Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, TRT Çukurova Radyosu’nda Döndü Çerçi’nin hazırlayıp Alper Yetgün’ün sunduğu Akdeniz’den Toroslar’a Programı’nın canlı yayın konuğu oldu.

MTSO'dan yapılan açıklamaya göre; Türkiye’de bir ilk olma özelliği taşıyan Mersin Agropark’ın konuşulduğu programda Başkan Kızıltan, Mersin’in, Çukurova’nın olanaklarının çok geniş olduğuna dikkat çekerek, “Yaklaşık 8 senelik bir süreçte doğdu bu çalışma. Bizden önceki yönetimler bu konuda çalışma başlattı. Önce bir AB Projesi olan RİS Mersin Projesi kapsamında çalışma yapılarak kentin güçlü sektörleri saptandı. Sonuçlar, turizm, lojistik ve tarım olarak çıkmıştı. Ardından her alanda uzun çalışmalar yapıldı. Bunlardan birisi de tarım üzerineydi ve çalışmalar sonucunda Agropark fikri çıktı. Bizler de hayata geçirilmesi adına sahip çıktık.

“AGROPARK TARIM AR-GE ÇALIŞMALARININ YAPILACAĞI TÜRKİYE’NİN İLK MERKEZİ”
Agropark, tarım Ar-Ge çalışmalarının yapılacağı Türkiye’nin ilk merkezidir. Tarsus’un Alifakı ve Reşadiye Mahallelerinde 800 dekara yakın alanda yapılacak. Burada önce tarım ve gıda ihtiyacını karşılayacak büyük bir laboratuvar kurulacak. Firmalar burada kendi alanlarıyla ilgili teknik ve bilimsel çalışmaları yürütecek. Elde ettiği verileri kendi firmasında kullanacak. Aynı anda 800 dönümlük bir uygulama alanı olacak orada da uygulama üretimleri yapabilecekler. Laboratuardaki çalışmalarını orada uygulayıp yeni teknikleri deneyebilecekler.
Nano teknoloji, yeni tohum ıslahı, modern sera teknolojileri, topraksız yetiştiricilik, ambalajlama teknolojileri, bitki koruma yöntemlerinin geliştirilmesi gibi akla gelen tüm tarımsal alanda çalışmak mümkün olacak.
Kurulması planlanan Tarım Gıda OSB’ye destekleyecek. Oradaki firmalar gelerek ag-re çalışmalarını burada yürütebilecek” dedi.

TARIMDA SİLOKON VADİSİNİ TEKİKLEYECEK
Agropark’ın, tarımda silikon vadisi oluşumunu tetikleyebilecek bir çalışma olduğunu da dile getiren Ayhan Kızıltan, “İlk etapta yaklaşık 70 firma çalışma yapacak. Ciddi bir talep alıyoruz. Yönetim Kurulu yeni oluştu onlar talepleri değerlendiriyor. Kentimizde bir de Alata Bahçe Kültürleri ve Araştırma Enstitüsü var. Oranın imkanları da kullanılacak ve doğacak sinerji ile çok başarılı, önemli çalışmalara imza atılacağına inanıyorum.

“YERLİ TOHUM ÜRETİBİLİRİZ”
Örnek vermek gerekirse tohumda büyük ölçüde dışa bağımlıyız. Bu alanda çalışmalar var yerli tohum konusunda. Üreticilerimize dışarıdan gelen genleriyle oynanmış tohumlar empoze edildi. Verim fazla alınmaya başlandı. Üreticiler de bu tohumlara alıştı ama sonradan bunların birçok olumsuz özellikleri oldu. Toprağa zarar verdiği ortaya çıkınca tohumculuğun gelişmesinin önemi daha çok anlaşıldı. Bizim kendi yerli tohumumuzu burada üretip geliştirebileceğiz.
Yaş meyve sebze ihracatı yapılıyor ve zaman zaman geri dönüşler oluyor. İlaç kalıntısı nedeniyle bu konuyla ilgili çalışmalar yapılabilecek.

UYGULAYICI VE ÜRETİCİ BİRARAYA GELECEK
Tarımda ürün tarladan sofraya ulaşana kadar yüzde 25’e varan kayıplar yaşanıyor. Bunun önüne geçecek çalışmalar yapılabilecek.
Hollanda, Niğde kadar bir yüzölçümüne sahip olmasına rağmen çok ciddi ölçüde tarımsal çalışma yürütülüyor. Onlar da bugünkü noktaya ar-ge çalışmalarıyla, Agroparklarla ulaştı. Benzer şekilde İsrail aynı çalışmaları yürüttü. Dolayısıyla bizlerde de efektif kullanım olursa ve agroparkların sayısı artarsa kısa sürede bu ülkeleri geçer ve geçmişte olduğu gibi kendimizle övünmeye başlayıp bırakın kendi kendimize yetmeyi dünyaya yetebilir konuma geliriz.
Önümüzde dünya örnekleri de var. Hem uygulamacı, hem üretici, hem akademisyen ve teknik insanlar bir araya gelerek kısa sürede önemli yol kat edebilir.
Biz mevcut durumda maalesef bilgiyi yeterince değerlendiremiyoruz. Türkiye’deki bilginin uygulama açlığının giderilmesi için koordinasyon sağlanmalı. Kolektif çalışmayı bir türlü gerçekleştiremedik. Belki Milli Eğitim Sistemine bu kolektif çalışma girmeli. Bunları aşarsak kimse bileğimizi bükemez” diye konuştu.