GİZEM EKİCİ
Geçtiğimiz hafta Yargıtay Başkanlığı’nın ev sahipliğinde, yapılan, ‘Uluslararası Yüksek Mahkemeler Zirvesi’nin, Yargıda Şeffaflığa İlişkin İstanbul Bildirgesi sonucunda, Yargıtay Başkanlığı’nın avukat olmayan farlı meslek gruplarının da mahkemede müdafilik yapabileceği ve avukatların yargı mensubu olmayan kişiler olarak belirtmesine tepkiler sürüyor.
“YARGITAYIN MUĞLAK CÜMLELERİ BİZİ TATMİN ETMEDİ”
Mersin Barosu yönetim kurulu, avukatlar ile Mersin Emek ve Demokrasi Platformu’nun katılımıyla Mersin Baro Odası’nda gerçekleşen basın açıklamasında Yargıtay’ın kararı kınandı.
Baro Başkanı Bilgin Yeşilboğaz, “Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ile ortaklaşa gerçekleştirilen çalışmanın sonuç belgesi olan, ‘Yargıda Şeffaflığa İlişkin İstanbul Bildirgesi’nde, yargıda erişimin kolaylaştırılması ve şeffaflığın sağlanması yönünde kararlar alınmıştır. Kamuoyunda tartışmaların had safhaya ulaştığı ve bilgi kirliğinin yoğun olduğu bu konuda kamuoyunu aydınlatma ve görüşlerimizi açıklamak adına Baromuzca bir açıklama yapma gereği hâsıl olmuştur.
Bildirgenin ‘İlke 3’ başlığı altında yer alan ‘mahkemeler avukatlık yetkisi olmayan uygun kişilerin, mahkeme nezdinde tarafları temsil etmesine izin verebilir’ şeklindeki düzenlemesi açıkça hukuka aykırıdır. Bildirgedeki bu ifade; Avukatlık Kanunu’nun 35. Maddesinde yer alan, ‘Kanun işlerinde ve hukuki meselelerde mütalaa vermek, mahkeme, hakem veya yargı yetkisini haiz bulunan diğer organlar huzurunda gerçek ve tüzel kişilere ait hakları dava etmek ve savunmak, adli işlemleri takip etmek, bu işlere ait bütün evrağı düzenlemek, yalnız baroda yazılı avukatlara aittir’ şeklindeki düzenlemeye ve hukuk devleti ilkesine açıkça aykırıdır.
Bildirgenin devamında, ‘İlke 14’ başlığı altında yer alan ‘Yargı mensubu olmayan kişilerin (Avukatlar, akademisyenler ve toplumun temsilcileri) etik ilkelere uyulup uyulmadığının izlenmesi sürecine dâhil edilmesi’ şeklindeki ifadede; avukatların yargı mensubu olmayan kişiler arasında sayılması anlamı taşımaktadır. Bu ifade savunmanın ve bu görevi yapan avukatların öneminin hiçe sayıldığı anlamına gelmektedir. Yargıtay’ın ve Türkiye Barolar Birliğinin açıklamalarında bildirgedeki bu ifadelerin hukuk sistemlerinin gelişmediği ülkelerin önerileri olduğu yönünde bir ifade yer bulmuş, bildirgedeki daha ileri talep ve düzenlemelerin dikkate alınması gerektiği açıklanmıştır. Asıl olan iyi niyettir diye düşünüyoruz.
Ancak Yargıtay’ımızın muğlak cümlelerle yaptığı açıklama bizi ve hukuk kamuoyunu tatmin etmemiştir. Önemli bir kurum olarak gördüğümüz Yargıtay’ımızın ve kendi ev sahipliğinde yapılan toplantıda böyle bir düşüncenin bildirgeye girmesi dahi, başlı başına bir hukuk skandalıdır” diye konuştu.
