İMAR BARIŞININ FATURASI AĞIR OLUR!


 

Marmara depreminin 1984’de çıkarılan “imar affı’ bile büyük bir faciaya dönüştüğünü açıklayan jeoloji mühendisleri, “Ülkemizde meydana gelecek ilk depremde; ağır can kayıplarının yanında, bugün toplanan sıcak para kaynağının kat ve kat üstünde ekonomik kayıplara neden olacağı unutulmamalıdır” uyarıs

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Mersin İl Temsilcisi Erkan Demir, 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin 19’uncu yılında, “Jeolojik-jeoteknik bilgi ve değerlendirme olmadan depreme dayanıklı yapı tasarımı olamaz” uyarısı yaptı. 

Dünyanın sismik yönden en aktif olan Alp-Himalaya deprem kuşağında bulunan ülkemizin yüzde 93’ünün deprem bölgeleri içinde yer aldığını kaydeden Demir, nüfusunun yüzde 98’inin, sanayi kuruluşlarının yüzde 98’inin ve barajların yüzde 95’inin bu tehlikeli kuşak üzerinde bulunduğunu vurguladı. 
“Jeolojik yapısı nedeniyle, her zaman yıkıcı depremlerin yaşanabileceği ülkemizde; çarpık kentleşmenin sonucu oluşan yapı stoğunun, başta depremini bekleyen İstanbul olmak üzere, ne kadar güvenliksiz olduğu son günlerde arka arkaya çöken binalar ve istinat yapıları ile bir kez daha ortaya çıkmıştır” diyen Demir, “2012 yılında yürürlüğe giren 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun ile sözde deprem zararlarını azaltmaya çare olarak sunulan kentsel dönüşüm projelerinin (!) asıl olarak rantsal dönüşüme hizmet ettiği, riskli alanlar ve yapılar için sonuç alıcı uygulamaların gerçekleştirilmediği, hatta imara esas jeolojik-jeoteknik etütler sonucunda uygun olmayan alan olarak ilan edilmiş bölgelerin kentsel dönüşüm adı altında yapılaşmaya açılarak daha da tehlikeli hale getirilmiştir. Kentsel dönüşüm alanları olması gerekenden çok uzakta, artık dönüşemez hale gelen kimliksiz ve güvenliksiz yapı stoklarına dönüşmüş ve dönüşmektedir. 
Bütün bu olumsuz gelişmeler ortadayken, gündeme getirilen ‘imar affı’ ile; kıyı alanları, tarım arazileri, meralar, orman alanları, dere yatakları, içme suyu havzaları ile tarihi, doğal, arkeolojik sit alanları üzerine inşa edilen kaçak ve mevzuata uygun olmayan bina ve tesisler dâhil olmak üzere, ayrıcalıklı imar hakları verilerek her biri bir ‘kent ve çevre suçu’ niteliğinde yükselen yapılar yasallaştırılmak istenmektedir. 
‘İmar Barışı’ adı altında topluma sunulan bu kaçak yapılaşma affı ile, denetimsiz, mühendislik hizmeti almamış yapılar yasal hale getirilmiş, bugüne kadar sınırlı da olsa deprem güvenliği için atılmış olan tüm adımlar boşa çıkartılmıştır. Bu yasal kılıf, ülkede inşa edilmiş bulunan yapıları depreme karşı güvenlikli hale getirmeyecek, tam aksine doğa olaylarının afete dönüşerek pek çok insanın hayatını kaybetmesinin zemini hazırlanmış olacaktır. Karadeniz bölgesinde son günlerde yağan yağmur sonucu meydana gelen taşkınlarda, Karadeniz sahil yolu yapımı sırasında jeolojik–jeoteknik çalışmaların gözardı edilmesinin yanında, dere yatakları içine yapılmış çok sayıdaki kaçak yapının yıkılmış olması bunun açık göstergelerinden biridir.
Yapının oturduğu zemin birimlerinin jeolojik ve jeoteknik parametrelerinin belirlendiği zemin ve temel etütleri başta olmak üzere, yeterli mühendislik hizmeti almamış on binlerce yapının, İmar barışı adı altında sadece bina sahiplerinin beyanıyla tescilleneceği düşünüldüğünde durumun vahameti daha da artmaktadır. Yapı Kayıt Belgesi verilmiş ‘yapının depreme dayanıklılığı hususunu malikin sorumluluğuna’ bırakan ‘İmar Barışı’ ile hem doğa olaylarının afete dönüşmesi için uygun zemin hazırlanmış hem de toplumun ‘afet güvenliği algısı’ para uğruna yok edilmiştir.
Mevcut siyasi iktidar bir yandan Gemlik gibi bölgeleri ‘diri fay hatları’ üzerinde olmasını gerekçe göstererek Bakanlar Kurulu Kararı ile yer değişikliğine zorlarken, diğer yandan ‘aktif fay hatları veya zonları’ üzerine inşa edilmiş çok sayıdaki yerleşim biriminde bulunan yapıları imar affından yararlandırarak yasal hale getirmektedir.

İMAR BARIŞININ FATURASI BÜYÜK OLUR
1984 yılında çıkarılan “imar affı yasası” ardından yaşananların 1999 büyük Marmara Depremleri ile büyük ölçüde imar aflarının yarattığı, jeolojik olarak sakıncalı alanlar üzerinde inşa edilen yerleşimler ile sağlam olmayan yapı stokunun yıkılmasının ağır bedelinin toplum olarak ödendiğinin unutulmaması gerektiğini bildiren Erkan Demir, “Bugün de ülkenin içinde bulunduğu ekonomik krizden dolayı, 50 ile 100 milyar dolar sıcak para getireceği düşünülen imar affının cazibesinin artırılması amacıyla, her gün iktidar tarafından büyük bir gururla ‘kaç vatandaşımızın imar barışından yararlanmak için başvurduğu’ ve sayıların yarıştırıldığı bir ortamda, ülkemizde meydana gelecek ilk depremde; ağır can kayıplarının yanında, bugün toplanan sıcak para kaynağının kat ve kat üstünde ekonomik kayıplara neden olacağı unutulmamalıdır.   
Yine depreme karşı ne kadar güvenliksiz bir çevrede yaşadığımız ortadayken, bu durumu gidermesi beklenen siyasi iktidar, sağlıklı ve güvenli yapı üretimini ortadan kaldıracak düzenlemeleri arka arkaya uygulamaya sokmakta ve mühendislik hizmetlerini devre dışı bırakmaya devam etmektedir.   
Yeni Yapı Ruhsatı Formu Standardı yürürlüğe girerek etüt ve proje müelliflerin ıslak imzalarının yer aldığı bölümler kaldırılmıştır. Mühendislik ve mimarlık hizmetlerine ilişkin işlemleri ‘bürokratik engel’ olarak gören bir anlayışın ürünü olan bu uygulama ile etüt ve proje müellifi mühendislerin bilgisi dışında yapı ruhsatı hazırlanmasına imkan sağlanarak mesleki hak ve yetkilerimiz, telif hakları, müelliflik hakları, sağlıklı ve güvenli yapı üretiminin ana bileşenlerinden biri olan ‘denetim hizmetleri’ yok edilmeye çalışılmaktadır.
Yapı üretim sürecinden mühendisleri uzak tutan, mühendisleri itibarsızlaştıran anlayışın depreme karşı insanların can ve mal güvenliğini koruyamayacağı bilinmelidir.    
Diğer taraftan, AFAD tarafından hazırlanan Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği, Türkiye Deprem Tehlike Haritası ile birlikte 1 Ocak 2019 tarihinde yürürlüğe girecektir. Her iki düzenlemede ülkemizdeki yerleşimlerin deprem güvenliğinin sağlanması açısından önemli işlevlere sahip olup teknik içerikleri kritik önemdedir. Ancak, söz konusu yönetmeliğin; ülkenin jeolojik gerçekliğine uygun hazırlanmadığı, imar planına esas jeolojik ve jeoteknik etüt raporlarını yönlendirici kabul etmediği, güvenli yapılaşma süreçlerinde yer alması gereken jeoloji mühendisliği hizmetlerinin dışlandığı görülmektedir. 
Bilime ve mühendislik hizmetlerinin gereklerine aykırı olacak bu durum, depreme karşı güvenli yapılaşma sürecini aksatacak sonuçlar yaratacaktır. 

MÜHENDİSLERDEN UYARI
Jeoloji Mühendisleri Odası olarak uyarıyoruz!!!!
Riskli yapılar için sonuç alıcı uygulamaların gerçekleştirilmediği, rantsal dönüşüme hizmet eden kentsel dönüşüm projelerinden, 
İmar Barışı” adı altındaki, denetimsiz, mühendislik hizmeti almamış kaçak yapılara af getirilmesinden,
Yapı üretim sürecinden mühendisleri uzak tutan, mühendisleri itibarsızlaştıran anlayışlardan,
Mühendislik hizmeti almadan yapı üretimini teşvik eden uygulamalardan,
Yapının oturduğu zeminlerin özellikleri ve parametrelerini ortaya koyan jeolojik-jeoteknik etütlerini önemsizleştiren ve jeoloji mühendislerini yok sayan düzenlemelerden, 
Yapı denetimi süreçlerinde jeoloji mühendisliğine yer vermeyen anlayıştan, vazgeçilmediği sürece bu ülkede doğa olayları maalesef afete dönüşmeye devam edecektir.
Son yaşanan bina, istinat duvarı ve yol çökmelerinin de gösterdiği gibi yağış rejiminin ani değişikliği bile yıkıma yol açarken deprem durumunda ortaya çıkacak faciaları önceden görebilmenin çok zor olmadığı ve depreme karşı ne kadar güvenliksiz bir çevrede yaşadığımız gözler önündeyken; siyasi iktidarı, bilime ve mühendisliğe aykırı uygulamalardan vazgeçerek, başta deprem olmak üzere afetlere karşı toplumun sağlıklı ve güvenli bir yapı ve çevrede yaşama hakkını yarın çok geç olmadan sağlamaya davet ediyoruz” diye konuştu.


   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA