Güvenlik soruşturmasını aşamayan uzman hekimlerin 120 bin, pratisyen hekimlerin ise 75 bin TL tazminat ödeyerek özel hastanede çalışma izni almasına hekimlerden tepki geldi.
SONER AYDIN
Hükümetin sağlıkta şiddeti önlemek amacıyla TBMM'ye sunduğu torba yasa teklifinin görüşülmesine devam ediliyor. Torba yasa içerisinde yer alan tartışmalı 5. madde KHK’lı doktorların hem kamu hem de özel hastanelerde çalışmasını engelliyordu. TBMM'de gerçekleşen görüşmeler sonrasında alınan karara göre, KHK’lı doktorlar SGK’lı hastanelerde çalışabilecek, yeni mezun olan ve güvenlik soruşturmasını aşamayan doktorlar 450 gün bekleyecek ya da uzmanlar 125 bin, pratisyenler 75 bin lira tazminat ödeyerek özel hastanede çalışabilecek. Söz konusu uygulamaya Mersin Tabip Odası, SES Mersin şubesi, Mersin Aile Hekimleri Derneği, Birinci Basamak Sağlık Çalışanları Birlik Dayanışma Sendikası üyeleri tepki gösterdi. Hekimler adına açıklama yapan Tabip Odası Başkanı Mehmet Antmen, yasa teklifinin bir önce geri çekilmesini istedi.
“SAĞLIKTA UCUZ İŞGÜCÜ YARATILMAYA ÇALIŞILIYOR”
Söz konusu yasa teklifi ile birlikte sağlık sermayesine bir tür ucuz işgücü ortamı hazırlama operasyonu yapıldığını savunan Antmen, “Bu yasa taslağında halen sermayeye büyük imtiyazlar sağlanması, sağlık hizmetlerinin sermayenin denetimine verilmesi, Şehir hastanelerinde hasta ve ödeme garantileri verilmesi, ucuz işgücü yaratma olanakları, sağlıkta özerk eğitimin ortadan kaldırılması, aile hekimliğinde nüfus kaydırma özellikleri, hekime yönelik şiddetin çözümsüz kalması gibi asla onaylamadığımız maddeler bulunmaktadır. Kısaca bu maddenin özü halen hiçbir değişikliğe uğramamıştır. Aksine ‘Bedelli Hekimlik’ gibi bir uygulama ile de yeni bir ticari terimi sağlık hizmetlerine eklemiştir. Bu nedenle bu torba yasanın tamamı bir an önce geri çekilmelidir. Güvenlik soruşturmaları tamamıyla ortadan kalkmalıdır. KHK ile ihraç edilen ve hakkında mahkûmiyet kararı olmayan tüm çalışanlar işlerine iade edilmelidir. Sağlık kurumlarının tümü kamusal hizmete geri dönmelidir. Güvenceli çalışma esas alınmalıdır. Herkese eşit, ücretsiz, nitelikli sağlık hizmeti olanakları yaratılmalıdır. Ve sağlıkçılara yönelik şiddet ile ilgili gerek TTB'nin önerdiği yasal düzenlemeler ve gerekse şiddetin ortadan kalkmasına yönelik düzenlemeler bir an önce yaşama geçirilmelidir. Bizler, sağlık örgütleri olarak ölümü gösterip sıtmaya razı etme politikalarına asla boyun eğmeyeceğiz. Kamusal bir sağlık hizmeti için mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi.