KIYMET GÖKÇE
Mersin’de çocuk işçiliği Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNİCEF) ve Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) tarafından düzenlenen Çocuk İşçiliği Programı ile masaya yatırıldı. Bir otelin konferans salonunda gerçekleştirilen programa Mersin Esnaf ve Sanatkarlar Odalar Birliği (ESOB) Başkanı Talat Dinçer, Mersin Vali Yardımcısı Mustafa Adsız, İl Milli Eğitim Müdürü Adem Koca, UNİCEF yetkilileri ve çok sayıda iş insanı katıldı. Programda çocuklarımızın zihinsel, bedensel, ruhsal ve sosyal gelişimlerini etkileyen çocuk işçiliği konusunda duyarlılığın arttırılması için neler yapılacağı ve hangi adımların atılacağı konuşuldu.
“EN BÜYÜK İŞ ESNAF VE SANATKARLARA DÜŞÜYOR”
Programın açılış konuşmasını gerçekleştiren TESK Çocuk Hakları ve İlişkileri Program Koordinatörü Elif Güliz Bayram, program kapsamında çocuk işçiliğinin azaltılması için adımlar atılması, çalışan çocuklara ve ailelerine destek sağlamak olduğunu belirtti. Çocuk işçiliğinde esnaf ve sanatkarların çok kritik bir öneme sahip olduğunu vurgulayan Bayram, “Burada iki ana hedefimiz var. Birincisi çocuk işçiliğinin yaygın olduğu 10 ilde TESK ve TESK’in alt birliklerinin, iş yeri denetleme gruplarının kapasitesini arttırmak. İkinci olarak da farkındalık çalışmalarını arttırarak hem yerel hem ulusal kamuoyunun farkındalığını arttırmaya yönelik adımlar atmak. 10 ilde yürütüyoruz çalışmalarımızı, Ankara merkez il. Mersin, Manisa, İzmir, Adana, Gaziantep, Şanlıurfa, Hatay, Malatya ve Ordu’da çalışmalar yürüteceğiz. Bugün burada temel eğitim programı vereceğiz. Medya ile kamuoyuna ulaşmaya çalışıyoruz. Mersin’de iki kişi bu konuda eğitim aldı ve gerektiği anda danışmanlık hizmeti verebilecek” dedi.
“YOKSULLUK AZALTILMAZSA ÇOCUK İŞÇİLİĞİ İLE MÜCADELE EDEMEYİZ”
Mersin ESOB Başkanı Talat Dinçer ise konuşmasında yoksulluğun çocuk işçiliğinin artmasında ana neden olduğunu vurguladı. Çocuk işçiliğinin dünyada ve ülkedeki en büyük sorunlarından biri olduğunun altını çizen Dinçer, “Eğer dünyada 128 milyon çocuk çalışıyorsa ciddi bir sorun var demektir. Türkiye’de 1 milyon çocuk işçi var. Bunun yüzde 50’si tarım sektöründe, diğerleri sanayi ve hizmet sektöründe çalışıyor. Çocuk işçiliğinin temeli yoksulluktur. Şuan burada oturan konuklarımız, oda başkanlarımız geçmişte çocukken çalışıyordu. Ailenin gelişmişlik düzeyi ile doğru orantılı. Eğer aile yoksulsa mecbur çalışacaksınız. Dolayısıyla biz TESK ve Mersin Esnaf ve Sanatkarlar Odalar Birliği olarak buna dikkat çekmeye çalışıyoruz. Ama bu bir gerçeğimiz, çocuk işçiliği hatırı sayılır rakamların üzerinde. Dünyada iki defa Çocuk İşçiliği Yılı ilan edildi. Yeterince önlem alınmadığı için iki defa ilan edilmek zorunda kalındı. Geçmişte de sokakta çalışan çocukların okula gönderilmesi, ailelerinin desteklenmesi için çalışmalar yaptık. Yoksul mahallelere gittik ve ailelerden sadece çocuklarını okula göndermelerini istedik. Program boyunca aileleri destekledik. Çünkü o çocuk sokakta sakız, mendil satıyordu. O çocuğun okula gidebilmesi için ailenin ekonomik düzeyinin yüksek olması lazım. Temel sorun burada başlıyor. Bu sorunu çözmezsek çocuk işçiliğini çözmemiz mümkün değil. Olaya gerçekçi bakmamız lazım. Küçücük çocukları ağır kimyasal ortamlarda çalıştırmamamız, geleceğini karartmamamız lazım” diye konuştu.
“EĞİTİM SİSTEMİNİN DEĞİŞMESİ LAZIM”
Eğitim sistemindeki eksikliğe değinen ve mevcut sistemi eleştiren Dinçer, çöken çıraklık sisteminin yeniden hayata geçirilmesini istedi. Son yıllarda sayısı hızla artan üniversitelerle birlikte mezun sayısının dolayısıyla işsiz üniversiteli sayısının da arttığını dile getiren Dinçer şöyle konuştu: “Bugün ülkede çok sayıda üniversite var ve hala kurulmaya devam ediyor. Mezun olan gençlerin birçoğu evde, işsiz. İş yok. Durum böyle olunca herkes düz liselere, düz üniversitelere ağırlık verdi. Ama biz sanatkar yetiştiremiyoruz. Çırak bulamıyoruz. Girişim olması lazım ki iş yelerimiz çıksın ve bu iş yerlerinde istihdam sağlansın. Gençleri mesleki eğitimle yetiştirerek yanımızda çalıştıralım. Sistemi kökten çözmek lazım. Yani şuan ki mevcut sistemle çocuk işçiliğinin üstesinden gelmek çok zor. Geleceğimiz çocukların elinde ancak sokaklara baktığımızda okuma imkanı bulamayan, yoksul ailelerinin çocukları okula gitmeleri gereken yerde iş yerlerinde, tezgah arkalarında ve yada tarım sektöründe sepetin altında çalışıyor. Dolayısıyla çocuk işçiliğini önlemeye yönelik ülke olarak çok ciddi adımlar atılması gerekiyor. Bunun en önemlisi de ekonomik düzeyini yükseltmek.
Mersin çok sayıda göç alıyor. Göçle gelen ailelerin çocuk sayılarını görüyorsunuz. Okula gönderemiyor, veriyorlar elinde bir tabla akşama kadar peçete, sakız satıyor. Bu bizim gerçeğimiz. Bu gerçeğin üstesinden gelebilmek adına özellikle çıraklık sistemimizin güçlendirilmesi gerekiyor. Eski sistemimizde çocuklarımız çıraklık eğitimi almasa bile bize geliyorlardı, biz onları çıraklık eğitim sisteminin içerisine koyuyorduk. Çocuk hafta da bir-iki gün okula gidip teorik eğitimini alıyordu. Mesleğini en iyi şekilde öğreniyor. Yarınlarda karşımıza yetişmiş bir usta olarak çıkıyor. Şimdi 8 yıllık temel eğitim sistemi geldi, çıraklık sistemi çöktü. Yaş ilerlediği için çırak olarak alma şansımız yok. 4+4+4 eğitim sistemi geldi çıraklık sistemi bu sistemin içerisinde yer bulamadı. Halbuki biz en azından birinci 4’ten sonra çocukların çıraklık sistemi ile yani meslekle buluşmasını istiyoruz. Bir taraftan eğitimini alsın bir taraftan da meslek öğrensin. Bunu istiyoruz. Çıraklık eğitim sistemini geliştirmemiz gerekiyor. Sokakta çalışmak zorunda kalan çocukları bu sistemin içine çektiğimizde en azından her nafakasını çıkartacaklar hem de eğitimden geri kalmamış olacaklar.”