sıvadı! Üniversite gençliği ve köy çocukları ile buluşmaya hazırlanan İSK aynı zamanda, kent dinamikleri ile kafa kafaya vererek toplumsal so

HEDİYE EROĞLU – NABİ BATUK

 

Kuruluşunun 28’inci yılını kutlayan İçel Sanat Kulübü’nde değişim rüzgarları esiyor. Geçtiğimiz günlerde yapılan olağan genel kurulda yeni dönem yönetimini seçen ve kadınlar ile gençlerin temsilini arttıran İSK, Sedat Aydöner liderliğinde kabuğunu kırarak, daha üretken, her kesimi kucaklayabilen bir yapı ile fark yaratmaya hazırlanıyor.

Gazetemize konuk olarak sorularımızı yanıtlayan İçel Sanat Kulübü (İSK) Yönetim Kurulu Başkanı Sedat Aydöner, yapacakları çalışmaları ve hedeflerini anlatarak, kent sakinlerine kulübe sahip çıkma, destek verme çağrısı yaptı.

 

“ŞEHRİ YARINA HAZIRLIYORUZ”

SORU: İçel Sanat Kulübü denilince akla ilk gelenler nelerdir?

S. AYDÖNER: İSK; Mersin’de 30 yıla yakın bir süredir kültür-sanat faaliyetleri eksikliklerini gidermek için çalışmakta ve bunu da halkla bütünleşerek yapmaktadır.

Uzun yıllar bunu başarıyla yapmanın yanında kente yol gösterici olan İSK; şehri yarına hazırlayanların beyin fırtınası yaptığı bir yer de oldu. Zaten doğru işler yaptığınız zaman çekim merkezi oluyorsunuz.

İSK: üyelik ile ilgili her hangi bir kriteri olmayan  ancak ülkeye, Mersin’e sevdalıların, sanatı-kültürü sevenlerin, çağdaş, üretimden yana olan insanların bir araya geldiği bir platformdur. Bu yapı içerisinde hiçbir zaman için sansürcü, engelleyici bir anlayış olmayıp insanların ürettikleri her türlü değere destek verilmekte. Sahip çıkılmaktadır. Çünkü burada demokrasi tam olarak işlemektedir.

 

YENİ YÖNETİMDEN KADIN FARKI!

Yeni dönemde yeni bir yönetim ile yola çıktık. Yeni yönetimi oluştururken homojen olmasını, tüm kesimleri kapsayabilmesini istedik. Yıllardır sadece kürsülerde savunulan bir takım görüşleri, hayalleri gerçekleştirmekle işe başladık.

Örnek olarak kadın temsilini yönetime yansıttık ve eşit temsil hakkı verdik. Bunu yaparken de sadece yönetim kurulu üyesi olsun diye düşünmedik, gençleri de önemsedik ve yönetime genç arkadaşları dahil ettik.

6-7 kurul kurarak, her kurula 5-6 tane deneyimli, kültürel birikime sahip sanatçı dahil ederek, kolektif bir üretim hamlesi başlatmayı planlıyoruz.

 

“SADECE BİZ DEĞİL, TÜRKİYE İÇİNE KAPANDI”

SORU: Kulüp özellikle son zamanlarda içe kapanmak, çağı yakalayamamak ile eleştiriliyor. Bu eleştirilere karşı yapmak istedikleriniz veya vaadiniz nedir?

S.AYDÖNER: Hiç kimsenin hakkını yememek gerekir. Kulübün kurulduğu yıldan bugüne; kurucu başkanımız Semihi Vural’dan tüm başkanlara, yönetim kurulu üyelerine hepsi özveri ile çalıştılar.İSK başka kurumlar ile karıştırılmamalıdır. Burada insanlar tamamen gönüllülük esasıyla ve hatta kendileri katkı sunarak görev yapan insanlardan oluşmaktadır. Çünkü bu bir sevdadır. Bir dönem içe kapanmak sadece İSK’nin yaşadığı bir problem değildi, bu Türkiye’nin yaşadığı problemlerin bize yansımasıydı. Toplumda bir içe kapanma var. İnsanların öncelikleri kültür-sanat değil, var olma, yaşam mücadelesine dönüştü. Artık daha bireysel yaşıyoruz. Bir araya gelme kültürümüz bile zayıfladı.

