Haber Merkezi
Kamu ve belediyelerde çalışan taşeron işçilerin kadroya alınmasıyla ilgili başvuru sürecinin tamamlanmasının ardından bütün belediyelerde listeler asıldı. Açılanan listelere göre, Büyükşehir Belediyesi’nden 265, Akdeniz Belediyesi’nden 89, Mezitli Belediyesi’nden 76, Toroslar Belediyesi’nden 58, Gülnar Belediyesi’nden 36, Erdemli Belediyesi’nden 22, Tarsus Belediyesi’nden 21, Yenişehir Belediyesi’nden 13, Silifke Belediyesi’nden 11, Bozyazı Belediyesi’nden 4, Anamur Belediyesi’nden 2, Mut Belediyesi’nden 2 ve Çamlıyayla Belediyesi’nden 1 olmak üzere toplam 600 işçi çeşitli nedenlerden dolayı işinden oldu.
Belediyelerde yaşanan ihraçları gazetemize değerlendiren DİSK Genel-İş Şube Başkanı Kemal Göksoy, kadroya geçişlerde birçok taşeron işçinin elendiğini söyledi. Hükümet’in 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamesi (KHK) ile merkezi idarede kadroya ve yerel yönetimlerde belediye şirketlerine geçişte işçiler için güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması koşulunu getirildiğini bunun sonucunda yıllardır çalışan taşeron işçilerin işinden edildiğini söyledi.
“TAŞERON İŞÇİLER MEMUR YASASINA GÖRE KADRO ALINIYOR”
Belediyelerde kadroya geçirilecek işçilerin 657 Sayılı Memur Yasasına göre işe alınacağı dile getiren Göksoy, bunun bir handikap olacağını söyledi. Taşerondan kadroya geçiş sürecinin başında sendikaların muhatap alınması gerektiğini ancak alelacele bir yasa ile uygulamanın başladığını sözlerine ekleyen Göksoy, “İşin başında beri bir hukuksuzluk, adaletsizlik, karmaşa var. Taşerondan kadroya geçiş sürecinin başında konuşulması gereken, muhatap alınması gereken sendikalardı fakat Cumhurbaşkanı’nın ‘bunu en kısa sürede çözün’ demesinin üzerine adeta bir yarış başladı, bakanlıklar çalışma başlattı. Alelacele günü belirlediler, mecliste bile tartışmadılar. Bu yasa 1 milyon 50 bin insanın geleceğini ilgilendiren bir durum. Bu işçilerin aileleri ile birlikte değerlendirdiğimizde 6 milyon insanı ilgilendiren bir uygulama. 6 milyon insanın kaderinin belirleneceği bir durumda alelacele iş yapmak ciddi sorunlar doğuruyor. Bu sorunların en başında belediyelerde kadroya geçirecekleri işçileri 657 sayılı memur yasasına göre işe almaları ayrı bir handikaptır. 657 sayılı yasa ile işe alacağın insanın kriterleri bellidir, ona imza yetkisi vereceksin, devletin herhangi bir kurumunu teslim edip sorumluluk yükleyeceksin. Tenekesi, süpürgesi, faraşı olan insana hangi zihniyetle yetki vereceksin. Kaldırım işçisini, gece bekçisini, ağaç budayan, parkı sulayan işçiyi hangi zihniyetle 657 sayılı yasa ile işe alıyorsun. Kaldı ki o yasa ile işe aldığın kişiye o hakları da vermiyorsun. Böylesi çelişkili karmaşık bir durum var ortada” diye konuştu.
