Mersin’in merkez ilçelerinin içme suyu ihtiyacının karşılandığı Cehennem Deresi üzerinde kurulmak istenen mermer ocağı projesinde MESKİ’nin olumsuz görüşüne rağmen son aşamaya gelindi. Mahalleli ise hukuksal mücadeleye hazırlanıyor.
Mehmet Nabi Batuk
Mersin’de çevreyi kirleten yatırımlardan biri daha bölge halkı ve ilgili meslek odalarının tepkisine rağmen uygulama aşamasına geldi. Tarsus’un Boztepe Mahallesi’nde Alacakaya Mermer ve Maden İşletmesi Tic. ve San. AŞ tarafından yapılmak istenen mermer ocağı projesinde Çevre Etki ve Değerlendirme (ÇED) çalışmalarında MESKİ’nin olumsuz görüşüne rağmen son aşamaya gelindiği öğrenildi. Tüm girişimlerine rağmen ocağın kurulumuna karşı bir ilerleme sağlayamayan mahalle halkı ise, ilgili meslek odaları ile birlikte ÇED Sürecine ilişkin hukuki mücadeleye hazırlanıyor. Konuyla ilgili olarak Çevre Mühendisleri Odası Mersin Şube Başkanı Sinan Can ile Tarım Orkam – Sen Mersin Şube Başkanı Yılmaz Kilim ile bir araya gelerek ÇED Raporunu masaya yatıran mahalle halkı, projeye karşı kararlık mesajı verdi.
“BU DEVLETİN BİZE KARŞI BİR AYIBIDIR, KİMSE KUSURA BAKMASIN”
Bölgede faal durumda bir taş ocağı, iki HES projesi ve Pamukluk barajı olduğunu kaydeden Çiftçi Mahmut Toros, bölgedeki HES, taş ocağı, maden ocağı gibi kirli yatırım projelerinin artış gösterdiğini ifade ederek bölgedeki insanların bu kadar projeyi kaldıramadığını kaydetti. Bölgenin tescilli bir yayla olmasını ve turizme kazandırılması gerektiğini ifade eden Toros, mahallerinde açılacak bir mermer ocağının Mersin’in tüm içme suyu hattını da kötü etkileyeceğini söyledi. Tüm Mersinlileri köylerine davet eden Toros, firma yetkililerinin kent yöneticilerini yanlış yönlendirmeye çalıştığını ifade ederek “Onlara göre Boztepe’de basit bir mermer ocağı açılmak isteniyor ama işin asıl yüzü öyle değildir. Çünkü biz buradan Mersin halkına sesleniyoruz ki gelin mermer ocağının açılmak istendiği bölgeyi görün. Burada bu ocak bizimi etkileyecek yoksa tüm mersin halkını mı etkileyecek kendi çıplak gözlerinizle bir görün. Sizin musluklarınızdan içtiğiniz su oradaki dağın dibinden geldiği için bu mermer ocağı mahallemizi yüzde 50 etkileyecekse tüm mersin halkını da yüzde yüz etkileyecek. Bu sadece mahalleliler olmak üzere bölgenin sorunudur. Biz bu yüzden yetkililerimizden duyarlılık bekliyoruz. Bizim yaşam alanlarımıza dokunmasınlar. Devletimize karşı boynumuz kıldan incedir ama ocağı köyün merkezine açmak doğru bir şey değildir. Gidilsin insanların yaşam alanlarının olmadığı yerde bu ocakları açısın. Ama gelip kolay diye bir köy merkezinde maden ocağı açılırsa bu devletin bize karşı bir ayıbıdır kimse kusura bakmasın” dedi.
“KİMSE BİZDEN TOZLU MEYVE VE SEBZE ALMAYACAK”
Mahallelerindeki tarımsal ve hayvancılık faaliyetleri ile ilgili bilgi veren çiftçi Şeref Ateş, endemik bir bitki türü olan ladin ağaçlarının bölgede bulunduğunu kaydederek şunları söyledi: “Bölgemizde bağcılık, zeytin, narenciye, muz, kiraz, şeftali, elma ve domates üretimi yapılıyor. Bölgemizde yetişen domatesleri biz özellikle yaz aylarında içanadolu bölgesindeki şehirlere gönderiyoruz. Yarın burada bir mermer ocağı açıldı mı oralarda bırakın domatesi insanlar bile durmayacak çünkü çiftçilik bu kadar tozlu bir ortamda olmaz. Kisecik’te taş ocağı kurulmadan önce 10 ton domates aldığımız tarladan taş ocağından sonra 2 ton anca alabiliyoruz. Ayrıca ürünlerimiz tozlu olacağı için kimse bizden sebze ve meyve almak istemeyecek. Kim tozlu bir sebze ve meyveyi tüketmek ister ki varsa gelsin bundan sonra biz Boztepe’de birlikte yiyelim.”
