SONER AYDIN

Bir dizi ziyaret gerçekleştirmek için geçtiğimiz gün Mersin’e gelen CHP Tarım Politikaları ve Tarım Örgütleri’nden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Orhan Sarıbal, yaptığı ziyaretlere ilişkin partisinin il binasında basın mensuplarının karşısında geçti. İki gündür kentteki ekonomi kurum ve kuruluş temsilcilerine ziyaretlerde bulunan Sarıbal kent ekonomisinin hiç iyi gitmediğini söyledi. ziyaretlere ilişkin olarak “Mersin’e kriz çoktan gelmiş” yorumu yapan Sarıbal, hükümete ekonomik ve sosyal konseyi toplama çağrısı yaparak, “Anadolunun en güzel kentlerinden biri olan Mersin’den bir kez daha söylüyoruz. Siyasal iktidar artık bu inadından vazgeçsin. Bütün muhalefeti, ekonomik ve sosyal konseyi bir an önce toplasın. Sanayici, işçi, emekçi, köylü, tüccar temsilcilerini dinlesinler. Çünkü bu artık ne AKP nede saray sorunudur. Bu ekonomik sorun Türkiye’nin en temel sorunlarından biri haline gelmiştir” uyarısı yaptı.

“SORUNU YARATANLAR ÇÖZÜMÜ ÜRETEMEZ”
Mersin’e gerçekleştirdiği ziyaretlerle ilgili olarak “Niyetimiz ve muradımız bu ekonomik kriz Mersin'e geldi mi? Mersin bu ekonomik krizden etkileniyor mu?” diyen Sarıbal, ekonomi üzerinden hükümete yüklenerek şunları söyledi: “Bir sorunu yaratanlar sorunu çözemezler. Yine tarihteki bilim insanlarının söylediği gibi her defasında aynı şeyleri yapıp farklı bir sonuç beklemek elbette akıl işi değildir. Bunun için partimiz alelacele iktidara ülkenin tüm katılımcılarının katıldığı bir ekonomik toplantı yapılması çağrısı yaptı. Ama diklik var ya burnundan kıl aldırmamak, ben her zaman doğru yaparım anlayışı, ben yaptım oldu mantığı, greve, sokağa çıkarsanız durdururum söylemleri dolayısıyla laf anlatmak kolay olmadı. Bu yüzden toplantı önerimizi elbette ki kabul etmediler. Ekonomik ve sosyal konseyi toplamadılar” dedi. 

“KRİZ MERSİN’E ÇOKTAN GELMİŞ”
Mersin’deki ekonomi kurumları ile krizin yarattığı etkenleri masaya yatırdıklarını söyleyen Sarıbal, kentte durumun hiç iç açıcı olmadığını belirterek, “Sabah saatlerinde hale gittik, oradan ziraat odasına gittik. Sonra kentte üreten reel ekonomi temsilcisi MTSO üyeleri ile bir araya geldik. Mersin’de yaptığım ziyarette gördüğüm şey çoktan Mersin’e kriz gelmiş olduğudur. Sokaktaki insanımız marketlerde 200 liraya doldurduğu filesini şuanda 400 liraya doldurduğunu söylüyor. Çiftçiler artık bu koşullarda artık ne gübre nede mazot alırız diyor, artık üretmenin kendileri için çok zor olduğunu söylüyor. Esnaflarımız zaten satış yok, borcu borç ile kapatıyorduk, şu saatten itibaren bu dükkanları çalıştırmamız mümkün değil diyor. Esnaflar, Halk Bankası 750 milyon dolar verip Cumhurbaşkanı’nın yandaşı olacak bir kişiye Doğan Medya Grubu’nu aldırtıyor, ama bana 50 bin lira krediyi vermiyor diyorlar” diye konuştu.

“SANAYİCİ TÜRKİYE’DEN UMUDUNU KESMİŞ DURUMDA”
Mersin’deki bir sanayici iş insanının ihtiyaçlarını karşılamak için yurt içinde uygun kredi bulamayınca diğer ülkelere yöneldiğini ifade eden Sarıbal, “Sanayiciler ben zaten faizle kredi alarak işimi yürütüyordum diyor, ama banka bir mevduatım olsa yüzde 25’ten faizi veriyor ama krediyi yüzde 40’tan yazıyor diyor. Esas gerçek kriz üreten sanayiciye çoktan gelmiştir. ne yazık ki üzülerek söylemek istiyorumki dünkü toplantıda orada bir arkadaşımız kendini kurtarmak için bu ülkede bir çare bulamadığını itiraf etti. Sonra çok uzak bir ülkeden kredi alabilmek için adlığı randevusuna gitmek için bizden müsaade istedi. Yani sanayicimizin bu topraklardaki ümidi bitmiş durumda. Onların fabrikalarında çalışan yüzlerce insanın işlerine devam etmesi ve gün geçtikçe ağırlaşan bu borç sarmalından kurtulmak gibi tek bir dertleri var” şeklinde konuştu. 

“OMUZ OMUZA VERMEKTEN BAŞKA ÇARE YOK”
Mersin’de tüm sektörlerde ekonomik kriz belirtilerinin en derinden yaşanmaya başladığını ifade eden Sarıbal, “Geldiğimiz noktada, tüketici marketlerde, çiftçi tarlasında, sanayici işyerinde, işçilerimiz fabrikalarında tedirginlik içerisindedirler. Emekçiler bugün acaba ne zaman işimize son verilecek korkusu ile yaşıyorlar. Bizim ise tek çaremiz var. Daha çok birlikte olmak, omuz omuza vermek ve elbetteki geçmiş 16 yıllık süreci doğru değerlendirmektir. Eğer yaşadığımız bu krizin nedenlerini ve gerekçelerini doğru bir şekilde alt alta koymazsak, gel geç politikalarıyla sadece algı politikalarıyla, bilimden ve akıldan uzak yöntemlerle çözülemeyeceğini hepimiz çok iyi biliyoruz. Bu yüzden ilk olarak bir sağduyuya ihtiyacımız var” diye konuştu.