Gizem Ekici
Mersin’de Nükleer Karşıtı Platform (NKP) Dönem Sözcülüğünü üstlenen avukat Alpay Antmen, süreçle ilgili halkı bilgilendirme çalışmalarına hız verdi. Bu kapsamda CHP Akdeniz Gençlik Kolları’nca düzenlenen toplantıda partililerin sorularını yanıtladı.
Parti binasında düzenlenen etkinlikte öncelikle çevrenin önemine değinen Antmen, çevrenin salt o bölgede yaşayan insanların değil, tüm insanlığın ortak varlığı olduğuna dikkat çekti. “Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek de; devletin ve vatandaşların en önemli ödevlerindendir. Bu ödevin birinci şartı bilinç; bilincin sağlanması için de eğitimdir” diyen Antmen, ancak bu sorumluluğun rant hırsına kurban edilmesi nedeniyle ülke ve dünyanı adeta yok edildiğini vurguladı.
BU DAVAYA DİKKAT!
Ülkemizde ise 1970’li yıllardan buyana Silifke Akkuyu’da nükleer santral kurma projesinin gündemde olduğunu aktaran Antmen, “Nükleer santral ile ilgili pek çok dava açıldı ve bir çok dava da devam ediyor. 2016 yılında nükleer santral için verilen Çevresel etki Değerlendirme (ÇED) Olumlu Raporu’nun iptali hakkında açılan davalarda Danıştay tarafından keşifler yapıldı. Bu davanın duruşması ise 23 Kasım 2017 tarihinde görülecek. Bu dava hak davasıdır. Bu dava yaşam hakkımızı savunmamız, geleceğimize sahip çıkmamız adına önemlidir. 23 Kasım bu anlamda önemli bir milat olabilir” dedi.
ZARARININ TELAFİSİ İMKANSIZ!
Santralin Akkuyu’da yapılması ile kente, ülkeye, ekonomiye, doğaya yaşam çevresine sayısız, geri dönüşsüz ve telafisi imkansız zararlar doğuracağını dile getiren Alpay Antmen, açıklamasını şöyle sürdürdü; “Bu nükleer santral Akdeniz’in ekosistemini bozacak; tarımını, turizmini, insan sağlığını, yaşamı tehdit edecek düzeyde etkileyecektir. Ayrıca bölgemiz nükleer atık deposuna dönüşecektir. Bunun yanında santralin yapım ve işletmesine ilişkin sözleşme kamu yararına ve ulusal çıkarlarımıza aykırıdır; enerji arz ve güvenliğimizi tehdit etmektedir. Sözleşmenin karşılıklı edimleri, devletimiz açısından zarara sokacak hükümler içermektedir. Yakın tarihte dünyada yaşanan nükleer santral felaketleri yüksek teknolojinin dahi bu santrallerde kazayı önleyemediğini ve bu kazalarınınsan sağlığı ve yaşamı üzerinde zaman ve mekanla sınırlı olmayan telafisi imkansız zararlar doğurduğunu kanıtlamıştır. Bunun yanında ülkemiz ve özellikle bölgemiz, doğa ve insan dostu yenilenebilir enerji kaynakları açısından oldukça zengindir. Nükleer santral yerine bu seçeneklere yatırım yapılması gerek kentimiz , gerek ülkemiz açısından gerekse insanlık açısından son derece büyük önem taşımaktadır. Nükleer Santral yapmak yerine yenilenebilir enerjilere yönelsek; Güneş ve Rüzgar enerjisi ile elektrik üretsek çok daha ucuz , çok daha güvenli ve çok daha iyi olacaktır. Neden Akkuyu’da Nükleer santral istemiyoruz” diye konuştu.