“ÇARE KALMAZSA KENDİMİ KAMYONLARININ ÖNÜNE ATARIM”
Emeklilik yaşamı için mahalleye taşındığını söyleyen 74 yaşındaki Faruk Baykar, ise ocağın açılması durumunda yük taşıyan kamyonların mahalleden geçmelerine izin vermeyeceklerini ifade etti. Yılın 8 ayını Boztepe’de 4 ayını da Mersin’de geçirdiğini ifade eden Baykar, “Benim gibi yüzlerce emekli vatandaşımız bu mahallede yaşıyor. Buraya yapılan mermer ocağı bizim gibi insanların yaşam alanlarına tecavüzdür. Ben kendi yaşam alanımıza yapılan bu tecavüze karşı kişisel olarak elimden gelen tüm mücadeleyi vermeye hazırım. Ocak faaliyete geçse dahi kendimi oraya malzeme taşıyacak kamyonların önüne atacağım. Benim yaşam alanıma tecavüz eden adamlara karşı hukuki başta olmak üzere her türlü mücadeleyi yapacağız. Yasal yolları tabiî ki deneyeceğiz ama baş edemezsek en son çare olarak kendimi kamyonların önüne atacağım” diye konuştu.
“MAHALLELİNİN YANINDAYIZ”
Tarım Orkam – Sen Şube Başkanı Yılmaz Kilim, MESKİ’nin olumsuz görüş vermesine rağmen ÇED sürecinde sona gelinmesine tepki gösterdi. Konuyla ilgili olarak “Büyük bir nüfusun içme suyu sorumluluğunun olduğu bir kurumun görüşünün dikkate alınmadan nihai ÇED aşamasına nasıl gelindi ayrı bir merak konusudur” diyerek tepkisini dile getiren Kilim, “Boztepe, Kisecik ve Börüeğri köyleri olmak üzere Tarsus’un köylerini etkileyecek olan bu proje aslında kentte yaşayan insanları da etkiliyor. Çünkü Berdan ve Pamukluk barajı olarak içme havzasını besleyen Cehennem Vadisi üzerinde bir mermer ocağı yapılması planlanıyor. Bu konuda MESKİ’nin olumsuz görüş vermesine rağmen ÇED Sürecinin nihai ÇED aşamasına geldiğini görüyoruz. Kisecik, Börüeğri ve Boztepe halkları bu konuda mermer ocağına karşı çalışmalarına devam ettiği sürece bizde sendika olarak onların en büyük destekçileri olacağız” şeklinde konuştu.
“TÜM İTİRAZLARIMIZI YAPACAĞIZ”
Mermer ocağının açılmak istendiği bölgenin tarımsal ve hayvansal üretimin yapıldığı bir yayla bölgesi olduğunu ifade eden Çevre Mühendisleri Odası Şube Başkanı Sinan Can, “Bu bölge tescilli bir yayla değildir. Ama bölge halkı tüm girişimlerini yapmakta ve mahallerinin tescilli bir yayla bölgesi olarak kabul edilmesini istemektedir. Çünkü Mersin’in tüm içme suyu ihtiyacını karşılayan bir bölgedir. Konuya hukuksal olarak baktığımızda kent ve çevre hakkı üçüncü kuşak anayasal haktır. Bölgedeki insanlar kendi çevre ve kent hakkı için yatırımları istemiyorsa bunların insan hakları çerçevesinde yapılmaması algısı vardır. Ama bizim ülkemizde bu algı böyle doğru şekilde işlemiyor. Daha çok yatırımların yapılması ve ekonomiye katma değer verecek yatırımlara öncelik veriliyor. Halkın görüşleri ve imtiyazları geri plana atılıyor. Biz mahallelimizin kanunlarda yer alan haklarından dolayı tüm itirazlarımızı yapacağız ki onlarda haklarını sonuna kadar aramaktadırlar” .