SONER AYDIN
Her yıl sektörde yaşanan sıkıntılar, zor şartlar, iktidar baskısı, sansür ve tutuklamalar nedeniyle direniş günü olarak anılır hale gelen 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü, bu yıl da diğer yıllarda olduğu buruk bir şekilde kutlanıyor. 140 gazetecinin cezaevine atıldığı, gazetelerin sansürlendiği, gazetecilerin işsiz bırakıldığı ortamda bayram kutlamanın anlamsız olduğunu dile getiren Mersinli gazeteciler, gazeteciler ve gazeteler üzerindeki baskıların bir an önce kalmasını istedi.
“KARO BİR TABLO VAR”
Akdeniz Gazetesi Muhabiri Necdet Taş, gazetecilik tarihi açısından 10 Ocak’ta kara bir tablo ile karşı karşıya olduklarını söyledi. Binlerce gazetecinin işinden olduğunu, yüzlerce gazetecinin gazetecilik yaptığı için cezaevine atıldığını vurgulayan Taş, “Gazeteciler üzerinde yoğun bir baskı var. Artık gerçekleri konuşamaz ve gerçekleri yazamaz hale geldiğimiz bir süreci yaşıyoruz. Her ideolojik yapının saldırısına uğrayan tek kesim biz gazeteciler oluyoruz. Bugün gazeteler ve haber ajansları tarafından ‘küçülüyoruz’ diyerek birçok gazeteci meslektaşımız işinden ediliyor. 10 Ocak, çok kısa bir süre önce sevinçle bayram olarak kutlanan bir gündü. Bugün ise 212 sayılı yasanın çok az kullanıldığı, çeşitli şekillerde yok edildiği bir gün yaşıyoruz. Unutulmasın ki; demokrasi ile basın özgürlüğü ve halkın haber alma hakkı arasında çok yakın bir ilişki vardır. Basın özgürlüğünün bulunmadığı yerde demokrasiden söz edilemez. Bu açıdan özellikle halkın gazetecilere sahip çıkması gerekir” şeklinde konuştu.
“KİMİN GAZETECİ OLDUĞUNA GAZETECİLER KARAR VERMELİ, HÜKÜMETLER DEĞİL”
Çukurova Gazetesi çalışanı gazeteci Raşit Doğan da, halk arasındaki kutuplaşmanın gazeteciler arasında da olduğunu savundu. “Bayram kutluyoruz ama hangi bayram” diye soran Doğan, “Halk arasındaki kutuplaşma medya arasında da var ne yazık ki! Kimin gazeteci olduğuna gazeteciler karar vermeli, hükümetler değil. Fakat gazetecilerin çalışma alanlarını ve özgürlüklerini kısıtlayanlar da, medyadaki bu kutuplaşmalara neden olanlar da yine siyasiler, gücü elinde tutanlar! Basın özgürlüğü her geçen yıl daha da geriye gidiyor. Hapse atılan, yargılanan, sürekli sopa gösterilen ve işsiz kalan gazetecilere her gün yenileri ekleniyor. Çalışamıyor ve özgür değilken, hangi bayramdan söz edilebilir ki? Basın özgürlüğünün yeniden hayat bulduğu, gazetecilerin çalışabildiği, meslektaşlarımızın özgür olduğu günler gelirse; bizler de 10 Ocak’ı bayram olarak kutlayabiliriz” diye konuştu.
“KADIN GAZETECİLERİN ÖN PLANA ÇIKARTILMASI LAZIM”
İstikbal Gazetesi İmtiyaz Sahibi Fatma Aydın da, kadın gazetecilerin geri plana itilmesine tepki gösterdi. Kadın gazetecilerin yapamayacağı bir haberin olmadığını, kendilerine güvendiklerini ve ekonomik güvencesini aldıkları takdir de her türlü haberi yaptıklarını dile getiren Aydın, “Mersin’de kadın gazeteci sayısı fazla ama ön plana çıkmadıkları için gözükmüyorlar. Kentte sadece ‘birkaç kadın gazeteci var’ demek çok doğru bir yaklaşım değil. Günlük ve haftalık bütün gazetelerde çalışan kadın gazeteciler var, bunların da ön plana çıkartılması gerekiyor” dedi.
Mersin’de yerel basına yeteri kadar önem verilmediğini de sözlerine ekleyen Aydın, “Meslekte 21. yıla girdik. Yayın hayatımızda kimsenin esiri, etkisi altında kalmadık. Kendi hür irademizle, objektif bir şekilde yayın yaptık. Gazeteler dik durduğu sürece kimsenin baskısı altında kalmazlar” dedi.
Mesleğe yeni adım atan gazetecilere önerilerde de bulunan Aydın, “Mesleğe yeni adım atan gazeteciler, deneyimli gazetecilerle bilgi alışverişi yapsınlar, tecrübelerinden yararlansınlar. Yaptıkları haberleri bol bol okusunlar, takip etsinler. Bu kendileri için çok faydalı olacaktır” şeklinde belirtti.
“KUSURUNUZA BAKACAĞIZ ARTIK!”
Gazeteci ve Ülkü Radyo yöneticisi Serkan Tultak da sektöre emek vermeden mevki sahibi olan, tarafsızlığını kaybetmiş basın kuruluşlarını ve gazetecileri eleştirdi. Gazetecilerin ve gazetelerin hak ettiği itibarı yeniden kazanması gerektiğinin altını çizen Tultak, şunları söyledi: “Belediyelerden gelen basın bültenlerine kendi özel haberi gibi imza atıp yayınlayanlar var. Sırf silah ruhsatını daha kolay alabilmek için gazete sahibi olmak isteyenler var. Emekli çalıştırıp maaş ve sigortadan yırtmayı hesap eden gazete patronları var. Bugüne kadar bir tane köşe yazamamış, memleket meselesi hakkında fikir ortaya koyamamış kişiler var. İçimizde, benim gözümde sahtekâr diyebileceğim insancık tipleri bile var. Sonra saygınlık bekleyeceğiz!.. Peki, bu sektörle artık ilgisi kalmayanların, bu işi yapmayanların basın sektörü ile ilgisi kalır mı? Kalmaz değil mi? O zaman kimlerin bu sektörle ilgisi olmadığı halde bu sıfatları taşıdıklarına bir bakın bakalım. Hepimiz biliyoruz da bilmiyoruz işte! 2014 yılında yapılan cemiyet seçimlerinde hazirun cetvelinde 350’den fazla kişinin adı vardı. 23 yıldır bu sektörde olan ben, yüzde 90’nını tanımıyorum. Bu benim eksiğim değil, sizin kusurunuzdur! O listede yer alanların hepsi bu işi yapmıyor. Bu ayıp zaten size yeter. Olanları hepimiz biliyoruz da bilmiyoruz işte! Siz daha kendi özel günlerimize sponsor bulamadan sahip çıkamamışsınız! Sonra günün koşullarını bahane edip ‘onu yapamadık, bunu yapamadık’ diye dertlenmeyin. Bari birbirimize dürüst olalım. Siz o çatıda rakı masaları kurduğunuz gün kaybettiniz. Hepimiz biliyoruz da bilmiyoruz işte! Tüm bu sorunlar içerisinde birde bu işin rantını kovalayanlar var. Şantaj ve tehdit ile birilerini sömürmeye çalışanlar var. Emek hırsızları, yazmadıkları haberlere imza atanlar, birinin yaptığı haberi kendi yazmış gibi yapanlar bile var. Şantaj yapar, yağ çeker, olmadı bir de kapı kapı gezer, ama lafa gelince de ‘meslek ayaklar altında’ deyip yüzü dahi kızarmayanlarda var. Acı olanı ise, bunlara pirim veren kent yöneticileri, oda, dernek, STK Başkanları var! Kent adına kafa yormaz. Memlekette ne sorun var bilmez. Buna rağmen kendini dünyanın merkezine koyar. Ne de olsa bu tipler büyük ve önemli bir gazetecidir! Yerelde ve genelde kim iktidarsa o da bir numaralı o partili olur. Acı olanı ise, bunu bile bile bunlara pirim veren bazı Belediye Başkanları da var!” Böyle bir ortamda 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü var mı yok mu siz karar verin.
Aynı isimler veya onların devamı ya da patronların egemen olduğu bir cemiyetle bunun olmayacağı ortadadır. Artık bu düzen değişmelidir. Önümüzde de güzel bir fırsat vardır. Kimse bunun önünde durmamalıdır. Yoksa ne saygınlıktan ne de itibardan söz edemeyiz; çünkü itibarımızı yerlere düşüren şuan mevcut yapıdaki kişilerdir.”
“YÜZLERCE GAZETECİ İŞSİZ KALABİLİR”
Kentin tek spor gazetesi Paskolik Gazetesi ortaklarından gazeteci Ali Şanlı ise, günümüzde yaşananların, OHAL rejiminin ve KHK’ların Türkiye’de gazetecilik yapmayı imkansız hale getirdiğini söyledi. Baskıların ve koşulların böyle devam etmesi halinde gazetelerin kapanacağını, yüzlerce gazetecinin işsiz kalma tehlikesi ile karşı karşıya kalacağını aktaran Şanlı, “Umarım gazeteler ve gazeteciler üzerindeki baskılar biter, gazeteciler özgürce yazıp çizebilirler” temennisinde bulundu.