Birlik, dayanışma ve haksızlıklarla karşı mücadele günü olan 1 Mayıs’ta Mersin’de son yılların en kalabalık kutlamalarına imza atılırken, emekçiler insanca yaşanacak bir memleket çağrısı yaptı.
HEDİYE EROĞLU - SONER AYDIN
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü tüm yurtta olduğu gibi Mersin’de de coşkuyla kutlandı. Binlerin katıldığı kutlamalarda emekçiler iktidara yaşanılabilir bir ülke çağrısı yaptı.
Mersin’de çeşitli sendika, siyasi parti, sivil toplum kuruluşu, meslek odası ve derneklerin oluşturduğu 1 Mayıs Tertip Komitesi’nin organize ettiği kutlamalar öğleden sonra Tevfik Sırrı Gür Stadyumu önünde toplanma ile start aldı. Ellerinde dövizler, flamalar, afişler ve bayraklar ile alana gelen işçiler, emekçiler ve demokratik kitle örgütleri daha sonra İsmet İnönü Bulvarı istikametinde ilerleyerek Cumhuriyet Meydanı’nda doğru yürüyüşe geçti.
Kutlamaların adresi olan ve çeşitli afişlerle, bayraklarla süslenen Cumhuriyet Meydanı’na ulaşan binlerce işçiyi Tertip Komitesi karşıladı. Çok sayıda vatandaşın da katıldığı kutlamalarda CHP Mersin Milletvekilleri Alpay Antmen, Ali Mahir Başarır ve Cengiz Gökçel, HDP Mersin Milletvekili Rıdvan Turan, Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Mezitli Belediye Başkanı Neşet Tarhan ve Yenişehir Belediye Başkanı Abdullah Özyiğit ile eski milletvekili Aytuğ Atıcı ve Akdeniz Belediyesi eski Başkanlarından M. Fazıl Türk de destek verdi.
Mersin Emniyeti’nin aldığı yoğun güvenlik önlemleri dikkat çekti. Katılımcılar alana çift arama noktalarından geçerek ulaşabilirken, çevre binalara yerleştirilen ekipler de adeta kuş uçurtmadı.
Kortejlerin alana girişinin ardından, kutlama 1 dakikalık saygı duruşu ile başladı.
Sağlık ve Sosyal Emekçiler Sendikası (SES) Mersin Şubesi Eş Başkanı Özge Göncü ile Emekli-Sen Mersin Şube Başkanı Alaybeyoğlu’nun sunumları ile süren kutlamalar, çekilen halayların ardından devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Genel-İş Sendikası Mersin Şube Başkanı Kemal Göksoy’un konuşması ile devam etti.
“BİZ NÜFUSUN 4’TE 3’Ü OLUP, YOK SAYILMAK İSTENEN İŞÇİLERİZ”
“Kürtçe müziği yasaklayanlar bugün yok, kim var; baharı getirenler var. Bugün 5 yıl boyunca bize bir iğne ucu kadar katkı sunmayan Büyükşehir belediyesinin bugün katkılarını alıyoruz. Beyaz tülbentli annelerin sesini de buradan duyuruyoruz” diyerek konuşmasına başlayan Göksoy, daha sonra Emek ve Demokrasi Platformu tarafından hazırlanan basın metnini okudu.
Son yılların en kalabalık 1 Mayıs kutlamasında 10 bini aşkın katılımcıya seslenen Başkan Göksoy, “Selam olsun bu memleketin gerçek sahiplerine, işçilerine, emekçilerine… Selam olsun ‘iş, adalet ve özgürlük’ için bu ülkenin 1 Mayıs meydanlarında buluşan milyonlara… Biz nüfusun dörtte üçü olup yok sayılmak istenen işçileriz. Biz ekonomik krizin faturasını ödemeyi reddeden milyonlarız.
