Mehmet Nabi Batuk
Kültür Bakanlığı tarafından Yard. Doç. Dr. Hakan Öniz, başkanlığında 2015 yılında Mersin kıyılarında başlatılan arkeolojik su araştırmaları çalışmaları tüm hızıyla sürüyor. 2017 yılında yapılan çalışmalarda 19 antik gemi batığı bulan uzmanlar, kentteki deniz ulaşımının Demir Çağı’na kadar dayandığını düşünüyor. Çalışmalara, Tarihi, doğal ve Arkeolojik sit alanı olarak tescillenmesine rağmen 1 mil açıklarına kurulmaya başlanan balık çiftlikleri, yok edilmek istenen ve Dana Adası çevresinde yoğunlaşıldığı öğrenildi. Mersin kıyılarında buldukları antik gemi batıklarının sualtı fotoğraflarını Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Sanat Galerisi’nde sergileyen Yard. Doç. Dr. Hakan Öniz ve ekibi, daha sonra toplantı salonunda ‘Mersin Arkeolojik Sualtı Araştırmaları Dana Adası Kolokyumu başlığında bir panel gerçekleştirdi. Prof. Dr. Ahmet Denker, Prof. Dr. Ahmet Ünal, Prof. Dr. Mustafa Hamdi Sayar, Doç Dr. Sengül Aydıngün, Dr. Haldun Aydıngün’ün konuşmacı olduğu panele, MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut ve iş insanları katılırken, arkeolojik ve tarihi çalışmaların değerlendirmesi yapılarak tartışmaya açıldı.
“YAPILAŞMA OLMADIĞI İÇİN BU YAPILAR GÜNÜMÜZE KADAR GELDİ”
Dana Adası’nda çekilen gemilerin sabitlenmesi ne yarayan ve halatların gerdirildiği çekme babaları keşiflerini ünlü sualtı arkeologu David Blacken’a gösterdiğini anlatan Öniz, ünlü araştırmacının söz konusu çekme babalarını tanıyamadığını belirterek şunları söyledi: “Adanın üzerindeki bazı denizcilik yapıları bu konudaki uzmanların bilgisi dahilinde olmayan yapılar. Bu adada yaptığımız keşifler oldukça yeni ve Cumhuriyetimizin yaptığı doğru düzgün işlerden birisi de bu adanın korunmasıdır. Bu adanın üzerinde herhangi bir yapılaşma olmadığı için bu yapılar günümüze kadar geldi. Adanın üzerinde bazı tapınak ve dini yapılar vardır. Adanın batısında Demir Çağı ve Helenistik dönemde kullanılmış bir sur duvarı var. Demirlerin eritildiği çeşitli içlikler tespit ettik. Adada 168 adet sarnıç bulunuyor. 3 adet kapari alanı bulunuyor. Çekek yerlerinin arkasında değişik amaçlarla inşa edilmiş çeşitli yapılar var. Ayrıca adada her döneme ait çeşitli malzemeler tespit ettik” cümlelerini kullandı.
ADADA TERSANE KEŞFİNDE 276 GEMİ AYNI ANDA İNŞA EDİLEBİLİYOR
Panelin açılış konuşmasını yapan Yard. Doç. Dr. Hakan Öniz, Dana Adası’nın sahip olduğu arkeolojik değerlerin, geçmişi anlamada çok önemli olduğunu kaydetti. Yaptıkları çalışmalarda önlerinde cevaplanması gereken bir çok soru olduğunu kaydeden Yard. Doç Dr. Öniz, 2015 yılında adada gemi yapımı için inşa edilmiş yaklaşık 100 adet rampa bulduklarını kaydetti. 2016 yılında yaptıkları çalışmalarda 176 adet daha rampa bulduklarını kaydeden Öniz, “276 adet rampa demek aynı anda 276 adet geminin Dana Adası’nda üretilebileceği anlamına geliyor. Bahsettiğim rampalar bir kısmı suyun içerisindeki dolgu alanlarında, kalan kısımları ise ana kayanın kesilmesi ile inşa edilmiş. Bu rampalara 13 ila 38 metrelik gemiler yanaşa biliyor. Burada sandallar, her boyda gemilerin inşa edilebiliyor, bakım yapılabiliyor ve fırtınalardan korunabiliyor. Bu rampaların nasıl olduğunu ne amaçla kullanıldığını tartışıyoruz. Adanın etrafındaki 1500 metrelik alan ayrıca çoğu yan yana gelmiş çekek yerlerinden oluşuyor. Gemiler bir kısmı suyun içerisinde kalacak şekilde buralara oturtturuluyor ve sonra kızaklarla karaya çekiliyor. Bu yöntemle fırtınalarda gemiler devrilmiyor. Bu tarz emniyet önlemlerinin ayrıca 2500 yıl önce Manavgat Çayı’nda ve Sinop’un birçok yerinde bu sistemler kullanıldığını söylüyoruz” dedi.