KKTC Barış ve Özgürlük Bayramı kutlamaları kapsamında Cumhuriyet Meydanı’nda tören düzenlendi. Törene, Mersin Vali Yardımcısı Süleyman Deniz, Akdeniz Bölge ve Garnizon Komutan Vekili Albay Mahmut Çağrıcı, KKTC Mersin Başkonsolosu Ayşen Volkan İnanıroğlu, Toroslar Belediye Başkanı Atsız Afşın Yılmaz, protokol üyeleri, Kıbrıslı mücahitler ile gaziler katıldı.
Başkonsolos İnanıroğlu ile derneklerin Atatürk Anıtı’na çelenk sunumuyla başlayan törende, Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Akdeniz Bölge ve Garnizon Komutanlığından Deniz Yüzbaşı Mehmet Kiremit ile Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği Heyet Başkanı Ali Abdurrahmanoğlu, günün anlam ve önemini belirten birer konuşma yaptı.
“KIBRIS BARIŞ HAREKATI, KIBRISLI TÜRKLER İÇİN HAYATİ BİR HAREKATTIR”
Bir öğrenci tarafından şiir okunmasının ardından kürsüye gelen KKTC Mersin Başkonsolosu Ayşen Volkan İnanıroğlu, 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı’nın 45’inci yıl dönümünü, Kıbrıs Barış Harekatı’nın başlangıç noktası olan Mersin’de bir kez daha kutlamanın mutluluğunu ve gururunu yaşadıklarını söyledi. 20 Temmuz 1974 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin gerçekleştirdiği Kıbrıs Barış Harekatı’nın, Kıbrıslı Türkler için hayati bir harekat olduğunu vurgulayan İnanıroğlu, “Rumlar, adayı Yunanistan’a bağlamak amacıyla 1963-1974 yılları arasında Kıbrıs Türkünü Ortaklık Cumhuriyetinden silah zoruyla dışlamış, insanlık dışı baskılara ve zulme maruz bırakmıştır. Kıbrıslı Türklerin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalması ve adanın Yunanistan’a bağlanması, bu harekat ile durdurulmuştur. Anavatan Türkiye’nin, etkin ve fiili garantörlük hakkını kullanarak 1974 yılında gerçekleştirdiği Kıbrıs Barış Harekatı ile Kıbrıs Türk halkı özgürlüğüne kavuşmuş, nihayetinde bağımsızlığını ilan ederek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini kurmuştur” dedi.
“KIBRIS TÜRK HALKININ OLMAZSA OLMAZI; VARILACAK ANLAŞMADA TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN ETKİN VE FİİLİ GARANTİSİNİN DEVAMIDIR”
Harekatın üzerinden 45 yıl geçtiğini anımsatan İnanıroğlu, “Kıbrıs Türk tarafı, yarım asırdır Kıbrıs’ta siyasi eşitliğe dayalı, kapsamlı bir anlaşmaya varmak için Birleşmiş Milletler nezdinde sürdürülen müzakerelerde her türlü iyi niyeti ve çabayı göstermiştir. Ancak Kıbrıs Rum tarafının, biz Kıbrıslı Türklerle siyasi eşitlik temelinde ortaklık kurmaya ve siyasi güç paylaşımına yanaşmaması nedeniyle müzakereler 2017 Temmuz ayında Crans-Montana’da sona ermiştir. Kıbrıs Türk halkının olmazsa olmazı; varılacak herhangi bir anlaşmada Türkiye Cumhuriyeti’nin etkin ve fiili garantisinin devamıdır” diye konuştu.
“ZİHNİYET DEĞİŞMEDİKÇE MÜZAKERELERE YENİDEN BAŞLANMASI MÜMKÜN GÖRÜLMEMEKTEDİR”
KKTC Dışişleri Bakanı Kudret Özersay’ın, “Güney Kıbrıs Rum Yönetiminde zihniyet değişimi olmadıkça, müzakereler sadece zaman kaybıdır” sözlerini anımsatan İnanıroğlu, şöyle devam etti: “Bugün halen aynı zihniyette olan ve biz Kıbrıslı Türklerle yönetim dahil olmak üzere doğal zenginliği de paylaşmak istemeyen Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile müzakerelere yeniden başlanması, bu aşamada mümkün görülmemektedir. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Doğu Akdeniz’de sürdürdüğü tek taraflı hidrokarbon faaliyetleriyle yalnız Kıbrıslı Türklerin doğal kaynaklar üzerindeki eşit haklarını değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin BM nezdinde kıta sahanlığında uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını da ihlal etmektedir. Doğu Akdeniz’deki haklarımızı korumak için önce Fatih gemisi, ardından Yavuz sondaj gemisi arama faaliyetlerine başlamıştır.”
“YOLUMUZA ANAVATAN TÜRKİYE’NİN DESTEĞİYLE DEVAM EDECEĞİZ”
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın, Doğu Akdeniz’de son zamanlarda ortaya çıkan krizi sona erdirmek amacıyla geçen hafta ortak komite kurulması yönünde Rum Lider Anastasiadis’e yeni bir işbirliği önerisini sunduğunu anımsatan İnanıroğlu, “Ancak, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, her zaman olduğu gibi uzlaşmaz tavrını sürdürerek KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın hidrokarbonlar konusunda ortak komite kurulması önerisini reddetmiştir. Rumlar, dün olduğu gibi bugün de Kıbrıslı Türklerle bir anlaşmaya varmak gibi bir niyetleri olmadığını, sürdürdükleri uzlaşmaz tutumları ve ırkçı saldırıları ile göstermektedirler. Rum tarafının izlediği bu tutarsız ve uzlaşmaz davranışlar değişmediği sürece Kıbrıs’ta ortak bir federasyon kurulması mümkün değildir. Bu nedenle biz Kıbrıslı Türkler, yolumuza anavatan Türkiye’nin desteğiyle devam edecek ve uluslararası topluma Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ayrı ve egemen bir devlet olduğu gerçeğini görmeleri ve ada üzerindeki haklarımızı korumak için var gücümüzle mücadelemize devam edeceğiz. Kıbrıs Türk halkının bugünlere ulaşmasında, huzur ve güven içerisinde geleceğe umutla bakmasında en büyük desteği aldığımız tek güvencemiz Anavatan Türkiye’ye şükranlarımı sunarım” ifadelerini kullandı.
Konuşmaların ardından KKTC İskele Belediyesi Halk Dansları Ekibi ile Mersin Büyükşehir Belediyesi Halk Dansları Ekibi birer gösteri sundu. (iha)