Problemleri çözmek için önce teşhisi doğru yapmak lazım. Kendi kafanızda yarattığınız projeler çoğu zaman hayat ile uyuşmayabilir. Çünkü içeride bir eksikliğiniz var ise ve siz bunu tespit etmemişseniz çözüm üretememişsiniz. Geçmişte yapılan her şeyden analiz yapıp, nelerin eksik kaldığına bakıp, doğru yapılanları geliştirmek ve hataları azaltmak için çalışmalıyız.

 

“DEĞİŞİMİ YAKALAYACAĞIZ”

İSK’deki tüm yapılanlarla birlikte belki bir şeyi fark edemedik; toplum değişiyor! Öncelikleri değişiyor. Toplumun değer yargıları, ihtiyaçları değişiyor çağ, iletişim araçları değişiyor. 30 senelik bir kurumdan bahsediyoruz. 30 yıl önce bu kurumu kuranların ortalama yaşları 30’lardı. 30 yılda emek sarf etmiş, hala emek veren arkadaşlarımızın yaşlarının üzerine 30 yıl daha eklendi. Deneyimler, bilgi birikimleri çok üst boyutlara ulaştı. Ancak dinamizm azaldı! Dinamizm azalınca sürekliliği sağlamanın yollarından bir tanesi yeni değerleri de aramıza katmaktır. Bilgi birikimi olan ustaların yanı sıra genç ve yetenekli kadrolara da sahip olmalıyız. Kulüp sürekli bir üretim sağlayabildiği taktirde bugünün öğrenenleri, yarının öğreticileri olabilirler. Değişim rüzgarı dediğimizde bunu kast ediyoruz.

 

ÜNİVERSİTE GENÇLİĞİ KENT İLE BULUŞACAK

Ayrıca Merin Üniversitesi ile diyaloga geçtik. Sayın rektör ile fikir alışverişinde bulunduk. Öncelikle üniversitenin ilgili kültür-sanat bölümleri ile diyalog kurarak, birlikte imza atacağımız sosyal etkinlikler için çalışacağız. 

Bunun yanı sıra üniversite gençliğin kazanma adına Mersin Üniversitesi’nde, İçel Sanat Kulübü Grubu’nu kurma yolunda adılar attık. Birkaç öğrenci ile toplantı yaptık ve bir ekip kurmak için bir süreç başlattık. Bu ekip üniversite öğrencileri için sosyal-kültürel etkinlikler yapacak, kulüp ile kent tanışmalarını, kaynaşmalarını sağlayacak.

Ne yazık ki bugün Mersin Üniversitesi’ne binlerce öğrenci geliyor ama kent ile tam olarak bütünleşemiyor, tanışamıyorlar. 4 yıl boyunca Mersin’de yaşayan gençler Mersin’in tarihi, kültürel yerlerinin birçoğunu görmeden, bilmeden geri dönüyorlar.

Üniversite gençliğinin Mersin ile bir kopukluğu var, Mersin’in de üniversite gençliği ile bir kopukluğu var. Biz İSK olarak bu kopukluğu gidermeyi bir grev olarak algıladık ve harekete geçtik.

Yine Mersin Üniversitesi’nde turizm alanında eğitim alan gençlerimiz ile rehberlik eğitimi pratiği yapmalarına yönelik de bir projemiz var. Kulübümüzün düzenlediği gezilerde bu öğrencilerimize pratik yapma imkanı vereceğiz. Onlarda bu sayede Mersin’i tanıyacak ve tecrübe kazanacak. Biz de gençler ile buluşmuş olacağız. İşte İSK’nin grevi bunları yaratabilmektedir.

Ayrıca Toros Üniversitesi’nin mühendislik fakültesi şehir merkezinde eğitim verme aşamasında. Kulübümüze komşu olan bu gençler ile de buluşmak için harekete geçtik. Burası yani kulüp; onların kültürlerine, ihtiyaçlarına cevap verebilecek bir çekim merkezi olacak. Gençlik gelirse kültür de artar, üretkenlikte…

Mersin’in kültür seviyesini yükselten yer, okul İçel Sanat Kulübü’dür.

 

“ELİTİST BİR KESİM DEĞİLİZ”

SORU: Kulübün kent dinamikleri ile diyalogunun güçlendirilmesi ihtiyaç var. Bu alanda da eleştiriler mevcut. Bu eksikliğin giderilmesi için nasıl bir yol izleyeceksiniz?