Sırtımızdan elde ettikleri nimetleri kimse ile paylaşmayanlar külfeti bize yıkmak istiyor. Kriz bahanesiyle işimize, aşımıza, haklarımıza el uzatıyor. Bugün enflasyonla, zamlarla pahalılık ile her gün ücretlerimiz eriyor. Ekmeğimiz küçülüyor. Bugün işsizlik rekordan rekora koşuyor. 7.5 milyon işsiz ve ailesi açlıkla, yoksullukla mücadele ederken işsizlik sigortası fonundaki paralar patronları, bankaları kurtarmak için gasp ediliyor.
Daha fazla kar için işçiler çalışırken yaşamını ve sağlığını yitirmeye devam ediyor. Soma katliamından bugüne 27 kat Soma katliamı kadar işçi, iş cinayetlerinde ölmüş iken Soma’da işçileri ölüme gönderen işveren serbest bırakılıyor” dedi.
“KIDEM TAZMİNATIMIZA GÖZ DİKTİLER”
Kadınlar, göçmenler ve genç işçilerin daha düşük ücretle ve daha güvencesiz çalışmaya mahkum edildiği günlerin yaşandığını dile getiren Kemal Göksoy, bu da yetmiyor gibi şimdide emekçinin kıdem tazminatı hakkına göz dikildiğini vurguladı.
“Kıdem tazminatımız fona devredilerek işçilerin işten atılmasını maliyetsiz hale getirmek istiyorlar” diyen Göksoy, “Kıdem tazminatımızı fona devrederek bu hakkımızı gasp etmek istiyorlar. İşçiler açlık ve yoksulluk sınırındaki ücretlerle yaşamaya çalışırken, ücretler her gün erirken bir de cebimize göz dikiyorlar. Zorunlu BES adı altında hepimizden yeni bir kesinti yapmayı planlıyorlar. Zaten düşen ücretlerimize el uzatmaya kalkıyorlar.
“EMEKLİ OLMAK ZORLAŞTIRILIYOR”
Emeklilikte Yaşa Takılanların (EYT) mağduriyeti yetmemiş gibi şimdi de emekli olmayı zorlaştıracak yeni kararlar almayı planlıyorlar. Bu pervasızlığın nedenini görmemiz gerekiyor. Ülkemizde kurulan yeni rejimde gücün tek kişide toplanması sorunların çözümünü ve işçilerin hak aramasını zorlaştırmakta. Bu ülkede anayasal bir hak olan grevi yasaklamakla övünen bir iktidar var. Bu ülkede sokaklarda, meydanlarda ve hatta mahkemelerde hakkını savunmanın mümkün olmadığı bir düzen var. Bu ülkede patronların ve iktidarın sesi olan, işçi sınıfının dertlerine yabancı, küçük bir azınlığa hizmet eden bir medyanın hakimiyeti var” diye konuştu.
“İNSANCA YAŞANACAK BİR MEMLEKET İSTİYORUZ”
Sermayenin çıkarları doğrultusunda hukuksuz ve keyfi bir biçimde yönetilen bir ülkenin, işçi sınıfı için yaşanabilir bir memleket olamayacağını ifade eden Kemal Göksoy, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Bizler küçük bir azınlık için değil, bir avuç patron için değil, halkın emekçi çoğunluğu için insanca yaşanacak bir memleket istiyoruz.
Biz memleket isteriz; toplumsal cinsiyet eşitsizliği son bulsun. Çocuk istismarı, tecavüzleri cezasız kalmasın. Kadına şiddet, taciz, tecavüz son bulsun. LGBTİ bireylere ikinci sınıf muamelesi yapılmasın.
“BİZ MEMLEKET İSTERİZ; HERKESE GÜVENCELİ İŞ OLSUN!”
