Türkiye'nin en büyük enerji projelerinden biri olarak dikkat çeken Mersin'deki Akkuyu NGS projesinde birinci ünite 2023 yılında devreye alınacak. Rusya’da nükleer enerji alanında eğitim alan ve şu anda Akkuyu Nükleer A.Ş.'nin Ankara ofisinde çalışan kadın mühendisler, Mersin'de sahaya çıkmak için gün sayıyor. Akkuyu projesinde yer almak için binlerce aday arasından seçilerek Rusya’daki 6.5 yıllık eğitimlerini tamamlayan kadın mühendisler, Türkiye’nin en büyük projesinde yer almanın gururunu yaşıyor.
Gökçehan Tosun, Ülkü Yılmaz, Merve Demirci ve Emine Tellioğlu, Rusya Ulusal Nükleer Araştırma Üniversitesinde (MEPhI) nükleer enerji alanında eğitim alan Türk kadın mühendisler olarak dikkat çekiyor. Akkuyu Nükleer A.Ş.'nin Ankara ofisinde görev yapan ve bir süre sonra Büyükeceli'deki santral sahasında da çalışmalara başlayacak nükleerin güçlü mühendislerinin vurguladıkları ortak mesaj, "Akkuyu NGS ile hem Mersin hem Türkiye kazanacak. Projemizde son teknoloji güvenlik önlemleri alınıyor. Projenin her aşamasında biz varız, halkımız kesinlikle endişe duymasın. Hedefimiz nükleerde Türkiye'yi ileriye taşımak. Rusya'da hem teorik hem de pratik çok iyi bir eğitim aldık. Biz hazırız" oldu.
Türkiye'nin ilk nükleer santral projesinde, bir kadın olarak yer almaktan gurur duyduklarını da özellikle belirten kadın mühendisler, Rusya’da aldıkları eğitimden Türkiye’nin Akkuyu NGS projesi ile nükleerde atağa geçmesine kadar pek çok konuda düşüncelerini paylaştı.
“ENERJİDE DIŞA BAĞIMLILIĞIMIZ AZALACAK"
Hacettepe Üniversitesinde nükleer alanında okuduğu esnada Rusya’daki eğitim projesiyle karşılaşan ve büyük bir heyecanla bu projeye başvuran Ülkü Yılmaz, "Yeni bir teknolojiyi Türkiye'ye getirmenin heyecanını yaşıyorum. Böylesine tarihi bir projenin başından itibaren içinde yer almak çok güzel. Hayallerimizin ötesine geçtik. Türkiye'nin nükleer enerji serüveni 50'li yıllarda başladı, 2011'de somut bir adımla hayata geçirilmeye başladı. Bu alanda çalışacak yerli mühendis ihtiyacı doğdu, ülkemize katkıda bulunabileceğimiz bir kapı açılmış oldu. Nükleer güvenlik analizi ve değerlendirme konusunda eğitim aldım. Nükleerle enerjide dışa bağımlılığımız azalacak, kaynak çeşitliliği artacak, yeni teknolojiler geliştirilecek” dedi.
“AKKUYU SON TEKNOLOJİ İLE İNŞA EDİLECEK"
Rusya'daki Ulusal Nükleer Araştırmalar Üniversitesine 2011 yılında giden ilk Türk öğrenci grubu içerisinde yer alan Gökçehan Tosun, “Rusya’ya 50 kişi gittik ve hazırlık dahil 6.5 yıl eğitim aldık. Dünyanın ilk nükleer enerji santrali de bu kentte bulunuyor. Ülkemizde kurulacak ilk nükleer santral projesi için 65 yıllık deneyime sahip bir ülkede eğitim almak bizim için çok önemli. Türkiye'nin ilk nükleer santral projesinde, özellikle de bir kadın olarak yer almaktan gurur duyuyorum. Sektörde çalışmış, hem teorik hem de pratik olarak deneyim sahibi öğretim görevlilerinden eğitim almak büyük bir şans. Nükleer sürekli gelişiyor, eğitim okulda bitmiyor. Sektörde çalıştığınız sürece dünyayı takip edip, eğitim alıp, yenilenmeniz gerekiyor. Nükleer enerji temiz enerji açısından dünyanın en önemli çözümlerinden biri” diye konuştu.