 S.AYDÖNER: İçel Sanat Kulübü’nü sadece kültür ve sanat faaliyeti yapan, elitist bir kesim gibi düşünülmemesi gerekir. Burada iki ay üst üste Sevgi Evleri’nde kalan çocuklar ile şenlik yaptık. Bu etkinliği Toplumcu Katılımcı Mali Müşavirler Grubu ile yaptık. Dışarıya kapalıydı ama bunun da belli sebepleri vardı. Yardım eder gibi değil, bir baba, ağabey, abla, anne şefkati ile yaklaştık. Sadece kültür-sanat değil sosyal alanda da önemli çalışmalar yapmayı planlamaktayız. Sadece kültür-sanata odaklanamayız, çevremizdeki sorunlara duyarsız kalamayız. Bunun için de kent dinamikleri ile aktif iletişimimiz devam edecek.

 

“SANAT ÇOCUKLARIN AYAĞINA GİDECEK”

Ayrıca yeni dönemde; ‘isteyen gelsin, kapımız herkese açık, biz buradayız’ demenin yanı sıra biz kentin ayağına gideceğiz.

Özellikle geleceğimizi oluşturmanın kadroları çocuklarımıza yönelik daha iyi işler çıkartmak zorundayız. Belli bir ekonomik düzeydeki ailelerin çocuklarının buraya gelmeleri mümkün değil. İşte buna karşı çocuk tiyatrosu ve çocuk korusu kurarak, ilçelere, köylere giderek, onları kültür ve sanatla buluşturacağız. Onların bize gelmesini beklemeyecek, sanatı onların ayağına götüreceğiz.

 

‘İSTEMEZÜK’ DEMEKLE BU İŞ OLMUYOR

SORU: Son olarak kulübün bu yıl 22’incisini düzenlediği Arkeoloji Günleri’nde, kent gündeminin en önemli maddelerinden balık çiftlikleri de masaya yatırıldı. Bu konuyla ilgili kulübün duruşu nedir?

S. AYDÖNER: Arkeoloji Günleri’nde, Mersin’den Zeugma’ya, Antalya’ya kadar bu coğrafyayı bir bütün olarak ele aldık. Batman’dan 9 Eylül Üniversitesi’ne önemli katılımcılar burada ilgili bir kalabalık ile buluşturduk. Biz bu programı yaptıktan sonra Türkiye’de arkeoloji konusunda değerli çalışmaları olan bazı isimler bizleri arayarak, ‘böyle değerli bir çalışma yapıyorsunuz ama neden bizi davet etmiyorsunuz?’ siteminde bulundular. Bu bize doğru işler yaptığımızı gösterdi.

Seneye yapılacak arkeoloji günleri daha geniş kapsamlı olacak, hatta uluslararası boyuta taşınacak. Türkiye’de bu etkinliğini kinci bir örneği yok. Bir kültür sanat derneği 22 yıldır böyle bir etkinlik yapmıyor.

Etkinlikte kentimizin sahip olduğu tarihi ve kültürel zenginliklere vurgu yapılırken bunlara yönelik tehditleri konuşmamak olmazdı. Bu ülkedeki insanların protein ihtiyacı var bu da ucuz temin ile sağlanmalı. Ancak yanlış avlanmalar sonucu denizlerdeki balıkların giderek neslinin tükenmeye başlaması söz konusu. Elbette ki teknolojinin getirdiği balık çiftliklerindeki özel üretim teknikleri de yapılmalı. Bizler balık çiftliklerine karşı değiliz. 321 kilometrelik kıyı şeridimiz var bunun tamamı açık hava müzesi olabilecek nitelikte. Ancak balık çiftliklerinin yeri seçimi yanlış. Gelip de turizm bölgesi ilan edilen bir koyun göbeğine, birinci derecedeki SİT alanlarının hemen yanına balık çiftliği yaparsan bu yarın oradaki turizmi öldürür. SİT alanlarına zarar verir. Bir diğer önemli hususta balık çiftliklerinin inşa ve üretimlerinin şekillerinin standartlara uygun olmamasıdır.

Balık çiftlikleri için alternatif yerler önerilmeli, doğrular ve yanlışlar ortaya konulmalı. Bunu ortaya koymadan ‘istemezük’ demekle bu iş olmuyor.


   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA