Genel merkezi Mersin’de olan İş Sağlığı ve Güvenliği Çalışanları Sendikası (İSG-Sen) sorun ve taleplerini kamuoyu ile paylaştı.
GİZEM EKİCİ
Türkiye genelinde faaliyet gösteren genel merkezi ise Mersin'de olan İş Sağlığı ve Güvenliği Çalışanları Sendikası (İSG-Sen) aralarında Mersin, Ankara, İstanbul, Gaziantep, Erzurum, Diyarbakır ve Van’ın olduğu 7 büyükşehirde ortak basın açıklaması gerçekleştirdi. Sendika adına açıklamayı gerçekleştiren Genel Sekreter Onur Tura, iş sağlığı ve güvenliği çalışanları olarak büyük sorunları olduğunu dile getirdi.
“ÖZEL SEKTÖRDEKİ TEHLİKE VE RİSKLER AYNI İŞLERİN YAPILDIĞI KAMU DA NEDEN VE NİÇİN GÖZ ARDI EDİLİYOR?”
Türkiye’de her yıl bin 500’den fazla insanın iş kazalarından hayatını kaybettiğini kaydeden Genel Sekreter Tura, “Binlerce insan sakat kalıyor ve yüzlerce çalışanımız çoğu tedavi edilemeyen meslek hastalığına yakalanıyor. İş kazalarının sorumlusu iş sağlığı ve güvenliği çalışanları değildir. Tıpkı hastalıkların sebebinin doktorlar olmadığı gibi. Ancak, ülkemizde iş kazaları azalsın isteniyorsa iş sağlığı ve güvenliği çalışanlarının huzurlu ve mutlu olarak çalışması sağlanmalıdır. İş kazaları ve meslek hastalıklarından sorumlu olmamamıza rağmen yine de bu durumu azaltacak yegâne personel bizleriz. Çalışanlarımız zarar görmesin diye uğraşıyor, yazın sıcakta, kışın kar altında görevimizi yapıyoruz. Bizlerde işçiyiz ve iş kazalarından dolayı bizlerde ölüyoruz.
2012 yılında çıkarılan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu o günden bu yana yapılan ertelemeler ve ötelemelerle hala tam manası ile yürürlüğe girememiş bir kanundur. Gelinen noktada az tehlikeli sınıf dediğimiz ve sayısı bir milyonu aşan işyerleri hala iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini tam manası ile alamıyor. Aladağ yurt yangınında kaybettiğimiz 11 kız öğrencinin acısı hala taze iken ‘az tehlikeli’ diyerek kategorize edilen yurt, pansiyon, otel, okul, misafirhane, büro-ofis v.b. gibi işyerlerinde her gün kazalar yaşanmakta ve insanlarımız buralarda mağdur olmaktadırlar. Hepinizin malumu, kamu alanlarının iş sağlığı ve güvenliği uygulamaları 2020 yılına ötelendi. Özel sektördeki tehlike ve riskler aynı işlerin yapıldığı kamu da neden ve niçin göz ardı ediliyor? Neden erteleniyor?” diye sordu.
“KENDİ KENDİNİ DENETLEYEBİLİR MEKANİZMA ÇALIŞIR MI?”
50 kişiden az çalışanı olan az tehlikeli işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin verilmesi birkaç saatlik eğitim ile işverenin kendisine bırakıldığı bilgisini veren Genel Sekreter Tura, “Soruyoruz; Kendi kendini denetleyebilir mekanizma çalışır mı? İşveren, kendi kendine eksikliklerini tespit edip düzeltebilir mi? Sayıları 70 bin olan C sınıfı iş güvenliği uzmanı meslektaşlarımızın şuan için hizmet verebileceği işyerleri daralmıştır. Meslektaşlarımız neredeyse işsiz bırakılmıştır. Ülkemizde şuan 10 bin den fazla öğrenci iş sağlığı ve güvenliği bölümlerinde okuyor. Mezun olduktan sonra bir sürü paralar harcayarak tekrar eğitim alıp sınava girecekler ve alabilecekleri C sınıfı belge ile yine de çalışamayacaklar çünkü iş alanları yok edildi. Her sınav döneminde 100 bin kişi iş güvenliği uzmanı olabilmek için sınava giriyor ve her geçen gün iş alanları biraz daha azalıyor. İnsan hayatının pazarlığı olur mu? Birilerimizin babası, evladı, kardeşi olabilecek çalışanlarımızın hayatını herkes den fazla düşünen bu meslek grubuna gereken önem artık verilmelidir. Bırakın meslektaşlarımız işini yapsın. Bunun için de acilen önlemler alınmalıdır” şeklinde konuştu.
“İSG ÇALIŞANLARININ İSTİHDAMI ERTELENEMEZ VEYA İŞVERENLERİNİN ELİNE BIRAKILAMAZ”
İş sağlığı ve güvenliği çalışanları olarak sorunlarını gündeme getiren Tura, şu talepleri sıraladı: “Kamuda ve özel sektörde artan iş kazalarının durdurulması isteniyorsa İSG çalışanlarının istihdamı ertelenemez veya işverenlerinin eline bırakılamaz. Üniversitelerde iş sağlığı ve güvenliği alanında gereğinden fazla bölümler açılıp, binlerce mezun verilmesi bu sektörün çalışan sayısını arttırmış ve yeni istihdam alanları ihtiyacını doğurmuştur. İhtiyaçtan fazla bölümler açılmamalı açılacaksa bile yeni iş alanları oluşturulmalıdır. Az tehlikeli işletmelerin tamamında iş güvenliği hizmeti mecburiyeti getirilmelidir. İş kazası yaşanmayan işyerlerine yönelik teşviklerin verilmesi sorunumuzu çözmemektedir. Proaktif bir yaklaşım olan iş sağlığı ve güvenliği hizmeti alan firma ile almayan arasında bir fark ortaya konulmalıdır. İSG hizmeti almayan firmalara denetlemeler sonucunda idari yaptırım uygulanmalıdır. Bu adım İSG sektöründe ki işsizliği de önleyecektir. 50’den az çalışanı olan az tehlikeli iş yerlerinde İSG hizmeti alınması işverenin eline bırakılamaz. C sınıfı iş güvenliği uzmanlarının çalışma alanı bu adımla iyice daraltılmıştır. Derhal az tehlikeli sınıfta meslektaşlarımızın çalışma alanı genişletilmelidir. Eğitimli, donanımlı, bilgili, sertifikalı meslektaşlarımız tarafından verilecek rehberlik ile tehlike ve risklerin kontrol altına alınması sağlanmalıdır. Tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta tam zamanlı istihdam edilen iş güvenliği uzmanın yanında İSG teknikeri(lisans,önlisans mezunu) ve C sınıfı iş güvenliği uzmanı meslektaşlarımızın da istihdam edilmesi mutlaka sağlanmalıdır.”