KADIN RESSAMLAR BARIŞI ÇİZDİ


 

Birlikte Hayat Derneği’nin organize ettiği resim atölyelerinde bir araya gelen kadın ressamlar, sırt sırta verip barışı çizdi. Türkçe bilmemesine rağmen atölyelere katılarak bir melek tablosu yapan Suriye uyruklu Nada Fahda, “Acılarımızı ve hayallerimizi anlatmak için dile gerek yok” mesajı verdi.

Mehmet Nabi Batuk

Ocak 2018 tarihinde faaliyetlerine başlayan ve 7 kadın tarafından kurulan Birlikte Yaşam Derneği çalışmalarına son sürat devam ediyor. Renkleri, inançları, dilleri ne olursa olsun insanları bir araya getirerek toplumda yaşanan kutuplaşmalara son vermek hedefiyle kurulan dernek, organize ettiği son resim atölyesi ile gönüllerde taht kurdu. İngiltere’den sağlanan fon ile bir araya gelen kadın ressamlar tuallere barışı yansıttı. Yapılan atölyelerde kısa sürede çizimler tamamlanırken, resimlerden Mezitli’de “Ve kadınlar barışı doğurdu” ismiyle sergi açıldı. Sergide barış temalı resimler sanatseverlerin beğenisine sunulurken, Suriye’nin Lazkiye kentinde yaşayan ve savaş nedeniyle Mersin’e yerleşen Nada Fahda’nın beyaz bir meleği andıran tablosu dikkat çekti. 

“BARIŞ İÇİN MÜCADELE ETMEK GEREKİR”
Gerçekleştirdikleri “Ve Kadınlar Barışı doğurdu” sergisinin hazırlık süreci hakkında bilgi veren Birlikte Hayat Derneği Başkanı Zümrüt Ekinci, “Mersin’de yaşayan kadın ressamların katıldığı 10 kişilik bir ekibimiz vardı. Ayrıca içimizde Suriyeli kadın ressamlarda vardı. İlk olarak bir hafta boyunca tema ve metot tartışması yapıldı. Sonra 10 tuvali bir çember şeklinde dizdik ve tüm ressamlarımız o çemberde rotasyon yaparak her tuvale bir şeyler kattı. Dolayısıyla burada başarılı bir kolektif çalışmaya imza atıldı. Bu çalışmalar sonucunda orta çıkan sergimiz hem kadının gücünü hem beraberliği hem de kolektiflerini vurgulayan bir çalışma oldu. Barış dediğimiz kavram doğal olarak gelişen bir kavram değildir. Barışın getirilmesi ve insanların düşüncelerine enjekte edilmesi lazım. Bunu hem sivil toplum anlamında hem de eğitim anlamında yapabilirsiniz. Ama bizim için en önemlisi iki kişinin bir araya gelip konuşması ve iletişim kurmasıydı” dedi.

“BİRLİKTE YAŞAMDAN BAHSETMEK İSTİYORSAK SİNERJİ YAKALAMALIYIZ”
İnsanların kimlikleri, inançları ve görüşleri ne olursa olsun bir araya getirecek çalışmaların eksikliği konusunda yerel yönetimlere önerilerde bulunan Ekinci, şöyle konuştu. “Böyle çalışmalar yapılması için sağlanan fonlar yeterli değildir. Bu yüzden Mersin’deki yerel yönetimlerin daha fazla destek sunması gerekiyor. Biz resim atölyesi yaptı ressamların kullandığı boyalar, malzemeler, atölyelerin gerçekleştirilebileceği lokasyonlara ihtiyacımız var. Belediyeler bu atölyeleri okullara tanıtılabilir. Eğer biz barıştan ve birlikte yaşamdan söz etmek istiyorsak, Okullar, yerel yönetimler ve sivil toplum örgütleri ve akademinin bir arada olduğu ve sürekli sinerji üreten bir yapı olmalı. Bu sinerjiyi ise sadece bir belediye veya dernek kendi yapamaz bunu hep birlikte bir araya gelerek yapabiliriz.”   