Biz memleket isteriz; herkese güvenceli iş olsun! Kriz bahanesiyle toplu işten çıkarmalar yasaklanmalıdır. Gelir kaybı olmaksızın haftalık çalışma süresi düşürülmelidir. Sendikal örgütlenmenin önünde engel olan iş kolu ve iş yeri/işletme barajları kaldırılmalıdır. Sendikal nedenli işten çıkarmalar engellenmelidir. Halklarında yargı kararı olmaksızın haksız, hukuksuz biçimde KHK’lar ile işlerinden edilenler işlerine iade edilmelidir. Grev hakkı eksiksiz olarak tanınmalıdır. Grev erteleme adı altında uygulanan grev yasaklarına son verilmelidir. İş güvencemizin son kalesi kıdem tazminatı hakkına el uzatılmamalıdır.
“BİZ MEMLEKET İSTERİZ ADALET OLSUN!”
Biz memleket isteriz adalet olsun! Ücretler enflasyona karşı korunmalıdır. Taşeron işçilerin kadroya alınmasında yaşanan ayrımcılığa son verilmelidir. Belediye şirketlerine geçirilen taşeron işçilerin mağduriyeti ortadan kaldırılmalı ve kamu işçisi olarak kadroya alınmalıdırlar. Kamuya ve belediye şirketlerine geçirilen taşeron işçilere ikinci sınıf işçi muamelesi yapılmasından vazgeçilmelidir. 4+4 zam uygulamasına son verilmeli ve özgür toplu sözleşme hakları tanınmalıdır. Emekli aylık ve gelirleri enflasyon ve milli gelir artışı ölçüsünde arttırılmalıdır. Asgari ücretin altında kalan tüm emekli aylık ve gelirleri derhal asgari ücret düzeyine çekilmelidir. Emeklilikte yaşa takılanların sorunları derhal çözülmelidir. Türkiye dünyanın en adaletsiz vergi sistemlerinden birine sahiptir. Vergilerin 4’de 3’ü ücretliler ve tüketicilerden tarafından ödenmektedir. Asgari ücret tümüyle vergi dışı bırakılmalı ve net olarak ödenmelidir. Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmalıdır. İşsizlik sigortası fonu siyasal iktidarın ve sermayenin arpalığı olmaktan çıkarılmalıdır. İşsizlik sigortasından yararlanmak kolaylaştırılmalıdır. İşsizlik ödeneklerinin miktar ve süresi uzatılmalıdır.
“BİZ MEMLEKET İSTERİZ ÖZGÜRLÜK OLSUN!”
Biz memleket isteriz özgürlük olsun! Bizler biliyoruz ki demokrasinin, özgürlüğün, barışın olmadığı yerde işçiler haklarını savunamaz. Bizler biliyoruz ki işçiler birlik olursa, birlik ve dayanışma ruhuyla mücadele ederse bu ülkede eşitlik, özgürlük, adalet, barış ve kardeşlik boy verir. Hep bir ağızdan söylediğimiz 1 Mayıs marşından da biliyoruz ki, ‘mutlu bir hayat filizlenir kavganın ufuklarından. Yurdumun mutlu günleri mutlak gelen gündedir’. Yaşasın işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü. Yaşasın 1 Mayıs”.
“DEMOKRASİ, İNSAN HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİ İÇİN BİR ARAYA GELDİK”
Daha sonra söz alan Yol – İş Sendikası Mersin Şube Başkanı İrfan Gültekin de, “1 Mayıs birlik, mücadele günüdür” diyerek, “Bugün 1 Mayıs ülkesi, ulusu, ırkı, siyasi görüşü, dini, cinsiyeti, yaşı, mesleği ne olursa olsun ülkemizde ve dünyada emekçiler tarafından bir araya gelip taleplerini haykırmaktadır. Demokrasi, insan hak ve özgürlükleri için bir araya geldik” dedi.
