Ankara’da hakimler var mı?


 

22 Kasım’da Danıştay’da görülecek Akkuyu Nükleer Santrali’nin ÇED Olumlu Raporu’nun iptaline ilişkin dava öncesi Mersin’den, “Biz hala Ankara’da hakimler olduğuna inanmak istiyoruz” mesajı geldi.

TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) İstanbul Şubesi tarafından düzenlenen, “Elektrik Elektronik Mühendisliği Kongresi” (EEMKON 2017) Harbiye Askeri Müze Kültür Sitesinde yapıldı. 3 gün süren kongrede 7 sempozyumda gerçekleştirilen 61 oturumda 231 konuşmacı sunum yaptı. Kongreye Mersin adeta çıkarma yaptı. Kongreye; CHP Mersin Milletvekili Prof. Dr. Aytuğ Atıcı, Mersin Nükleer Karşıtı Platform Dönem Sözcüsü avukat Alpay Antmen, Doğu Akdeniz Çevre Platformu Sözcüsü ve Mersin Çevre ve Doğa Derenği (MERÇED) Başkanı Sabahat Aslan ile EMO Mersin Şube Başkanı Seyfettin Atar katılım sağladı.

“FATURA HEPİMİZE ÇIKACAK, BİRLİKTE MÜCADELE ETMELİYİZ”

Kongre kapsamında düzenlenen, “Nükleer Santraller” panelinde konuşan Mersinli katılımcılar, Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nde gelinen son süreç ve yaşananları kamuoyu ile paylaştı. Kongrede konuşan Antmen, “Nükleer santrallerde hukuksal süreç ve Akkuyu Nükleer Santrali” başlıklı sunumunda, Türkiye’ye birlikte mücadele çağrısı yaptı. Türkiye’nin çıkarına olmayan Akkuyu Nükleer Santrali’nin salt o bölgede yaşayan insanlar için değil, tüm insanlık için tehdit olduğunu ve olası bir felaketin faturasını tüm ülkenin ödeyeceğine dikkat çeken Antmen, bu nedenle birlikte hareket etmek gerektiğini kaydetti.

HUKUKİ SÜREÇ SONUNA KADAR İŞLETİLECEK

İstanbul’da da 22 Kasım’da Danıştay’da görülecek ÇED Olumlu Raporu’nun İptali Davası’na destek çağrısı yapan Alpay Antmen, “Nükleer santraller, çevre ve insanlar üzerinde yaratabileceği olumsuz etkiler göz önünde bulundurulduğunda çok fazla risk içermesi sebebiyle ileride pek çok hukuki soruna yol açabileceklerdir. Dünyada nükleer enerjiyi kullanmakta olan pek çok ülke, hukukunda buna dair düzenlemeler gerçekleştirmiştir. Ülkemiz açısındansa henüz böyle bir özel düzenleme mevcut değildir. Akkuyu Nükleer Santrali ile ilgili pek çok dava açıldı; bir çok dava da halen devam ediyor. 2010 yılında Rusya ile Türkiye arasında imzalanmış olan anlaşma çerçevesinde ülkemizde de maalesef Akkuyu Nükleer Santralin kurulumu için hazırlıklar hızlanmıştır. Bu nedenle Akkuyu Nükleer Santrali’nin yapılmaması için devam eden mücadele hukuki süreç ve bundan sonra da açılacak davalar son derece önem taşımaktadır. 

SANTRAL DENETİMDEN KAÇIRILIYOR

Nükleer santral inşasının hukukumuza uygun olmadığını gösteren en önemli kanıt santralin yargısal denetimden kaçırılmak amacıyla devletlerarası anlaşma ile yapılmasıdır. Bu güne kadar yıllardır Akkuyu Nükleer Santrali için pek çok dava açıldı. Bir çok dava sürecinde, temel olarak işlemi yapan kurumun söz konusu santralin potansiyel tehlikelerine hazır olmadığı, ciddi kaza olmasa dahi santralin normal çalışması sırasında ortaya çıkabilecek, çevrenin, dolayısıyla tarım, balıkçılık gibi önemli ekonomik değerlerin uğrayacağı zararın dikkate alınmadığı, nükleer santralin söz konusu alanda kurulması halinde yaşayacağı verim kayıplarının, nihai fiyatların aşırı yüksekliğinin göz ardı edildiği ortaya çıkmıştır. 

Nükleer santrallerin başta anayasamızın 56. maddesinde yer alan ve insanların sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını koruyan maddesine aykırı olduğu aşikardır. İlgili kurumlara yapılan başvurular, gönderilen bilimsel veriler ve raporlar, açılan davalar, davalarda yapılan savunmalar dikkate alınmamaktadır. İleride yapılan uyarışların gerçekleşmesi halinde insan sağlığı, çevre kirliliği ve mali alanda büyük sıkıntıların çıkacağı muhakkaktır. İşte bu halde bu hususları araştırmayan birimlerin ve kişilerin sorumluluğu doğacaktır

“BU DAVA HEPİMİZİN”

Hali hazır devam eden ÇED olumlu Raporunun iptali davası ise son derce büyük önem taşımaktadır. Hukukun gerçek anlamda uygulanması sadece maddelerde yazılı olan prosedürlerin tek tek yapılması değil, maddelerin taşıdığı amaca uygun hareket edilmesini zorunlu kılar. Akkuyu için yürütülen ÇED raporu hazırlama çalışmalarına ve bu raporların denetlenme şekillerine bakıldığında ciddi bir sorunla karşı karşıya kaldığımız aşikardır. Hükümetin, bakanların doğrudan desteklerini belirttikleri ve her şekilde yapılması için açıkça uğraş verdikleri nükleer santral inşasında denetleyen bürokratın aykırı bulduğu hususları ne kadar ve ne ölçüde açıklayabileceği ortadadır. Bunca eyleme neden olan ÇED raporlarının halkın katılımı toplantılarına rağmen onay alması esef vericidir. İşte bu nedenle Danıştay’da 22 Kasım da duruşması görülecek ÇED olumlu raporunun iptali davası büyük önem taşımaktadır. Bana göre Danıştay tarafından ÇED olumlu raporunun iptali gerekmektedir. Biz hala Ankara’da hakimler olduğuna inanmak istiyoruz. Bu dava hepimizin” diye konuştu. (bülten)


   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA