|
|
“Çocuk evliliği, çocuk istismarıdır”
|
|
|
25 Şubat 2018 Pazar 15:51
Mersin’de bir araya gelen kadınlar, kadınların çocuk yaşta evlendirildiğini, erkek şiddetine ve cinayetlere maruz kaldıklarını söyledi. |
GİZEM EKİCİ
Mersin Kadın Platformu üyesi kadınlar 8 Mart öncesi cinsel istismara ve çocuk evliliklerine tepki gösterdi. Özgür Çocuk Parkı’nda bir araya gelen kadınlar adına açıklama yapan Eğitim-Sen Mersin Şube Kadın Sekreteri Elif Yaşar, müftülüklere resmi nikah kıyma yetkisini veren yasanın kabulü ile çocuk evliliklerin önünün açılacağından kaygı duyduklarını vurguladı.
“ÇOCUK EVLİLİKLERİNİN VE ZORLA EVLİLİKLERİN ÖNÜNÜN AÇILDI”
Son yıllarda çocuk evliliklerinin ve zorla evliliklerin önünün açıldığı ve boşanmanın zorlaştırıldığını dile getiren Yaşar, “Kadınların ikincilleştirilmesinde ve haklarını aramasının önündeki en büyük engellerde olan sözlü yasaların değiştirilmek yerine pekiştirildiğini görüyoruz. Biz kadınlar bir kez daha diyoruz ki, çocuk evliliği, çocuk istismarıdır ve zorla evlendirme anayasal suçtur. Son haftalarda bir yakıcı sorun daha Türkiye’deki kadınların ve cinsiyetçilikten bunalmış olanların gündemine düştü. Çocuk Tacizi, Çocuk istismarı. Bu eril zihniyet bir yandan çocukların erken yaşta evlendirilmelerinin yolunu açmaya çalışırken bir yandan da çocuk tacizlerine karşı acil önlem alınması için taleplerine karşı ‘idam cezası’nı gündeme getirdi. Bu da yetmedi, konu yine çocukların tacize karşı korunmasından saptı ve kadınların mücadeleleri sonucu evlilik içine mahkum kalmamak için Medeni Kanunda yapılmasını sağladıkları bir dizi değişikliğe geldi. ‘Zina’ olarak nitelendirilerek içi boşaltılan bu kavram, kadınların evlilik bahanesi ile öldürüldükleri, her geçen gün şiddete tekrar tekrar mahrum bırakıldıkları bu sistemde kadınlar için başka bir ihtimali tarifleyen bir talep. Bebeklere, çocuklara yönelik taciz, tecavüz ve istismarın had safhada olduğu şu dönemde, kadınların acil önlem alınması taleplerine karşılık, idamın ve kimyasal kastrasyonun (kimyasal hadım) tekrar gündeme getirilmesi cinsel suçların tedavi edilecek bir tıbbi hastalık olarak ele alınmasına aynı zamanda tıbbi tedavinin ceza yerine uygulanmasına yol açacaktır. Dolayısıyla da suç olan ve cezalandırılması gereken bir davranış hukukun alanından çıkarılarak bir sağlık sorununa dönüştürülecektir. Bu durum çocuklara karşı işlenecek suçların devam etmesi anlamına gelmektedir. Yine kadınların itirazları sonucu suç olmaktan çıkarılan birlikteliklerin evlilik içi ve dışı olarak tanımlanması kısıtlamasının yeniden suç kapsamına dahil edilmesi gündeme getirilmiş, eğer yasalaşırsa kadınların kazanımları açısından bir başka kayıp olacaktır. Biz biliyoruz ki getirilen yasa maddeleri, toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifinden bakamayan tüm yasa uygulayıcıları ve hukukçuların elinde özgürlük isteyenlerin aleyhinde kullanılabiliyor. İdam cezasının muhalifleri yok etmek için kullanılması ya da kadınlar için çıkarılan önleyici/koruyucu bazı yasaların kadınların aleyhinde kullanılması gibi” diye konuştu.
“KADIN BAKANLIĞI KURULSUN”
Kadınlar olarak taleplerinin olduğunu sözlerine ekleyen Yaşar, “Hali hazırda kadınların mücadelesi ile 2004 yılında yapılan Türk Ceza Kanununda yapılan değişiklikle ağırlaştırılan cinsel suçların indirimsiz uygulanmasını, yasa uygulayıcıların kadın ve çocuk düşmanı, taciz ve tecavüzcüyü koruyan yaklaşımları için destek mekanizmalarının kurulmasını ve Türkiye’nin başta kadına ve çocuklar hakkında imzaladığı tüm uluslar arası sözleşmelere uymasını istiyoruz. Kadınlarla ilgili yasaların kadınların iradeleri doğrultusunda çıkarılması, kadınların kıyafetlerine, cinselliğine dair sözlü saldırıların son bulmasını, kadınların durumunu iyileştiren, sadece onu anne ve aile içinde görmeyen bir Kadın Bakanlığı kurulmasını, şiddete karşı caydırıcı önlem alınması için Türkiye’nin de 2011 yılında imzaladığı İstanbul Sözleşmesi uygulamasını, çocuk tacizlerine karşı zaten var olan yasaları iyi hal indirimi olmaksızın uygulanmasını, ayırt etmeksizin 18 yaş altı herkesin çocuk sayılmasını ve Türkiye’nin imzalamış olduğu uluslararası sözleşmelere uymasını, başta müftülüklere evlendirme yetkisi veren, çocuk evlilikleri ve çocuk istismarın arttıracak, kadın düşmanı tüm yasal düzenlemelerin geri çekilmesini, 18 yaş altı tüm evliliklerin yasaklanması, çocukların ruhsal ve bedensel gelişim sürecini tamamladıktan sonra, evliliğe karar verebilecek duruma geldikten sonra kendi kararları ile evlenebilmeleri için yasal düzenlemelerin, eğitim ve sosyal hizmet çalışmalarının yapılması, kadınların mülkiyet ve diğer medeni haklarını hiçbir şekilde güvence altına almayan dini nikahın ancak ve ancak resmi nikah kıyıldıktan sonra yapılabilmesi koşulunun yeniden uygulanmaya başlanması (Bu madde Medeni Kanunun 143. Maddesinde bulunuyor ancak 2015’te Anayasa Mahkemesinin emsal bir kararı sebebiyle artık uygulanmıyor.), Diyanet İşleri Başkanlığının kadınlarla ilgili sosyal politika ve hizmetler kısmından elini çekmesi. Çünkü bu kurum kadınların küçük yaşta evlendirilmesini meşru gören, kadınların şiddete uğramalarını ‘aile içi olağan bir şey’ olarak ve boşanmayı ‘sorun’ olarak gören bir kurum, çocuk yaşta evliliklerin sadece nüfus müdürlükleri ile değil, eğitim ve sağlık kurumlarınca da tespit edilmesi ve bu konularda hızla ve caydırıcı önlem alınması. Bunun kadınların eğitim ve sağlık haklarından mahrum kalmayacakları şekilde yapılması, çocuk yaşta ve zorla evlilikler için caydırıcı cezaların yaslara eklenmesi ve bunların istikrarlı şekilde uygulanmasını istiyoruz” dedi.
|
|
HABER ARAMA |
|
|
|
BİK İLANLAR |
|
|
|
|
|
|
|
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye
ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2024 Tüm hakları
saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz,
kopyalanamaz, kullanılamaz.
URA
MEDYA
|
|
|
|
|