Üniversitelerde kadın hakkı ve taleplerine verdikleri mücadele ile tanınnan Kampüs Cadıları ilk mezunlarını verdi. Mezun olduktan sonra mücadelelerine devam etmek isteyen Kampüs Cadıları, Mersin Mor Dayanışma çatısı altında çalışmalarını ara vermeden sürdürecek.
Mehmet Nabi Batuk
Türkiye’nin birçok üniversitesinde kadın haklarına yönelik çalışmaları ile bilinen Kampüs Cadıları’nın 2016 yılında Mersin’de gerçekleştirdiği yaz kampında kamuoyuna kuruluşunu deklare eden Mor Dayanışma örgütlenme çalışmalarını tüm hızıyla sürdürüyor. İstanbul, İzmir Antalya, Adana, Hatay’ın ardından Mersin Mor Dayanışma’da kuruluş çalışmalarını tamamlayarak örgütlenme çalışmalarına yöneldi. Kent merkezlerinde, mahallelerde bazı kültürel, sosyal ve psikolojik çalışmalarını sürdüren Mersin Mor Dayanışma’nın geldiği son noktayı gazetemize anlatan Mersin Mor Dayanışma Üyesi Şilan Sürmeli, kapılarının tüm kadınlara açık olduğunu aktardı. Sürmeli, günümüzün siyasal koşullarında kadın kazanımlarının artması için tüm kadınların bir araya geleceği mekanizmalara ihtiyacı olduğunu kaydetti.
“ÜNİVERSİTE BİTTİ AMA KADIN MÜCADELESİ BİTMİYOR”
Mersin Mor Dayanışma’nın Kampüs Cadıları ile birlikte üniversitelerde kadın çalışmaları yürüten kadınların girişimi ile kurulduğunu söyleyen Sürmeli, kuruluş sürecini şu cümlelerle anlattı: “Biz uzun zamandır kadın hakları konusunda çalışmalar yapan ve kadın mücadelesinin bir yerinde konumlanmaya uğraşan bir grup kadınız. Özellikle üniversitelerde genç kadınlar üzerinde bir mücadele ördüğümüz zaman dilimi içerisinde iyi işler yaptığımızı düşünüyorduk. Bugün üniversite hayatımız bitti ama kadın mücadelesi dediğimiz süreç bitmiyor. Çünkü hala sokakta, evde işyerlerinde birçok kadın mobinge, tacize, tecavüze, şiddete uğruyor. Biz üniversiteden mezun olduktan sonra bu kadınlarla yani evde olan, sokakta ve işyerlerinde olan kadınlarla nasıl bir araya gelebiliriz, nasıl kampüs cadıları ile olan deneyimimizi başka bir zeminde sürdürebiliriz diye kendi iç tartışmalarımızı yürütmeye başlattık. 2016 yılında kampüs cadıları olarak gerçekleştirdiğimiz yaz kampında bir kuruluş bildirgesi ile kendimizi kamuoyuna deklare ettik. Şuanda İstanbul, Ankara, İzmir, Adana ve Antakya’da bu çalışmalarımızda güzel bir şekilde devam ediyor.”
“SOSYALİST FEMİNİST BİR ZEMİNDE CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİNİ ORTADAN KALDIRMAK İSTİYORUZ”
Mor Dayanışma’nın kuruluş bildirgesinden bahseden Sürmeli , “Bildirgemizde aslında kadınların genel geçer talepleri var. Çünkü biz hala 5 bin yıllık bir erkek egemen dünya içinde yaşıyoruz. Bu dünyada biz kadınların konumu beraberinde geniş bir tartışma zemini de bize sunuyor. Bu yüzden Feminist mücadeleyi buna öncülük eden bir mücadele biçimi olarak görüyoruz. O yüzden kendimizi tariflerken Sosyalist Feminist çizgisindeki bir kadın hattı olarak belirledik. Çünkü buradaki en önemli cephe en başta cinsiyet eşitsizliğine karşı bir mücadele vermektir. Sonuçta aslında Feminizm dediğimiz şey aslında bu eşitsizliğini ortadan kaldırmaktır. Bu nokta ile aslında hem kadınları hem de LGBTİ bireyleri özgürleştiren bir yapıyı kurmak istiyoruz. Bu yüzden ana hattımızın ilk ilkesi sosyalist feminist bir zeminde cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldırmak” dedi.
“KADINLARIN TALEPLERİNİ VE BEKLENTİLERİNİ ARTTIRMAK İSTİYORUZ”
Toplumdaki cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldırmak için kamu alanlarında kangren hale getirilmiş eksiklikler olduğunu kaydeden Sürmeli, Mersin Mor Dayanışma’nın da bu sıkıntıların çözülmesi için gayret göstereceğini söyledi. Sürmeli, “Örneğin Türkiye’de her gün ortalama 3 kadın erkek şiddetine kurban ediliyor. Aslında İstanbul Sözleşmesi’ni imzalamış olan bir Türkiye’de bu gibi olaylar, bize başka alt sorunların olduğunu gösteriyor. Bizim en büyük çalışma alanımız işte bu alt zeminleri ortaya çıkarmaktır. Türkiye’de ataerkil sistem kendini nasıl var ediyor ve kadınlar üzerindeki tahakkümünü nasıl arttırıyorsa öncelikle buraları açığa çıkartmak öncelikli hedefimiz. Kadınların siyasal, ekonomik, eğitim ve sağlık gibi konulardaki talepleri arttırmak istiyoruz” diye konuştu.
“EĞİTİM SİSTEMİ EŞİTSİZLİĞİ DERİNLEŞTİRİYOR”
Kadın özgürlüğünün önündeki en büyük engellerden birisinin de eğitim alanı olduğunu kaydeden Sürmeli, Bu alanda uygulanan yanlış politikaların cinsiyet eşitsizliğini artıran temel unsur olduğunu kaydetti. “Ülkemizde cinsiyetçi bir eğitim sistemi var” diyen Sürmeli, sözlerine şöyle devam etti. Bu sistem sadece cinsiyetçiliğiyle sorun yumağı değil aynı zamanda kadının rollerine ilişkin yanlış bir eğitim metodu uyguluyor. Bu eğitim sistemini nasıl tartışabiliriz ve yine o cinsiyet eşitsizliği üzerinden aslında kadınların toplumsal cinsiyet rollerine uygun bir eğitim sistemi nasıl inşa edebiliriz konusunu tartışmak istiyoruz.”
“MAHALLELERDE TEMAS ETTİĞİMİZ YÜZLERCE KADIN VAR”
Kadınları Mor Dayanışma’nın özgün yapısı ile buluşturmak istediklerini ifade eden Sürmeli, “Biz üniversitede bir mücadele yürüten kadınlardık. Ancak üniversitenin dışında akan bambaşka bir yaşam var. Okulu olduğumuz dönemde mahallelerde temas ettiğimiz yüzlerce kadın var. Bu o süreçte onlarla birlikte bir bilinç yükseltme çalışmaları yapıyorduk. Ayrıca sağlık ve eğitim hakları üzerine konuşuyorduk. Bu kadınların birçoğu aynı zamanda evliydi hem aile içinde yaşanan hemde çocukları ile yaşadıkları hakkında sohbet ediyorduk. Bu gibi çalışmalarla mahallelerdeki sosyal ve kültürel hayatı geliştirmeye çalışıyorduk. Çünkü biz kadınların sosyal yaşam alanlarını ne kadar genişletirsek o kadar başarılı olacağımıza inanıyoruz. Şimdi bu çalışmalara devam ederken, işin içerisine kadın mücadelesini topkeykun olarak eklemek istiyoruz” dedi.
“GENEL BİR İŞÇİ KADIN TANIMIMIZ VAR”
Türkiye’deki mevcut kadın nüfusunun büyük bir bölümünün işçi olduğunu ifade eden Sürmeli, işçi kadınlara yönelik farklı bir bakış açısı geliştirdiklerini ifade ederek şunları söyledi: “Bugün işçi kadınlar dediğimizde sadece fabrikalarda çalışan kadınları kastetmiyoruz. Türkiye’nin yüzde 50’si kadınsa bu kadınların istihdam edilen bölümünün kendisi aslında işçi kadınlardır. Örneğin ben psikoloğum ve bu konuda bir işçilik yapıyorum. Bugün bu genel tanımdaki işçi kadınlara baktığımızda çoğu mobinge, bazı fiziksel ve duygusal meselelere maruz kalıyor. Bu meseleyi nasıl çözeceğiz üzerinden özellikle de işçi kadınlar üzerinde sendikal haklar, eşit iş ve ücret ve mobing konusunda yaptığımız belirli çalışmalar var.”