Tosun, Türkiye'nin bu alanda yatırım yapmasının çok önemli olduğunu ve santralin işletmeye alındığında enerji verimliliğini artıracağını, hem bölge halkının hem de ülkenin kazanacağını vurgulayarak, “Endüstriyel kalkınma yaşanacak. Akkuyu Santrali 3+ nesil olarak geçiyor. Son teknolojilerle inşa edilecek. Projenin her adımında olacağımız için halkımızın endişe duymamasını istiyorum” ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE'Yİ NÜKLEERDE YUKARI TAŞIYACAĞIZ"
Hacettepe Üniversitesi Nükleer Enerji Mühendisliğinde okuduğu sırada 2011'de Rusya’daki eğitim fırsatına başvuru yapan Emine Tellioğlu ise “Akkuyu'nun Türkiye'nin elektrik talebinin yüzde 10'luk kısmını karşılaması öngörülüyor. Santralin işletmeye alınmasıyla beraber endüstriyel anlamda da büyüme sağlanacak. Belki birkaç santral daha yapacağız ve dünyada kendimizi göstermiş olacağız. Enerjide dışa bağımlılığımız azalacak. Mevcut teknolojiyi çok daha ileri taşıyacağız. Nükleer reaktörler, öne sürüldüğünün aksine en temiz, güvenilir enerji kaynaklarından biri. Daha önce yaşanan kazalardan ders alınarak yeni teknolojiler geliştirildi. 'Tsunami, deprem, uçak düşse ne olur' diyerek yeni teknolojiler bulundu. Hedefimiz ülkemizi nükleerde yukarı taşımak” şeklinde konuştu.
"AKKUYU NGS, İLERİ TEKNOLOJİYLE DONATILMIŞ BİR SANTRAL"
Yaklaşık bir yıldır Akkuyu Nükleer A.Ş.'de uzman olarak çalışan Merve Demirci, Rusya’da çok kaliteli bir eğitim aldıklarını ifade ederek şöyle devam etti:
"Şeflerimizden aldığımız geri dönüşümler eğitimimizin başarılı olduğunu gösteriyor, sahada aktif rol üstleneceğiz. Hayalim Türkiye'de nükleer kadın uzmanı olarak çalışmaktı. Bu hayali gerçekleştirdim. Akkuyu Santrali sadece nükleer enerji üretmek değil, Türkiye'de yan sanayinin de gelişmesi, istihdamın artmasını ifade ediyor. Akkuyu'da kullanılacak olan güvenlik önlemleri ileri teknoloji düzeyindedir. Nitekim santralin 3+ nesil uygulamasına göre inşa edilecek olması da bunu gösteriyor. 9 şiddetinde depreme, 400 ton ağırlığında bir uçağın düşmesine dayanıklı, ileri teknolojiyle donatılmış bir santral. Yapılan hesaplamalara göre, maksimum deprem şiddetinin yüzde 40 oranda aşılması durumunda bile radyoaktif maddelerin dışarı sızma olasılığı olmadığı gösterilmiştir.”
Kadınların ne isterse yapabileceğine inandığını ifade eden Demirci, Rusya'da hem sektörün içinde çalışanlar hem de toplum tarafından benimsenen bir nükleer kültürünün mevcut olduğunu ve bu kültürün bir getirisi olarak da santralde nükleer güvenliği sağlamak adına sürekli yeni teknolojiler geliştirildiğini söyledi. Demirci, "Biz de ülkemizde nükleer güvenlik kültürü oluşturmak istiyoruz. Projemizde son teknoloji güvenlik önlemleri alınıyor. Halkımız kesinlikle endişe duymasın” dedi. (İha)