“GÜN İŞSİZLİĞE, YOKSULLUĞA KARŞI, İNSANCA YAŞAM MÜCADELESİNİN GÜNÜDÜR”
Mersin KESK Şubeler Platformu Sözcüsü ve Büro Emekçileri Sendikası (BES) Mersin Şube Başkanı Kemal Göçmen de, “Tüm baskılara, saldırılara rağmen bu mücadeleyi yılmadan sürdürüyoruz ve sürdüreceğiz. Gün işsizliğe, yoksulluğa karşı, insanca yaşam mücadelesinin günüdür. Gün iş güvencemiz için KHK’lı ihraçların ger i dönüşü için mücadele günüdür. Gün EYT ile kaybedilen hakları geri almanın, zorunlu BES’e hayır demenin ve kıdem tazminatını savunma günüdür. Gün savaşa ve silaha değil eğitimine ve sağlığa bütçe ayrılması için mücadele etme günüdür. Gün ülkemizde ve dünyada savaşa karşı barışı savunmanın günüdür. Gün faşizme karşı omuz omuza durup, mücadele günüdür.
Gün kapitalizme karşı emperyalizme karşı mücadele günüdür. Gün insan ve doğa sömürüsünün son bulması için mücadele etme günüdür.
“KADIN DAYANIŞMASI İLE HAKLARIMIZA VE HAYATLARIMIZA SAHİP ÇIKMAYA KARARLIYIZ”
Son olarak Kadın Platformu adına söz alan Zübeyde Akpınar ise “Biz kadınlarında söyleyecek sözü var” diyerek, şunları dile getirdi; “Biz kadınlar varlığı emekle yoğrulmuş ancak emeği hep görünmez kılınanlarız. Yaşamın her alanında ürettiğimiz emek, egemen sınıfların ve erkek egemen toplumların sömürüsünden kurtulabilmiş değil. Bugün işçilerin emekçilerin kadınların LGBT+’ların kısacası ötekileştirilenlerin, ezilenlerin, yok sayılanların, yaşam haklarına, kimliklerine, özgürlüklerine, emeklerine sahip çıkma günüdür. Yükselen kadın düşmanlığa, yabancı düşmanlığına, homofibiye ve ırkçılığa hayır demek için alanlardayız. Bugün eril devletin en fanatik savunucularından olan AKP iktidarı döneminde kadınlara baskılayıcıyı ve sömürücü politikalar hız kesmeden devam etmektedir. AKP iktidarının kendi ideolojik ve politik hedeflerinin malzemesi haline getirdiği kadınlar ve çocuklar beklide hiçbir dönem bu kadar tacize, tecavüze, istismara maruz kalmamıştır. Mersin’in bu konuda karnesi çok kötü. Neredeyse bir ayı doldurmuyor ki bir kadın istismarı, cinayeti ile sarsılmayalım. Kadınlar kazanılmış haklar bakımından bu kadar kayıp yaşanmamıştı. Binlerce emekçi işinden edildiği gibi en çok işsizliğe ve yoksulluğa mahkum edilen kadınlar oldu. Yine bu dönemde LGBT1’ların yaşam tarzlarına ve seks işçiliğine uygulanan şiddet, istihdam alanlarında yaşadıkları zorluklar ve maruz kaldıkları mobbing ciddi oranda artmıştır. Cinsiyetçiliğin ve ayrımcılığın daha fazla ortaya çıktığı kriz dönemlerinde fatura hep kadınlara kesilmektedir. Ancak bu defa krizin faturasını bizler değil AKP ödeyecek. Flarmor direnişi kararlığımızın göstergesidir. Artık kadınlar ucuz emek gücü ve işten ilk çıkaranlar olmayacak.Ev içi emeğin görünür kılınmalı için mücadelemizi yükselteceğiz, kazanacağız. Kadınlar, emekçiler, LGBT+’lar ve ayrımcılığa maruz kalanlar olarak yani toplumun en az yarısını oluşturan bizler barışçıl, adil bir toplum istiyoruz ve kuracağız. Hayatlarımız, tercihlerimiz güvence altında olacak. Kadın dayanışması ile haklarımıza ve hayatlarımıza sahip çıkmaya kararlıyız”.
Konuşmaların ardından kutlamalar sanatçı Mustafa Özarslan konseri ile devam etti. 1 Mayıs kutlamaları çekilen halaylar ve söylenen türkülerin ardından sona erdi.