“SAVUNMA MESLEĞİNİ SİNDİRME, KORKUTMA, SUSTURMA ÇABALARI TAHAMMÜL EDİLEMEZ BOYUTA GELMİŞTİR”
Yüksek yargının kendi alanında yaptığı çalışmalar kapsamında; ülkedeki adalete olan güvenin yeniden tesisi için çalışmalar yapması, ülke nezdinde yargıya olan güvenin %20 lere düşme nedenlerini araştırması, liyakat unsurunun etkin kılınmasına yönelik çalışmaları gerekirken, neredeyse yargının ve adil yargılanma hakkının bütün yükünü taşıyan bağımsız savunmaya yönelik değerlendirmelerin yapılmasının asla kabul edilemez olduğunu ifade eden Bilgin Yeşilboğaz, “Savunma ile ilgili düzenlemeyi biz kendimiz barolar olarak rahatlıkla yapabiliriz. Sonuç bildirgesinde, avukatın bulunmadığı anda tecrübeli yetkin kişilerin de mahkemede müdafilik yapabileceği ve avukatların yargı mensubu olmayan kişiler olarak belirtilmesi, bağımsız savunmayı yargının bir unsuru olmaktan çıkarmaya çalışan karanlık zihniyettir. Buna asla müsaade etmeyeceğiz. Bizler avukatız, hukukçuyuz. Bunu kabul etmeseniz de, savunma yargının asli unsurudur, kurucu unsurudur.
Yüksek yargıdaki şeffaflık geliştirilmek amaçlanırken, bildirgede yapılan değişiklikler maalesef yargıyı karanlığa sürüklemek istendiğini apaçık göstermektedir. Bildirgede yer alan akıl almaz düzenlemeyle, savunma mesleğini sindirme, korkutma, susturma çabaları tahammül edilemez boyuta gelmiştir. Avukatların yakasını artık bırakın. Bağımsız savunmayı temsil yetkisi, sadece ve sadece avukatlara aittir” şeklinde konuştu.
“SAVUNMA YETKİSİ SADECE AVUKATLARA AİTTİR”
Türk Yargı sistemi açısından bu ifade aynı zamanda yargılama faaliyetinin sulandırılmasına, niteliksizleştirilmesine, içinin boşaltılmasına yönelik bir adım olduğunun altını çizen Yeşilboğaz, “Savunma yetkisi sadece avukatlara aittir. Tarih boyunca her dönem avukatlık mesleğine yapılan saldırıların esas sebebi, yurttaşların elindeki tek güvence olan savunmayı pasifleştirme, ortadan kaldırma çabasıdır. Avukat, itiraz eden, hak savunan, karşı çıkan, sinmeyen, dirençli ve etkili savunma görevini yapan bir noktada olduğu için, sürekli baltalanmaya, edilgen, pasif konuma düşürülmek istenmektedir. Bu tür saldırılar, savunma hakkının özüne zarar vermektedir. Savunma yok sayılamaz. Savunma yoksa yargı da yoktur. Yargı yoksa hukuk güvenliği yoktur” dedi.
“HUKUK SİSTEMİMİZİN NERESİNDEN TUTSAK ELİMİZDE KALIYOR”
Başkan Yeşilboğaz açıklamasında, “Avukatlık yapmanın en zor olduğu dönemleri yaşıyoruz. Savunmanın savunulur hâle geldiği bir süreçteyiz. Hukuk sistemimizin neresinden tutsak elimizde kalıyor. Savunma hakkına yönelik ihlaller, saldırılar nereden, kimden, nasıl gelirse gelsin, avukatların hep birlikte buna karşı direnmesi asli görevidir. Türkiye Barolar Birliği ve tüm barolarımızla birlikte bu bildiriye karşı duruş sergiliyoruz. Mersin Barosu olarak, mesleğimizin itibarsızlaştırılmasına sessiz kalmayacağız. Yargıtay’dan daha net ve kamuoyunu rahatlatıcı bir açıklama bekliyoruz. Mücadelemiz devam edecektir” ifadesini kullandı.