Mehmet Nabi Batuk
Ruhsat işlemlerinde yaşanan sıkıntılar, kaçak inşaat ve son olarak sahil bandını kapatan duvar ile gelen Mersin Marina’dan kötü kokular gelmeye devam ediyor. TMMOB Mimarlar Odası Üst Kurul Delegesi Abdullah Yılmaz, son günlerde 737 metrekare kaçak inşaat iddiaları ile gündeme gelen Mersin Yat Limanı’na ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Ulaştırma Bakanlığı tarafından yap – işlet – devret modeli ile özel sektör tarafından yaptırılan Marina’nın projedeki amacının dışına çıktığını ve günümüzde bir AVM olarak kullanıldığını ifade eden Yılmaz, projenin finans hesaplamalarının yeniden güncellenmesi gerektiğini söyledi. İlgili firmanın bir AVM’ye göre devlete çok cüzzi bir kira ödediğini kaydeden Yılmaz, projenin finans bölümlerinin kullanım şekline yeniden düzenlenmesi gerektiğini ifade ederek, “Ben şahsi fikrim son yaşananlarla birlikte bu konuda bir taraf olmak için artık yetkiliysek biz bu askı sürecini yeni öğrendik diyerek davamızı açabiliriz. Çünkü buna kamuoyu olarak yasal haklarımız ve yetkimiz var. Çünkü planı Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nde askıya çıkardılar ama hiç kimsenin bundan haberi olmadı” .
“İSMİ YAT LİMANI OLAN MARİNA, BİR ALIŞVERİŞ MERKEZİ GİBİ KULLANILIYOR”
Ruhsat işlemlerinin 2008 yılında tamamlandığını; söz konusu imar planlarının da 23 Kasım 2014 tarihinde 1468 numaralı sayı ile Bayındırlık ve İskân Bakanlığı tarafından onaylandığını anımsatan Yılmaz, Ruhsat verme işlemlerinde ilginç gelişmelerin yaşandığını söyledi. Yılmaz “İnşaat sürerken ruhsat verme yetkisi önce Yenişehir Belediyesi’ne gidildiği için bu ruhsatı çıkmadı. Çünkü alınan ruhsat ile yapılan inşaat çalışmaları birbiriyle uyumlu olmadığı ortaya çıktı. Yani yönetmelik gereği 4 buçuk metre asma kat yapılıyorsa buraların yüksekliği 7 buçuk metre olması gerekirdi. Buradaki inşaat çalışmaları 500 yat kapasiteli olduğu için toplam emsal alanın yüzde 5’ini geçemezdi. Bunun dışında yüzde 5’lik emsal alanın gelen teknelere fonksiyon vermesi için servis alanı, kafeterya, lokanta, hırdavat dükkanı, yatçılar için gerekli alışveriş alanları olmak üzere toplam alanın yüzde 3’ünü geçemezdi. O dönemde Yenişehir’de çok ciddi tatışmalar yaşandı, çok ciddi olaylar gündeme geldi. En sonunda Yenişehir Belediye Başkanı ben bu ruhsatı iptal ediyor ve vermiyorum açıklaması yaptı. Bu ruhsat Yenişehir Belediyesi’nin tutumuna rağmen o tarihten sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından bizzat verildi. Burada verilen ruhsatta inşaatların projeye uygun olarak yapıldığına dair bir onay verilmiş oldu. O dönemde ismi yat limanı olan marina, bir alışveriş merkezi gibi kullanıma açıldı” dedi.
“8 BÜROKRAT ANKARA’DA AĞIR CEZA MAHKEMESİNDE YARGILANIYOR”
Marina faaliyete geçtikten sonra söz konusu projenin n Kıyı Kenar Çizgisi Kanunu’na aykırı olarak hazırlandığı gerekçesiyle hakkında bir dava açıldığını hatırlatan Yılmaz, “Açılan dava sonucunda savcılık bu işi mahkemeye havale etti. Buraya ruhsat veren Ulaştırma Bakanlığı’ndaki 8 bürokrat Ankara’da ağır ceza mahkemesinde yargılanıyorlardı. Yargılanma süreci bugün ne aşamada bunu bilmiyoruz. Proje eklerine uygun olmayan, yasal olmayan bir yere görevlerini kötüye kullanarak verdikleri ruhsat nedeniyle ağır cezada yargılanıyorlar. Şimdi böyle bir süreçten sonra bir takım yatırımcı lehine olan kararlar hatta uygulamalar yapıldı. Projede burası bir yat limanı olarak gözüküyor yani burası bir ticari alan değildir. Burada bir AVM alanı kesinlikle söz konusu değildir. Bunun kente getireceği yük, otopark alanı, sirkülasyon ticari açıdan da hesaplanmamış ve projede bir yat limanı olarak hesaplanmış” diye konuştu.