“ACIYI VE HAYALLERİMİZİ ANLATMAK İÇİN DİLE GEREK YOK”
Barışı anlatmak için dile gerek Kasım 2017 yılında aramızdan ayrılan Mersin’in tanınmış ressamlarından Gencay Kasapçı’nın öğrencisi olan Suriye uyruklu Nada Fahda ise atölyelerde hiç Türkçe bilmemesine rağmen keyif dolu anlar yaşadığını kaydetti. Suriye’de başlayan iç savaştan kaçmak için 3 yıl önce Mersin’e gelen Fahda, tablosunu yaparken yaşadıklarını şu cümlelerle özetledi: “Resmimin dibinden yukarı kısmında değişik tonlar kullandım. Selam için yeşili barışı ifade etmek için ise mavi rengi kullandım. Kadınlar dünyanın neresinde olursa olsun ailesinde, ekonomik hayatında barışı isteyen tarafta yer alır. Kadınlar bugün kendi haklarını her zaman kendi haklarını korumalı. Bu çalışmada Mersin’deki diğer kadınlarla yan yana gelerek resim çizdik. Türkçe bilmiyordum ama iletişim kurmak benim için çok zor olmadı. Çünkü resmi çizmek için yaşadığımız acıları ve hayallerimizi anlatabilmek için bir dilin konuşulmasına gerek yok. Suriye’de çok acı olaylar yaşadık ama bu gibi çalışmalarda kadınlarla ortak birşeyler yapmak çok keyif vericiydi. Bu bana çok iyi hissettirdi.” 

“HİÇ KİMSENİN SINIRINI AŞAMAYACAĞI BİR HALKA OLUŞTURDUM”
Sergi katılımcılarından ressam Aliye Altunbilek ise hazırladığı tabloyu şöyle anlattı: “Ben kendi resim çalışmalarımda zaten toplumdaki kadın kimliğini sürekli sorguluyorum. Kadının toplumdaki yerini, maruz kaldığı toplumsal cinsiyet ayrımcılığını ve sosyolojik olarak yaşadığımız tüm sorunları kendime bir mesele ediyorum. Bu tablomda da bir dönem Ezidilik üzerine araştırma yapmıştım. Ezidi toplumlarında çizgi ve halka önemli bir figür. Eğer bir halka yapıldığında hiç kimse bu halkanın dışına çıkamıyor ve sınırları geçemiyor. Bu yüzden tablomda bende hiçkimsenin sınırını aşamayacağı bir halka oluşturdum. Çünkü Türkiye’de hem de diğer toplumlarda kadına şiddet her zaman var. Biz kadının toplumda eşit ve adil bir şekilde hareket etmesini istiyoruz. Meslek yaşamımda ve çalışmalarımda her zaman bunun savunucusu olmaya çalışıyorum. Kadınlarında artık kolektif bir şekilde hareket etmesi ve güçlü olması lazım. Kendilerini yaşadıkları haksızlıklara karşı daha iyi savunmaları lazım.”

“SADECE KADINLARLA ÜRETMEK BİZİM İÇİN İYİ BİR DENEYİM OLDU”
Ressam ve resim öğretmeni Bengisu Muazzez Kurtuluş ise yaptığı çalışmalarda ekolojik ve kadın sorunlarına sık sık değindiğini söyledi. Sanatın ulusal farkındalığın yaratma rolünün büyük olduğuna inandığını ifade eden Kurtuluş, “Resimlerimizi yaparken içsesimizi, vicdanımızı ve politik duygularımız bir mesaj olarak iletiliyor. Ben resmimde Virgina Woolf portresi kullandım. Çünkü kendisi kadınlar için bir lider ve önderdi. Barış ve kadın temalı bir konuda daha düşünmeden aklıma gelen ilk şey o olduğu için bu onuru hak ettiğini düşündüm. Tabloyu yaparken gerçekten bende çok etkilendim. Ayrıca sadece kadın sanatçılarla çalıştığımız için benim için çok değerli oldu. Bir hafta boyunca sadece kadın arkadaşlarla üretmek toplumsal anlamda bir farkındalık yaratma konusunda iyi bir deneyim oldu” ifadelerini kulandı.

“ÖĞRENCİM İLK DEFA TUVAL İLE TANIŞTI”
Sadece kadınların iş ürettiği bir proje olduğu için atölyelerde çok keyif aldığını vurgulayan ressam ve resim öğretmeni Zehra Gürler hazırladığı tablolarda sokaktan geçen çocuklar ve bir öğrencisinden de yardım aldığını söyledi. Gürler, “Ben çalışmalar devam ederken yaş sınırı olmadan tüm kadınların katılımcı olmasını hayal ettim. Benim çok sevdiğim ve resim yeteneğine çok güvendiğim bir öğrencim vardı. Ona birlikte resim yapar mıyız diye teklifte bulundum. O da seve seve kabul etti. Sonra kullandığı malzemeler ve tuvalle ilk defa tanıştı. Resim yaparken yalnız kalmak istediğini söyledi ve resmi çizene kadar hiçbir şey yemedi ve içmedi. O öğrencimin üretim hali başlı başına iyi bir sanatsal etkinlikti. Ben sürekli uzaktan kontrol ediyordum onun resim aşkı beni çok heyecanlandırdı. Sonra çiçekleri açmış bir ağacı resmetti. Resme ilk baktığımda çok etkilendim. Çünkü doğa bir öğrenci için ancak bu kadar iyi resmedilebilirdi” dedi.



   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA