Çocuk istismarı ile mücadele için görüşmeleri süren yasa değişikliği çalışmalarını değerlendiren SES Mersin Şube Başkanı Özge Göncü, “Hazırlanan tasarı, hem istismarı önlemekten uzaktır hem de istismarı derinleştirecek ve yeni sorun alanları oluşturacak bir düzenlemedir” dedi.
Mehmet Nabi Batuk
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Mersin Şubesi, düzenlediği basın toplantısında 9 Nisan 2018 tarihinde TBMM’ye sunulan çocukların cinsel istismarı suçuna ilişkin değişiklikler öngören “Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nı değerlendirdi. 17 Nisan tarihinde Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu’nda görüşülerek onaylanan ve esas komisyonda görüşülmek üzere Adalet Komisyonu’na gönderilen söz konusu kanun tasarısının sorunlara çare olamayacağını ifade eden SES Mersin Şube Eşbaşkanı Özge Göncü, “Sendikamız, çocuklarla ilgili çalışan hak örgütleri ve tüm kamuoyu istismarın önlenmesi için önleyici politikalar oluşturulmasını ve bunun için acil ve etkili adımlar atılmasını talep ederken, Meclise sunulan kanun tasarısı ile istismarı önlemekten fersah fersah uzak bir kanun taslağı ile karşı karşıya kalmış durumdayız. Hazırlanan tasarı, hem istismarı önlemekten uzaktır hem de istismarı derinleştirecek ve yeni sorun alanları oluşturacak bir düzenlemedir” dedi.
“İSTİSMAR CEZALARIN ARTIRILMASI İLE ÖNLENEMEZ”
Hazırlanan yasa tasarısının istismarla ilgili cezalara odaklanan ve sorunun çözümünü cezalarda arayan bir mantıkla hazırlandığını ifade eden Göncü, bu durumun birçok sakıncası olduğunu ifade ederek “Oysa istismar cezaların artırılması ile önlenemez. Devletin öncelikli görevi, istismarın oluştuğu şartları ortadan kaldırmak, koruyucu ve önleyici hizmetleri kurumsallaştırmaktır. Oysa kanun taslağında istismarın önlenmesine ilişkin bir perspektif ve önlemeyi içeren düzenlemeler yoktur. Tasarıda ceza indirimi uygulaması aynen durmakta, zaman aşımı kaldırılmamaktadır. Taslağı hazırlayanlar, çözümün cezaların artmasında olduğunu savunmakta ve tasarı ile istismarda cezaların artırıldığını iddia etmektedir. Ancak, istismar vakalarında ceza konusunda en çok karşılaşılan sorunlardan biri ceza indirimi uygulamasıdır; oysa tasarıda ceza indirimi uygulamasını değiştirecek bir düzenleme yoktur. Sadece indirime gerekçe yazma zorunluluğu getirilmektedir. Yargılama sisteminizde nasıl gerekçeler yazıldığı ise malumumuzdur. Yine adalet sistemindeki eksiklikler nedeniyle istismar vakalarında karşılaşılan önemli engellerden biri de zamanaşımına uğramadır; çocuklara yönelik istismarda zamanaşımı kaldırılmamıştır” diye konuştu.
KİMYASAL HADIM SORUNU BİREYSELLEŞTİRİR
Yasa tasarısındaki Kimyasal Hadım cezasını da değerlendiren Göncü, konuyla ilgili olarak şöyle konuştu: “Tasarı hazırlıkları başladığından itibaren kimyasal kastrasyon, kamuoyunda yaygın kullanıldığı şekliyle hadım bir çözüm yöntemi gibi önerilmektedir ve tasarıda da bu düzenlemeye yer verilmiştir; basit cinsel saldırı ile cinsel taciz dışındaki cinsel suçlarda cinsel isteğin ilaçla baskılanmasına yönelik tıbbı müdahalede bulunulması düzenlenmektedir. Bu düzenleme sorunu bireyselleştirmek, sorunun sebeplerini bireylere indirgemek demektir; bu ise istismar sorunun toplumsal boyutunu ve devletin istismarın önlenmesi sorumluluğunun üstünün örtülmesi anlamına gelmektedir. Bir yandan da yine istismar olduktan sonrasına yönelik bir cezadır ve öncesinde önlemeye dair bir yaklaşım niyeti olmadığını göstermektedir.”
“ÇOCUKLARA YÖNELMESİNİN NEDENİ DAHA KOLAY KURBAN OLDUKLARI DÜŞÜNCESİDİR”
Yasa taslağında yer alan Çocuğa yönelik cinsel suçların pedofili olarak tanımlanması, bu suçu işleyenlerin hasta kabul edilmesi ve tedavi edilmeye çalışılması hükümlerinin yanlış bir yaklaşım olduğunu belirten Göncü, “Oysa bilinmektedir ki çocuk istismarcılarının tamamına yakınının herhangi bir psikiyatrik bozukluğu bulunmamaktadır. Ve kimi zaman çocuğa yönelik cinsel saldırıların saldırganın cinsel dürtüleriyle ilgisi yoktur, çocuklara yönelmesinin nedeni daha kolay kurban oldukları düşüncesidir. İstismarcının cinsel isteğini baskılayacak ilaçlar kullanılması bu açıdan da uygun olmadığı gibi ayrıca kişinin ilaç alımını bırakması durumunda istenen etki tamamen ortadan kalkacaktır” dedi.
“BÜTÜNLÜKLÜ BİR ÇOCUK KORUMA SİSTEMİ KURULMALI”
Çocuğun iyileşme süreci için de çocuk ve yakınları için ücretsiz, ulaşılabilir, nitelikli, anadilde, çocuk istismarı alanında yetkin psikolojik/psikiyatrik sağlık hizmetleri oluşturulması gerektiğini ileten Göncü sözlerini şu cümlelerle noktaladı: “Çocuk istismarı ile mücadele ve istismarın önlenmesi; istismarı meşrulaştıran her türlü uygulama ve söyleme son verilmesi, istismarın ortaya çıkmasına zemin hazırlayan tüm koşulların kaldırılması ve çocukların güvenle yaşamalarının sağlanması; her alanda çocuğun üstün yararının odak alınması; çocukların yaşama-gelişme, eğitim, sağlık, korunma ve katılım haklarının öncelik olarak belirlenmesi; çocuk odaklı, hak temelli bütünlüklü bir çocuk koruma sistemi kurulması; çocuklarla çalışanlar başta olmak üzere ailelerin ve tüm toplumun da çocuk hakları ve istismar konusunda bu yaklaşımla sürekli bilgilendirildiği bir sistem oluşturulmasıyla mümkün olabilir.”