SONER AYDIN/MEHMET NABİ BATUK
Mersin’de günlerdir süren sağanak yağışlar kenti tedirgin ederken, geçtiğimiz yıllarda yaşanılan manzaralar bir kez daha karşımızda çıktı. Bazı mahallelerde su taşkınları görülürken kent merkezinde korkulan olmadı. Ancak uzmanlar tehlikenin her an kapımızda olduğu uyarısında bulunarak, acilen kısa vade çözümlerin hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi. Mersin’de yaşanan su taşkınlarını gazetemize değerlendiren Mersin Üniversitesi Mimarlık Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Fikret Zorlu, derelerin üzerinin kapatılması nedeniyle taşkınların yaşandığını belirterek, risk altındaki bölgelerde acilen üzeri kapatılan derelerin açılarak yağmur suyu kanalları yapılması gerektiğini dile getirdi.
“SU TAŞKINLARINI DAHA SIK YAŞAYACAĞIZ”
Kürsel ısınmanın etkisi ile su taşkınlarının daha sık görüleceğini dile getiren Yrd. Doç. Dr. Zorlu, “Çünkü artık yağmurlar daha fazla yağıyor ya da kuraklık oluyor. Son yıllarda ya çok fazla yağmur yağıyor ya da hiç yağmıyor. Bazen sel bazen de kuraklık göreceğiz. Şuan karşılaştığımız ve her yıl karşılaşma ihtimalimiz olan şey su baskını. Bunun da sebebi, daha önce tarım alanı ya da yeşil alanlar yağmuru emiyordu, ememediği yağmur suyu ise dereden akıp gidiyordu. Şimdi bu tarım arazileri ve yeşil alanlar betonlaştığı için toprağın yağmuru çekme şansı yok. Bütün yağmur yüzey suyu haline geliyor onu da yağmur suyu drenajı ile denize vermek zorundasınız. Beton ve asfalt miktarı o kadar çok çoğaldı ki yağmurun yüzeyde biriken miktarı arttı. Geçmişte toprağa karışan yağmur suları şimdi kanalizasyona gidiyor. Kanalizasyona akan yağmur sularını göndermek için devasa kanalizasyon hatları yapmak lazım buna da belediyenin bütçesi yetmez. Bu kadar büyük kanalizasyon sistemleri kuramayacağına göre doğal derelerin açık kalması lazım. Mersin’de gözle görülen büyük dereler var Müftü Deresi, Deliçay, Mezitli Deresi gibi. Burada esas önemli olan küçük derelerimiz. Çiftliköy Deresi, 50. Yıl Deresi gibi dereler. Bu dereler görülmediği için sular kendisine bir kanal oluşturuyor. Eğer o derelerin üzeri kapatıldıysa ya da küçültüldüyse sular taşıyor. Ters basınç nedeniyle kanalizasyondan gelen sular daha fazla gidemeyince rögardan yukarı taşıyor. Bunu en fazla 1. Çevre Yolu, 2. Çevre Yolu ve Adnan Menderes Bulvarı üzerinde görüyoruz. Bizim en riskli bölgelerimiz buralar. Buralar denize paralel yollar ama yukarıdan denize dikey gelen sular geliyor. Bu bölgeler yukarıdan gelen sulara bariyer görevi görüyor. Bu nedenle her sene Adnan Menderes üzerinde bir göl görüyoruz” dedi.
“DERELERİN ÜZERİ SİNEK ÜRETİYOR DİYE KAPATILMIŞ”
Geçmişte betonlaşmanın yoğun olmaması nedeniyle toprağın suyu emdiğini dolayısıyla suyun az aktığı derelerin sinek üretmesi nedeniyle üzerlerinin kapatıldığı bilgisini veren Yrd. Doç. Dr. Zorlu, “Geçmişte bu kadar su akmıyordu ve betonlaşma olmadığı için de toprak bu suları emiyordu. Kışın su aktığında ise bu dereler sinek üretiyordu ve bu yüzden dereler kapatılmış. En büyük problem sinek üretmesi. Ama zamanla betonlaşma arttığı için dereden akan su miktarı çoğaldı. Dereler kapatıldığı için kanal yapılarak bu sular gönderilmeye çalışıldı. Kanallar suları gönderemeyince ters basınç nedeniyle sular yukarıda kalıyor. Bu kanalların içi ağaçlarla, çamurla tıkandığı zaman su yine gidemiyor ve taşma meydana geliyor” diye konuştu.
“EN RİSKLİ BÖLGE ADNAN MENDERES”
Mersin’de şuan en riskli bölgenin Adnan Menderes Bulvarı olduğunu kaydeden Yrd. Doç. Dr. Zorlu, riskin azaltması için Adnan Menderes Bulvarı üzerinde ufak kanallar açılması gerektiğini sözlerine ekledi. MESKİ’nin uzun vadede projeleri olduğunu ancak Mersin kısa vadede çözümlere ihtiyacı olduğunu sözlerine ekleyen Yrd. Doç. Dr. Zorlu, “Bunlar 10 yılı bulan büyük yatırımlar ama bize kısa vadede çözümler lazım. Kapalı kanalların bir an önce açılması gerekiyor. Bu derelere acil müdahale edilmesi gerekiyor. Adnan Menderes ve GMK Bulvarı üzerinde kanal genişletme yapılması gerekiyor çünkü burada dere yok ve bu bölge çukur. Çukur olduğu için su birikiyor. Burada acilen geniş yağmur kanallarının açılması gerekiyor. Başka türlü çözmemiz zor. Söylediklerimizin hayata geçirilmesi uzun yıllar alıyor. Bizim tespit ettiğimiz problemler ve sunduğumuz çözümler geçmiş 20 yılın problemleri. Şuan bir belediye ya da kurumun bu çözümleri hayata geçirmesi 10 yılı buluyor. Söylediklerimizi dikkate alıyorlar ama uygulamada yavaş davranıyorlar. Dere yatakları zamanında yeşil alan olarak bırakılması gerekirken, ilçe belediyesi orayı imara açarak konut alanı vermiş ve şuan da oraya ruhsat veriyor. Özellikle Yenişehir, Mezitli, Akdeniz ve Toroslar’da bunu görüyoruz. Toroslar’da Çavuşlu Deresi boyunca yapılan konut alanları en riskli bölgedir. Orada kanal kapatılmış ve imara açılmış. Bu bölgeye acilen müdahale edilmesi gerekiyor. O derenin bir an önce açılması gerekiyor. Mezitli’de Zeytinli Caddesi, Soli Center civarı risk altında. Yenişehir’de 34. Cadde risk altında çünkü buranın altı dere. Bu derenin acilen açılması gerekiyor. Fuar alanının karşısı ağaçlandırıldı ama buranın altı dere. Buranın da bir an önce açılması gerekiyor. Mezitli’de Sanayi Bölgesi yine risk altında. Forum AVM ve Pozcu Postanesi arası risk altında. Bu bölgede dere yok ama bu bölge bataklık ve çukurda olduğu için acilen kanal açılması gerekiyor” şeklinde konuştu.
“İMAR PLANLARI DEĞİŞTİRİLMELİ”
Kısa vadeli çözümlerin yanı sıra uzun vadeli çözümlerin de hayata geçirilmesi gerektiğini aktaran Yrd. Doç. Dr. Zorlu şunları söyledi: “Uzun vadede ise, imar planları bir an önce değiştirilmeli. Şuan belediye ruhsat vermek zorunda ama belediyenin imar planını değiştirip kişinin mülkiyetini dere yatağı dışında bir yere vermesi gerekiyor. Şuan inşaatlar sürüyor ve bu 1995’te yapılan planların eseri. Yani biz şuan 1995’te yapılan planların sıkıntısını çekiyoruz. Biz o dönem bunu söylediğimizde dikkate almıyorlardı ama sorunlar yaşanınca anladılar. O dönem planlar yapılırken dere yataklarının yeşil alan olarak bırakılması gerekiyordu. Bunu söylediğimizde ‘Su mu geliyor ki?’ diye cevap veriyorlardı. Bütün dereleri konut alanlarına açtılar. Şuan belediyelerin yapması gereken bu planları değiştirmek ama hak sahiplerine de başka bir konut alanı göstermesi gerekiyor. Bir de şuan dere yataklarına dolgu yapılıyor, hafriyat dökülüyor. Yönetmeliğe göre bu atıklar belediyenin gösterdiği yere dökülmeli ama maliyetli bir işi olduğu için dere yataklarına dökülüyor. Gece saatlerinde bu atıklar dökülüyor. Dolayısıyla dereler kendi kendine doluyor. Bunların denetlenmesi gerekiyor.”