“KADINLAR AYRIMI BIRAKIP BİR ARAYA GELMELİ”
Türkiye’deki kadın örgütlerinin çok dar kapsamlı faaliyet yürüttüğünü ifade eden Sürmeli, rengi, dini, ırkı ne olursa olsun tüm kadınların bir araya gelebileceği kapsamlı siyasal yapılara ihtiyaç olduğunu ifade eden Sürmeli, “Bu alanda çalışma yürüten kadın kurumlarına baktığımızda öncelikle okumuş kadın - okumamış kadın, genç - yaşlı, orta sınıf – fakir gibi ayrımların yapıldığını görüyoruz. Aslında biz en başta kadınlar üzerinde ayrımlar yapan bu düzeni yıkmaya çalışıyoruz. Bu yüzden biz mahalledeki kadınlarla görüştüğümüzde ekonomik ve kültürel olarak tüm kadınlarla benzer şeyler yaşadıklarını anlayabiliyorlar. Biz onlara bazı danışmanlık eğitimleri veriyoruz. Hatta onların kendi deneyimlerini fark etmelerini sağlıyoruz. Kazanlı, Karacailyas, Karaduvar, gibi mahallelerde de çalışmalarımız oluyor. Oradaki kadınlara baktığımızda çoğu serada çalışarak geçimlerini sağlıyorlar” diye konuştu.
“TÜM KADINLARI KUCAKLAYACAK BİR YAPI İNŞA EDİYORUZ”
Mor Dayanışma’nın en büyük amacının kentteki tüm kadınların bir araya geldiği bir yapı inşa etmek olduğunun altını çizen Sürmeli, “Bizim aramızda sınıf, sosyal, ekonomik, ayrım yapan bir anlayış yok. Biz bu ayrımcı zihniyete karşıyız. Biz tüm kadınların yan yana geldiği bir organizasyonun eksikliğini hissettiğimiz için Mor Dayanışmayı büyütmeye çalışıyoruz. Bugün sivil toplum dinamiklerine baktığımızda kadınlar; ekonomik, eğitim, gibi konular üzerinden bir araya gelmiş olabilirler. Ama bu onların kapsayıcılığını oldukça darlaştıran bir durum yaratıyor. Bu yüzden biz kapsayıcılık noktamızı kadın mücadelesinin örgütlenmesi üzerinden kuruyoruz. Aslında mevcut dar kapsamlarında teker teker özgürleştirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bunu kurumların bileşeni olacağı bir platform olarak görmüyoruz. Kadınların kendi bireysel özgün çalışmaları ile kendine yer bulacağı bir mekanizma olarak görüyoruz. Bu kadın çalışmalarının da elbette diğer kadın örgütlerinden belirli farkları vardır. Ancak ortak zeminde asıl farklılığımız tek yönde hareket eden bir çalışma sistemi olmamamız. Kadınların kazanımlarının artması için topyekun olarak ataerkil zihniyete karşı mücadele edebileceği yeni zeminler gerekiyor. Mor dayanışmada aslında kendisine bunu referans alıyor” dedi.
“MERSİN MOR DAYANIŞMA GİBİ BİR ALANLARI OLDUĞUNU UNUTMASINLAR”
Sözlerinin sonlarında Mersin’de yaşayan kadınlara seslenen Sürmeli, “Kadın mücadelesinin tarihte çok ayrı bir geçmişi ve kültürü vardır. Kadınlar hiçbir şey yapamasalar bile en azından yan yana gelir birbirinin dertlerini dinler ve sırdaş olurlar. Bu yüzden Mersin Mor Dayanışma en küçük yaş grubundan, her yaş grubuna kadar, her dinden, her kültürden kadını yan yana getirip kadın mücadelesi altında ortak paydada buluşmaya özen gösteriyor. Biz burada Mersin’de kuruluş sürecimizin içerisindeyiz. Bu sürecimizin içerisinde, onlarca kadının öldürüldüğü, tacize, şiddete, tecavüze uğradığı ben kendi varoluşsal mücadelem içinde diğer kadınlar içinde bir şeyler yapmak istiyorum diyen kadınları Mersin Mor Dayanışma gibi bir alanları olduğunu unutmasınlar. Bizim içimizde bazı alt komisyonlarımız var. Hukuk, psikoloji, danışmanlık destek ve ekonomi komisyonlarımız var. bu komisyonlarımızda tüm kadınlarla çalışmak isteriz” diyerek sözlerini sonlandırdı.