“HERHANGİ BİR ŞEKİLDE KİMSENİN SESİ ÇIKMIYOR”
Mersin Yat Limanı Projesinde yapılan yeni inşaat çalışmalarının Kıyı Kenar Kanunu’na aykırı olarak yapıldığını öne süren Yılmaz, “Siz orada demontable ve betonarme bir çalışma yapamazsınız. Sökülüp takılabilen, her zaman yerinden sökülüp başka bir yere götürülebilecek prefabrik sistemleri kullanmak zorundasınız. Ancak orada yapılan tüm inşaat çalışmaları betonarmedir. 8 bürokratın ağır ceza mahkemesinde yargılanmasının en büyük nedenlerinden biriside budur. Bu aykırılığı buraya gelen tüm valiler tüm belediye başkanları gördü. Bunu ben defalarca ilgili kurumlara yazdım. Hepsini duyarlılığa çağırdık ama şuana kadar herhangi bir şekilde kimsenin sesi çıkmıyor. Örneğin orada Berlin duvarı gibi bir şey yapılıyor buna kimsenin sesi çıkmıyor” şeklinde konuştu.
“PLANIN ASKIYA ÇIKARILDIĞINA DAİR KİMSENİN HABERİ YOK”
Kıyı Kenar Kanunu ve Yat Limanları Yönetmeliklerinde 2013 yılında yapılan bir değişikliği hatırlatan Yılmaz, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nde Marina ile ilgili yapılan işlemlerin kent kamuoyundan gizlenmeye çalışıldığını öne sürdü. Yat limanlarına yat kapasitesine göre konaklama tesisi yapılması için yeni bir olanak tanındığını aktaran Yılmaz şunları söyledi: “Bu arkadaşlarımız bu konaklama tesisi değişikliğinden yararlanmak için Mersin’deki bir şehir plancısına değil Ankara’da sürekli olarak bu tarz işleri yapan şehir plancısına bir revizyon imar planı yaptırdılar. Ama maalesef plan notlarının içerisine emsal 120 olacak diye bir madde kondu. Bu plan 30 gün askıda kalmış. Ancak planın askıya çıkarıldığına dair kimsenin haberi yok. Hadi bizim haberimiz yok ama Büyükşehir Belediyesi’nin haberinin olması ve onlardan görüş almaları ve bir ÇED raporu almaları lazım. Çünkü bu bölge çevre etkinliklerine tabi bir alandır. ÇED raporu almadan bu işi yapamazlar. Bu yüzden bu planı herkese sormaları lazım. Halkın bu konuda bilinçlenmesi lazım. Bu plan 30 gün boyunca askıda kalmış ve her ne hikmetse itiraz olmadan plan uygun bir hale gelmiş.”
“BİR AVMYE GÖRE DEVLETE ÇOK CÜZZİ BİR KİRA ÖDÜYORLAR”
Büyük bir AVM halini alan Mersin Yat Limanı’nın son yapılan inşaatlarla birlikte alanın kapasitesine göre büyük bir fonksiyon yüklemesi olduğunu belirten Yılmaz, bu durumun sakıncalarından bahsederek şöyle konuştu: “Marina’da Hilton olayına benziyor. O dönemde biliyorsunuz sahilden dümdüz giden yol Hilton oteline yer açmak için özel bir kavis yaptırılmıştı. Bir dönemin belediye başkanı bunu yaptırmıştı, bundan sonra gelen belediye başkanı da oradaki sirkülasyona göre o bölgenin yanlış olduğunu ileri sürmüştü. Sonra bölge boydan boya kazılmış 6 ay boyunca hiç kimse oraya girememişti. Günümüzde bu yolu eğer kullanıyorsanız cumartesi ya da Pazar günleri oradan geçmek için en az 15 dakika beklemek zorundasınız. Daracık bir giriş oraya yüklenen yüzlerce araç, bu araçları düzenli hale getirmeye çalışan güvenlik görevlileri derken orada çok ciddi bir kent suçu işleniyor. Geçmişimizdeki bu yapılanların üzerinden ben marinadaki sorumlulara söylüyorum eğer şartlar yerinde incelenirse eğer burayı AVM olarak düzenlemeye devam ederseniz projenin yeniden yapılandırılması gerekir. Çünkü burası yap işlet devret modeli ile bir AVM’ye göre senelik cüzzi kira bedelleri ile verilmiş bir yer oluyor. Buranın yeniden AVM olarak hesaplanıp yeniden fiyatı belirlensin. Burası 8 bin lira olmasında 800 bin lira olsun.