“TAŞERON İŞÇİLER GEÇMİŞTE ALDIKLARI CEZALAR NEDENİYLE İŞİNDEN OLACAK”
696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kadroya alınacak taşeron işçilerin güvenlik soruşturmasına tabi tutulacağını dile getiren Göksoy, “İşçilerin geçmişine, geçmişte yaptıklarına bakıyorsun. 657 sayılı yasaya tabi olduğu için 1 yıl hüküm giymiş olanlar bu haklardan yararlanamaz diyorsun. Hangi suçtan olursa olsun, adli suçtan da olsa, siyasi suçtan da olsa bir yıl ceza almışsa işinden gücünden olacak. Türkiye’de yukarıdan aşağıya kadar Cumhurbaşkanı da dahil ceza almayan yok. Bir şekilde nemalanmış, ceza almış. Mesele ceza aldıktan sonra bedelini ödemiş, toplum bir parçası olmuş, işe girmiş, aile kurmuş ve 15-16 yıldır çalışıyor. Hayatını ona göre şekillendirmiş. Yeri belli, adresi belli, çalıştığı kurum belli. Böylesi bir durumda, topluma kazandırılmış kişileri güvenlik soruşturması ile geçmişteki suçundan dolayı işten atınca ne olacak. Bu insanlar ne yapacak, nereye gidecek? Tekrardan işsiz bırakıp sokağa attığı zaman hayatını nasıl devam ettirecek. Aşı yok, işi yok, ekmeği yok başının çaresine nasıl bakacak. Öte yandan Kanun Hükmünde Kararname nedeniyle başka yerde işe de giremiyorlar. Resmen insanları açlıkla terbiye etmeye çalışıyorlar, gidin ne haliniz varsa görün diyorlar. Ondan sonra da niye hırsızlık var, neden uyuşturucu satılıyor, neden gasp arttı diye soruluyor. Kendi elinizle yaratıyorsunuz. Toplumun bir parçası olmuş insanları 15-20 yıllık geçmişine bakarak işten atıyorsun. Adam cezasını çekmiş, bedelini ödemiş gelip bir şekilde hayata tutunmuş. Yasalara göre de iş yerlerinde bu insanları çalıştırmak, topluma kazandırmak zorundasın. Yani bir taraftan yasa çıkartıyorsun diğer taraftan işten atıyorsun. Bunlar alt yapısı oluşturulmadan çıkartılan yasaların doğurduğu sorunlar. Bu doğru bir uygulama değil” dedi.
“TAŞERON İŞÇİLER TEDİRGİN”
Kadro umudu olan taşeron işçilerin tedirginlik yaşadığını vurgulayan Gökyos şunları söyledi: “Zaten herhangi bir yüz kızartıcı suça bulaşmış olanları işte tutmazlar, çıkartırlar. Ama şu anda 20 yıldır çalışıyorsa bırakın 20 yılı 1 yıldır bile çalışıyorsa ve herhangi bir örgütle bağı yoksa yüz kızartıcı suç işlememişse neden çıkartıyorsun. İnsanları tekrar suça teşvik ediyorsunuz. İşçiler kadro sözü verilerek umutlandırılırken diğer taraftan bu uygulama ile ciddi bir umutsuzluğa sürüklendi. Şimdi herkes tedirgin. Akrabasında ceza almış biri olsa bile tedirgin oluyor. İşçiler arasında ciddi bir kaygı oluştu. Keşke vermeselerdi kadro falan, böyle kadro istemiyoruz. Bu şekilde kadro vereceksiniz alın kadronuzu başınıza çalın. Bizim istediğimiz kadro; koşulsuz, şartsız bütün taşeron işçiler kadro. Bunun da yolu iki cümleden geçiyor, kamu da çalışan bütün işçiler çalıştıkları iş yerlerinin asli işçileridir. Bu kadar basit. Zaten sıkıntısı olanı alıp götürüyorlar, bize sormuyorlar. İnsanları elemenin, toplum dışına itmenin bir anlamı yok. Eğer bir çözüm, esneme getirmezlerse bunun sonu, insanları tekrar suça teşvik etmektir, kaostur, gerginliktir. Devletin işi, devleti yönetenlerin işi bu insanları topluma kazandırmaktır. Bunun adı siyasi ideallerdir.”