Haber Merkezi
HDP Mersin Milletvekili Dr. Rıdvan Turan, cezaevlerinde kalan bebek ve çocukların zorlu yaşam koşullarına ilişkin TBMM’ye araştırma önergesi vererek konuyu meclis gündemine taşıdı.
Cezaevlerinde kalmak zorunda bırakılan bebeklerin ve çocukların Çocuk Hakları Sözleşmesinde belirtilen ilkelerden uzak koşullar içinde yaşadığına dikkat çeken Turan, bebek ve çocukların özgürlüklerinden yoksun bir şekilde zor yaşam koşulları altında bırakılmasının insani ve vicdani bir tarafı olmadığını savundu. “Çocuk Hakları Sözleşmesinde belirtilen ilkelere göre yaşam koşullarının oluşturulması ve bu konuda gereken yasal düzenlemelerin zaman kaybetmeden yapılması gerekmektedir” dilen Turan, konuyla ilgili TBMM Başkanlığı’na araştırma önergesi verdi.
Rıdvan Turan, gerekçe olarak ise şunları belirtti. “14.11.2019 tarihinde, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Adalet Bakanlığı bütçesinin görüşüldüğü sırada Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü cezaevlerinde 0-6 yaş arası 80 bebek, 6-18 arası 2500 çocuk ve yaklaşık 11.000 kadın tutuklu olduğu yönünde bilgi vermiştir. Vekili olduğum Mersin’deki Tarsus Cezaevi’nde 2019 Mayıs verilerine göre 0-6 yaş arası bebek ve çocuk sayısı 90’dır. Bununla birlikte 6 aylık hamile olan 3 kadın tutuklu bulunmaktadır.
Yıllara göre 0-6 yaş arası annesi ile cezaevinde kalan bebek sayısı ise; 2013’te 285, 2014’te 334, 2015’te 450, 2016’te 560, 2017’te 668, 2018’te 743 olarak bilinmektedir. Bebekli annelerin yıllara göre cezaevindeki sayısının günümüze kadar arttığı görülmektedir.
Bu sayıların dışında anneler, bebekler ve çocuklar cezaevinde pek çok sorunla karşılaşmaktadır. Bu sorunların başında çocuklu annelerin koğuşlarda dışlanması, çocuklar için ayrı yemeklerin çıkmaması, çocukların fiziksel ve mental gelişimleri için gerekli imkanların olmaması, çocukların annesiz doktora götürülmesi, çocuklar için ayrı yatakların olmaması gelmektedir.
Tarsus cezaevinde tutuklu olan anne Nurhan Bahadır ve bebeği Muaz 2 aylıkken tutuklanmıştır. Nurhan Bahadır, 1.5 yaşında gelen hasta bebeği için bez ve ilaç temini konusunda ciddi sıkıntılar yaşadığını ve Muaz bebeğe bakarken zorlandığını ifade etmektedir.
Ayşe Çelik, 2016 yılında telefonla katıldığı ‘Beyaz Show” adlı televizyon programında Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki askeri operasyonlara atıfta bulunarak, ‘Çocuklar ölmesin” dediği için, "terör örgütü propagandası yapmak’ suçundan 2018 yılının Nisan ayında cezaevinde girmişti. Kızının küçük olması nedeniyle iki hafta sonra tahliye edilen Çelik'in cezasının infazı toplam üç kez ertelenmişti. Ancak Ayşe Çelik 17 Nisan 2019’da tekrar tutuklandı ve 18 aylık kızı Dêran'ı annesine bırakarak cezaevine girdi. Dêran, çoklu gıda alerjisi hastalığı nedeniyle özel bakıma muhtaç bir bebek ve annesinden ayrıldığı için ağlama krizleri geçirmektedir. Ayşe Çelik adaletsiz bir yargılamanın sonucunda bebeğinden ayrı kalmak zorunda bırakılmıştır. Gelinen noktada kamuoyunda tepkilere neden olmuştur.
Uluslararası Çocuk Hakları Sözleşmesi, Birleşmiş Milletler tarafından 20 Kasım 1989 tarihinde kabul edilmiş ve Türkiye dâhil olmak üzere 142 ülke sözleşmeyi imzalayarak çocuk haklarına yönelik ilkeleri kabul etmiştir.
Türkiye, imza attığı Çocuk Hakları sözleşmesiyle her çocuğun yaşam hakkı olduğunu ve devletin görevinin de çocuğun yaşamını ve gelişimini azami ölçülerde güvence altına almak olduğunu kabul etmiştir. Aynı zamanda çocuğun kişiliğinin tam ve uyumlu olarak gelişebilmesi için mutluluk, sevgi ve anlayış havasının içindeki bir aile ortamında yetişmesinin gerekliliğini de onaylamıştır.
Fakat 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları gününde BM’nin yayınladığı verilere göre Türkiye’nin çocuk hakları konusunda sorumluluklarını yerine getirmediği görülmektedir. BM’nin yayınladığı verilere göre Dünya’da bin beş yüz çocuk ulusal güvenlik gerekçesiyle özgürlüğünden mahrum bırakılmış durumda ve bu çocukların yüzde 10’dan fazlası Türkiye’de yer almaktadır. BM bu raporu hazırlarken çocukların koşullarıyla ilgili anketi üye devletlere göndermiş ancak Türkiye’nin de arasında olduğu 92 ülke ankete yanıt vermemiştir. Türkiye’de cezaevinde bulunan bebek ve çocuklar Çocuk Hakları Sözleşmesinde belirtilen ilkelerden uzak koşullarda büyümektedir. BM’nin 2019’da yayınladığı rapora göre Türkiye’nin çocuklar için yapması gereken sorumlulukları yerine getirmediği görülmektedir.”